Sedef Kabaş, iktidarın hedefindeki isimlerden biri. Korkmadan mücadele ediyor, hakkını arıyor. Kabaş “Sadece ülkem adına kaygılarım var” diyor ve ekliyor: “Atatürk, 80 yıl önce vizyonu koymuş ortaya. ‘Kadın ile erkek eşittir’ demiş. Yeni Türkiye’de
ise özgür olmak makbul değil, biat önkoşul... Yazık bu ülkeye...

RÖPORTAJ: Edda SÖNMEZ     FOTOĞRAFLAR: Gizem ÖZLEN

İletişim ve Medya Danışmanı Sedef Kabaş, SÖZCÜ’ye konuştu...


Sedef Kabaş, yıllarını medyaya ve eğitime vermiş biri... Son derece cesur. Ne düşünüyorsa onu söylüyor. CNN International’da çalışan ilk Türk gazeteci. Türkiye’de birçok isim gibi o da hedef gösterildi. Sosyal medyada paylaştığı yorum nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 yıl hapis cezası istemiyle yargılandı. Bu da yetmezmiş gibi ‘Ak Troller’den ölüm tehditleri alıyor. Kabaş, tüm içtenliği ve dobralığıyla yaşadıklarını, Türkiye’de kadın olmayı anlattı.

YANLIŞ SÖYLEDİM, TEHDİT EDİLDİM

- Başıma gelenleri çokta büyütmemek lazım zira onların linç etmek istediği ne ilk kişiyim, ne de son olacağım. Bu tiplerin ortak özelliği gerçekleri belgeler ve örnekler ile ortaya koyanlardan nefret etmeleri. AKP’nin yanlış politikalarını ifade ediyoruz, karşılığı ölümle tehdit edilmek oluyor.

- Attığım tweet var. Bu tweet nedeniyle evime polis baskını yaptılar. Hakkımda dava açtılar. 10 yıldan fazla hapis isteminde bulundular. Bir dava da polise hakaret ve mukavemet iddiası ile açıldı. Oysa polislerin hiçbiri hakkımda herhangi bir şikayette de bulunmadı. Sonuçta her iki davadan da ilk celsede beraat ettim.

KOLAY OLSA ADI MÜCADELE OLMAZDI

- Hep söyledim yine söylüyorum yazdıklarımın arkasındayım. Şöyle düşündüler; bu kadının evine polis baskını yapıp, hapisle yargılarsak susar. Ancak bu kez baltayı taşa vurdular. Bir canımız var, alırlarsa failleri ‘meşhur’ zaten. Mücadele veriyoruz, kolay olsa adı mücadele olmazdı.

- Farklı düşünen, yaşayan ya da farklı bir partiye oy veren kimseye tahammülleri yok. Kendilerini eleştirenlere ise neredeyse yaşam hakkı dahi tanımak istemiyorlar.


Sedef Kabaş, Edda Sönmez’in (arkada) sorularını yanıtladı. Kabaş, aktif siyasete gireceğinin sinyalini verdi.



KADINA ŞİDDETTE İLK SIRADAYIZ


- Ben hâlâ Türkiye’de hukukun olduğuna inanıyorum. Hâlâ dürüst, adil, işini iyi yapmaya çalışan hukukçular var. Türkiye’de hâlâ vicdan var. Bu ülkeden umut kesilmez. Yalnızca Türkiye’nin zaman kaybetmesi ile ilgili endişe duyuyorum.

- Türkiye’nin üretim, teknoloji, eğitim, spor, sanat, kadın-erkek eşitliği, refah düzeyi, alım gücü gibi pek çok klasmanda geriye düştüğünü gördükçe üzülüyorum. Öte yandan yolsuzluk, internet yasakları, hapsedilen gazeteciler, kadına şiddet gibi konularda ilk sıralardayız... Yazık bu ülkeye. Kaygılarım ülkem adına.

KADINI YOK ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

- Rahmetli Duygu Asena bundan 30 yıl önce ‘Kadının Adı Yok’ diye bir kitap yazmıştı. Bugün ise bırakın kadının adını, ‘kadın’ sözcüğünü bile yok etmeye çalışıyorlar. Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirildi. ‘Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’ sözcülüğüne bir erkek vekil getirildi. Ülkeyi ‘kadın-erkek eşit değildir’ diyen bir zihniyet yönetiyor.

- Son 10 yılda kadınlarımıza yönelik şiddet, taciz ve tecavüz 14 kat artmış! Kızlarımıza, ‘Erken evlenin, çocuk yapın, kürtaj olmayın, yine çocuk yapın, okumayın, çalışmayın, kocanızın sözünden çıkmayın, hamile iseniz sokakta yürümeyin, toplum içinde kahkaha atmayın, şunu giyin, bunu giymeyin, bunu yapın, şunu yapmayın’ deniyor. Sürekli had bildiren, kadın adına konuşan erkek egemen bir söylem var.

AKILLI KADINDAN RAHATSIZLAR

- Böyle bir ülkede elbette kadın olmak kolay değil. Bir kadının güçlü olması, özgür olması, meslek sahibi olması, akıllı birkaç kelam etmesi bazıları için maalesef rahatsız edici bir durum!
Oysa Atatürk bu vizyonu 80 yıl önce koymuş ortaya. ‘Kadın-erkek eşittir’ demiş. Eğitimde, iş hayatında, siyasette fırsat eşitliği yaratmaya uğraşmış, hukuk önünde bizleri eşit kılmış.

- ’Yeni Türkiye’ dedikleri düzende, özgür birey olmak makbul değil, biat önkoşul. Özgür gazeteci olmak makbul değil, eline verilen soruları sormak önkoşul. Özgür kadın olmak makbul değil, itaat önkoşul. Bu durumda özgür kadın gazeteci iseniz işiniz üç misli zor!

Adaletin tıkır tıkır işlediği bir ülke hayal ediyorum!

- Herkes, kendine ‘Bugün ülkem için ne yaptım?’ diye sormalı. İşini iyi yapan, çocuklarını ahlaklı şekilde yetiştiren, vergisini veren, meslek sahibi, iş sahibi, sorumluluk sahibi, üreten, çalışan, emek veren, yasalara, hukuka saygılı, çevreyi koruyan, ülkesini seven milyonlarca vatandaşımız var. Bu insanları çok önemsiyorum.

- Bu ülke bu insanlar sayesinde ayakta kalıyor. Ama örgütlü olmak, bir parti çatısı altında olmak ülken için yapacağın hizmetlerin çapını da büyütüyor. Soruna gelecek olursak, üniversite yıllarımdan beri siyaset ile iç içeyim. Üniversitede siyaset bilimi okudum.

- Yaşadığım olaylar sonrasında siyasete girmem yönündeki talepler, tavsiyeler hiç bitmedi. Ama önce yargılanma sürecimin tamamlanmasını bekledim. Ve bir partiye üyelik başvurumu yaptım... Biz artık ‘Börek açmayı tavsiye eden’ kadın siyasetçi istemiyoruz!

- Adaletin tıkır tıkır işlediği, vatandaşın canının ve malının devlet tarafından güvence altında olduğu, siyasetin toplumun önünü tıkamadığı, basının ve üniversitelerin özgür, sivil toplum kuruluşlarının güçlü olduğu, gelir dağılımı uçurumunun olmadığı, her çocuğun kaliteli eğitim alabildiği, sanata, teknolojiye, çevreye önem veren bir ülke arzu ediyorum...

ONURUM SATILIK DEĞİLDİR


- Havuz medyasında çalışmanın tek bir kriteri var: Sabahtan akşama kadar Tayyip Erdoğan’ı övecek ve AKP’nin propagandasını yapacaksın. Asla kabul etmem. Bazı insanların onuru satılık değildir.

- Medyanın bu kadar baskı altında olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Havuz medyası Türk basın tarihine kara leke olarak geçecek haberlere imza atmış bir ekip.