29 Ekim ve 10 Kasım’ı içine alan “Ankara’da toplantı, gösteri, yürüyüş yasağının” tek nedeni var ortak:
Korku...

*

Bizler “öldük-bittik” diyoruz...
Onlar “ölüp-bitmediğimizi” biliyorlar...
Taşına, toprağına, suyuna sinmiş memleketin...
Kes canını, kırmızı akar...
Kuşların özgürlükten yana uçtuğunu anlıyor... Dağların bağımsızlığının farkında... Denizlerin her rüzgarda daha çok dalgalandığını görüyor...
Nehirlerin tersine akmayacağını biliyor...
Korkuyor...

*

Bu yasak onun için...
Geleceklerin korkusudur...

*

29 Ekim ve 10 Kasım...
Aydınlanma tarihimizde iki önemli gündür...
Mustafa Kemal ve cumhuriyet...
Birincisi; yüreğimiz...
İkincisi; aklımızdır...
Her ikisini tek pakette yasaklamak ise tek kelimeyle:
Korkudur...

*

Cep telefonumda bir mesaj hâlâ duruyor:
“...Ülken ve vatanın için gösterdiğin kahramanca direnişten vazgeçme.... Ülkeni işgale kalkan hainlere dersini vermek için direnişe ve demokrasi nöbetine devam... Meydanların sahibi aziz millettir- Recep Tayyip Erdoğan...”
Otomatikman beni de çağırıyor...
Gece vakti...
İnsanları yatağından kaldırıp tankın önüne çağırırken tehlikede değiller de, atalarını anmaya gittiklerinde mi
“tehlike” geldi aklına?..

*

Pekiiii...
“Darbe olacağını bilmedin de, bombalı teröristlerin Ankara’ya geleceğini bir buçuk ay önceden mi bildin?” diyeceğim ama...
Mesele o değil...
Korkusunu silmek-bitirmek istiyor...
Ne silinir, ne biter...

*

29 Ekim’de cumhuriyete koşacağız...
10 Kasım’da Mustafa Kemal’e gideceğiz...