Maliye Bakanlığı Müsteşarı iken siyasete atılan Maliye Bakanı Naci Ağbal, “2002’de milli gelirin yüzde 11.5’i olan bütçe açığının 2016’da yüzde 1.3’e düşürüldüğünü” söylemiş. Bakan sözlerine devamla, “Bu oran, bugün birçok ülkenin hayal dahi edemeyeceği kadar küçüktür. Bugün gerek OECD gerek AB ülkelerinde bütçe açıkları yüzde 3,4,5’lerde, ama Türkiye, son 14 yıldır uyguladığı sıkı maliye politikası ve bütçe disiplini sayesinde bütçe açıklarını yüzde 1’ler seviyesine indirmiştir” diye övünmüş.

YİĞİDİ ÖLDÜR, AMA HAKKINI YEME


Otuz üç yıldır günlük gazetelerde iktisadi yorumlar yazmaktayım. İki şeyden çok korkarım. Birincisi, teknik hata yapmaktır. İkincisi, başarılı bir kişi veya kuruma haksızlık etmektir. Maliye Bakanı alınmasın ama AKP, “sıkı maliye politikası” uygulamamıştır. Uygulamış olsaydı ne bu kadar “bayındırlık yatırımı” ne de bu kadar çok “sosyal transfer” yapılabilirdi.
AKP; kamu finansmanında vitrin tanzim etmiştir. Üç kural uygulamıştır:
A) Kamu yerine, özel sektör borçlansın,
B) Yurt içi yerine yurt dışından borçlanılsın,
C) Özelleştirme adı altında hem kamu varlıkları satılsın hem de kamunun müstakbel gelirleri peşin paraya kırdırılsın.

BÜTÇE AÇIĞI HESABI VE GEÇMİŞLE KIYASLAMA


Bu sayede kamunun borç oranı düşmüştür. Bu sonucu da “sıkı maliye politikası ve bütçe disiplini uygulanıyor” propagandasıyla efsane haline getiren yiğidin hakkını teslim ederim. Açıklamam daha bitmedi, devamı aşağıda.
Resmi istatistiklerde “bütçe açığı” cari fiyatla hesaplanır. Yani rakamlarda enflasyon düzeltmesi yapılmaz. Bütçenin büyük giderlerinden biri “faiz”dir. Enflasyonun yüzde 73 olduğu 2002 yılında faiz harcamaları “görüntüde” gerçekte olduğundan çok yüksektir. Çünkü enflasyon, anapara aşınmasını da gizlemiştir. Hatta bu sebeple alacağına şahin Maliye Bakanlığı bile enflasyonun yüksek olduğu yıllarda, mükellefe faiz gelirinde enflasyon indirimi yapma hakkı tanıdı. Yani vergi indirimi yaptı. Ama aynı Maliye “vergiye tabi gelir” saymadığı nominal faizi, Bütçe’de gider gösterdi.

2002’DE MİLLİ GELİRİN YÜZDE 11.5’İ KADAR AÇIK YOKTUR


2000-2001-2002 ve hatta 2003 her türlü hesabın şaştığı kriz yıllarıdır. 2000’de yüzde 35 faizli bono çıkartan Hazine, bunların önemli bir kısmını enflasyonun yüzde 70’lere fırladığı 2001’in ikinci ve 2002’nin ilk yarısında itfa etmiştir.
Yani faiz eksi yüzde 22 olmuştur. Devlet bir bakıma “servet vergisi” almıştır. Belki de bütçe açığını “reel olarak” sıfırın altına indirmiştir. Esas yüksek reel faizler 2003-2008 arasında AKP döneminde ödenmiştir. 2009’dan beri reel faizler düşüktür. Faiz gideri reel olarak hesaplanırsa uzun yıllardır Türkiye’nin “operasyonel” bütçe açığı yoktur.
Son söz: Bütçe açığını bırak, dış açığa ve dış borca bak

4