Sevgili okuyucularım, konuyu daha iyi anlayabilmek için, önce Türk Ceza Kanunu’nun “Cumhurbaşkanına hakaret” başlığını taşıyan 299. maddesine bir kez daha bakalım. Madde aynen şöyle:
“Cumhurbaşkanı’na hakaret eden kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçun alenen (açıkça) işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda bir oranında artırılır.
Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması (dava açılması) Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır.”
Bu iddia ile yargılanmalar Asliye Ceza mahkemelerinde yapılıyor.
Bu maddede ilginç bir hüküm yer alıyor.
Dava açılması için Adalet Bakanı’nın yazılı izni gerekiyor. Başka bir deyişle, dava açmak isteyen savcılar bunu önce bakanlığa bildirecek, izin verilirse dava açılacak.

*  *  *

Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla kaç kişi hakkında hapis cezası istemiyle dava açıldığını birkaç gün öncesine kadar bilmiyorduk.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ birkaç gün önce, kendisine sorulan bir soru üzerine Meclis kürsüsünden açıkladı:
Sayın büyüğümüz, dünya lideri Recep Tayyip beyefendiye hakaret edildiği iddiasıyla, kendisinin cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten bu yana tam 1.845 dava açılmış.
Önceki cumhurbaşkanları döneminde böyle rakamlar yok.
Dolayısıyla bu bir rekordur!..
Simitçi çocuktan 16 yaşında öğrenciye, gazeteciden siyasetçiye, ev kadınından aklınıza gelen herkese Recep Tayyip’e hakaret ettiği iddiasıyla soruşturma açılıyor ve davalar Adalet Bakanı tarafından verilen izin sonrasında başlatılıyor.
Bu hakaretlerin bu beyefendinin döneminde niçin böylesine yoğunlaştığını irdeleyip çok ciddi araştırmalar yapılması gerekir!

*  *  *

Bugün itibarıyla bu konuda benim hakkımda açılmış olan 20’den fazla cumhurbaşkanına hakaret davası var.
Soruşturmalar jet hızıyla yürütülüyor.
Savcılık çağrıları gazeteye gönderilen polisler kanalıyla tebliğ ediliyor.
Gidip savcıya ifade veriyorsunuz, sonra da mahkemeye!..
Kendi adıma söylüyorum, açılan hiçbir dosyada Cumhurbaşkanı’na hakaret yok. 40 yıllık gazeteciyim, böyle bir şey yapmayacak kadar deneyim sahibiyim.

*  *  *

İfadem alınıyor... Savcı dosyayı ve yazımı inceliyor ve sonuca varıyor:
“Şikayete konu yazıda herhangi bir hakaret yoktur. Takipsizlik kararı verilmesine...”
Cumhurbaşkanı’nın avukatları bu kararı alıp Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz ediyor...
Ve Sulh Ceza hakimleri “Dava açılması gerekir” deyince akan sular duruyor, bu kez dava açılıyor.
Bundan sonra bir kez de mahkemeye gidip ifade veriyorum, kendimi savunmaya çalışıyorum.

*  *  *

Belli sözcükler vardır ki, sadece cumhurbaşkanı için değil, herhangi bir kimse için kullandığınızda suç olur:
Hırsız, namussuz, dolandırıcı, ahlaksız, şerefsiz vesaire...
Dolayısıyla böyle açık hakaretler için yargı elbette ki gerekeni yapmakla yükümlüdür ve yapmaktadır.
Ama ya hiçbir hakaret içermeyenler!..

*  *  *

Şimdi burada daha iyi bir fikir edinmeniz için, sizlere hakkımda açılan davalardan iki somut örnek vereyim.
Savcılık, dünya liderimizin avukatları şikayet edince 12 Mayıs 2015 tarihli yazım hakkında cumhurbaşkanına hakaret davası açtı. Kenan Evren’in vefatı nedeniyle yazdığım “Ama o hırsız değildi” başlıklı yazı. Ne bir eksiği ne bir fazlası var, iddianame aynen şöyle:
“Evren ve askeri yönetim, o yönetimin bakanları asla hırsız değildi. Çalıp çırpmadılar. Kendilerine saraylar yaptırmadılar. Saraylarda yaşamadılar. Çünkü devlet yönetimini ele geçirdikten sonra aile boyu hırsızlık yolsuzluk yapacak kadar namussuz ve ahlaksız değillerdi” şeklinde sözler sarf ettiği, şüphelinin yazısında “Kendilerine saraylar yaptırmadılar, saraylarda yaşamadılar” sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek kendisini hırsızlık, namussuzluk ve ahlaksızlık sözleriyle itham ederek kişilik haklarına saldırıda bulunduğu...”
Durumu görmek için hukukçu, hakim veya savcı olmanıza gerek yok.
Lütfen söyleyin, Evren’in ölümü nedeniyle yazmış olduğum bu sözlerin neresinde cumhurbaşkanına hakaret var?

*  *  *

Somut bir örnek daha vereyim. 19 Mart 2015 tarihli yazımın başlığı “Turistin böylesi de var.”
İnternet haber sitelerinde ve gazetelerde fotoğraflı bir haber. Yunanistan Başkanı Çipras ve Maliye Bakanı Varufakis Atina’da halkın arasına karışmışlar, insanlarla sohbet ediyorlar. Onu yazıyorum.
İddianame aynen şöyle:
“Yazının içeriğinde geçen ‘Dün internette fotoğraflı haberleri vardı. Yunanistan Başbakanı Çipras ve Maliye Bakanı Varufakis Atina caddelerinde dolaşıyor. Karşılarına rastgele çıkan insanlarla el sıkışıyor, şakalaşıyor, güleç bir yüzle yürüyorlar. Yanlarında koruma ordusu, görünürde bir tek polis yok. Demek ki bizim korkaklar gibi görgüsüz değiller’ şeklindeki ifadelerle cumhurbaşkanına hakarette bulunduğu...”
Ve savcı, önce mecburen Adalet Bakanlığı’na soruyor. Bakanlıktan gelen yanıt belli:
“Bu sözler cumhurbaşkanına hakaret içermektedir, dava açılması gerekir.”
Acaba neresi, hangi bölümü, hangi cümlesi içermektedir?

*  *  *

Sevgili okuyucularım, bugün size, hakkında dava açılan yazılarımdan iki somut örnek verdim.
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan Cumhurbaşkanına hakaret maddesi, dünya liderimizin avukatları tarafından muhalif sesleri susturmak, özellikle de basını ve siyasetçileri korkutup sindirmek amacıyla kullanılıyor.
Her konuşana, hoşlarına gitmeyen yazılar yazan herkese dava açıyorlar.
Bir buçuk yılda 1.845 dava boşuna açılmadı.
Hakaret varsa eyvallah, istedikleri her davayı açsınlar, haklıdırlar. Ama hiçbir hakaret içermeyen söz ve yazılarla uğraşmasınlar.
Türkiye’ye, hukuk sistemine yazık ediyorlar, yargıya olan güveni biraz daha sarsıyorlar.
Böyle bir uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde yok.
Bırakın adam gibi yönetilen demokratik ülkeleri bir yana, Afrika’nın kabile devletleri, Latin Amerika’nın muz cumhuriyetleri dahil hiçbir yerde yok.