Sevgili okuyucularım, adına Fetullah denilen şahıs tam anlamıyla esrarengiz biri. Gücünü özellikle ülkemizi bugün yönetenlerden alırdı.
Ben bu adamı kafaya takmıştım... Yıllar boyu hakkında yazılar yazdım.
Hakkımda bir sürü davalar açıldı, birini bile kazanamadılar.
O günlerde gücü kuvveti yerindeydi, burnundan kıl aldırmazdı!
Yazdıkça, aynen bugün olduğu gibi AKP yandaşlarından ana avrat söven küfürler gelirdi.
Bu adam günün birinde ABD’ye gidip postu oraya serdi. Gidiş o gidiş!
Arkasında hep AKP’nin desteği vardı.
Etle tırnak gibi ayrılmaz iki parça olmuşlardı.

* * *

Bazen eski yazılarıma bakarım neler yazmışım diye... İşte 28 Ekim 2004 tarihinde, bundan 12 yıl önce yazdıklarımdan kısa bir bölüm. O sırada Tayyip başbakan:
“Adı Fetullah Gülen. Bir nurcu... Devletin içinde Fetullahçı takım yoğun. Bunlarda inanılmaz para var, nereden geldiği belli değil. Zaman Gazetesi, Samanyolu tv bunların. (Medya gücüne sonra yeni yayın organları eklendi. EÇ.) Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanında ilköğretim okulları, liseleri, dershaneleri, öğrenci yurtları ve hastaneleri var.
Fatih Üniversitesi bu cemaate ait.
Bu kadarla da yetinmiyorlar, dünyanın dört bir yanında, adını bile bilmediğimiz ülkelerde okullar açıyorlar.”
Evet, ben bunları yazarken Tayyipgiller iktidarından ve cemaatten küfürler yiyordum!

* * *

Yazım devam ediyordu:
“Değirmenin suyu nereden geliyor, belli değil. Bilinen tek şey, bunlar parasal açıdan devletten daha güçlü. Devlet içinde devlet. En büyük amaçları belli doğrultuda yetiştirdikleri öğrencileri kaymakam, vali, polis, subay, astsubay yapmak ve başarıyorlar.”
Ne dersin AKP iktidarı, yazdıklarım doğru muymuş, yalan mıymış!

* * *

Daha neler demişim!..
“Hocaefendi yıllardır ABD’de yaşıyor. Her nedense Türkiye’ye gelmiyor, gelemiyor. Hariçten gazel okuyor...
Gülen hoca, gel şu edebiyatı bırakalım da bana söyle bakayım, madem bu kadar Müslümansın, madem bu kadar hasret çekiyorsun, niçin bir İslam ülkesinde yaşamıyorsun da postu Hıristiyan Amerika’ya sermişsin!
Türkiye’ye niçin gelmiyorsun? Böyle şeyhlik olur mu, böylesi Müslümanlığa yakışır mı?..”

* * *

Fetullah bu sorulara elbette yanıt veremezdi, nitekim sorduğum yüzlerce sorunun bir tekine bile veremedi.
Ama işin daha da acı gerekçesi, bu durum iktidardaki AKP’nin tutumundan kaynaklanırdı.
AKP de sessizdi çünkü Fetullah onların işine geliyordu.
Fetullah iktidarın devleti ele geçirmede kullandığı en önemli ve etkili taşeron ve tetikçi idi.
Paraları sonsuzdu, örgütlenmesi muhteşemdi...
Medya organları ve propaganda gücü derseniz dört dörtlüktü.
Bugün cemaate dümdüz söven iktidar medyasının gazete ve televizyonları o zaman onlara toz kondurmaz, açıktan savunur ve reklamını yapardı.
Biz de açılan davalar nedeniyle adliye koridorlarında ifade sırası beklerdik!

* * *

Gün geldi, boynuz kulağı geçmeye başladı. Cemaat AKP’nin gölgesi altında ve desteği ile devleti resmen ele geçirmeyi başardı.
Örneğin bunlar banka bile kurdu...
Bank Asya.
AKP henüz iktidar olmamıştı. Bankanın açılışını Fetullah’la birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Recep Bey yaptılar.
AKP 2002 yılında iktidara gelince destek arttı.
Aynı yolun yolcusu olan iki ortak yola hızla devam ettiler. Artık önlerinde hiçbir engel kalmamıştı.
Devlet onlarındı!

* * *

Lafı uzatmayalım, günün birinde AKP hükümeti dershaneleri kapatma kararı aldı. Öyle ya, bu işin korkunç rantını sadece cemaat yiyordu ve bunu durdurmak lâzımdı!
İki ortak arasında bu yüzden kavga patladı.
Cemaat, elindeki polis ve yargı gücünü kullanarak büyük bir operasyona girişti...
İktidar mensuplarından kimlerin hırsız olduğunu, kimlerin rüşvet alıp yolsuzluklara bulaştığını en iyi bilen cemaatti.
Bizim ruhumuzun bile duymadığı bütün pisliklerin belgesi onların elindeydi...
Ve günün birinde 17-25 Aralık 2013 baskınları tezgahlandı, yolsuzluk belgeleri ortalığa saçıldı.
Bazı bakanlar, onların çocukları, banka genel müdürleri gözaltına alındı ve ipler iyice koptu.
Çok zor durumda kalan hükümet bunu hazmedemedi.
O kadar ki, sayın ve muhterem dünya liderimiz kürsüye çıkıp cemaate ve Fetullah’a sitem etti!
“Bizden ne istediniz de vermedik!”
Çok ayıp ettiniz demeye getiriyordu.
Sonra yine kendisinin deyimiyle cemaatin inlerine girildi, mallarına ve paralarına el konuldu, medya organları kapatıldı, bu doğrultuda bir sürü şey yapıldı.

* * *

En sonunda 15 Temmuz kanlı darbe girişimi olayını yaşadık ve tartışmaları halen sürmekte...
Sonrasında olanları hepimiz izliyoruz.
Hükümet şimdi FETÖ’nün peşinde.

* * *

Sevgili okuyucularım, bunları niçin yazdım!..
Cemaat ve Fetullah şudur budur, şunu bunu yapmıştır, devleti ele geçirmiştir, darbe girişiminde bulunmuştur, hepsine eyvallah!..
İyi de kardeşim, cemaat ve Fetullah, devleti göz göre göre ele geçirirken devleti yönetenler neredeydi?
Onlara kimler destek vermiş, hangi güç taşeron ve tetikçi olarak kullanmıştı?
Cemaat ve Fetullah’tan hesap soralım, ona da eyvallah...
Ya onlara yol verenlerin, pisliklerine göz yumanların, ne istediniz de vermedik diyenlerin, kısacası AKP hükümetlerinin bu olanlarda hiç mi sorumluluğu yoktur?
Bunları biz biliyor, görüyor, yıllar öncesinde bile söylüyor ve söyledikçe en ağır küfürlere muhatap oluyorduk!
Şimdi iş işten geçmiş bile olsa, iki tarafın da bir miktar ders almış olmasını umarım!