Tabii “Asrın Lideri” olmak kolay değil...
Bunun için “ilk” ve “tek” olmayı da başaracaksınız!..
Mesela her gün konuşma yapmak... Bazen günde iki veya üç defa...
Bu konuşmalar TV kanallarından canlı yayınlanacak...
Daha sonra aynı konuşma ertesi sabaha kadar bütün haber bültenlerinde döne döne özet halinde verilecek...
Yani, televizyonu açacaksınız Recep Bey’i göreceksiniz; kapatıp iki saat sonra açacaksınız Recep Bey bağırıyor, akşam karşınızda yine Recep Bey...

*  *  *

Bunu dünyada başarabilmiş ilk ve tek lider Recep Bey’dir...
Son 6 güne bakalım:
Pazar: Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde fahri doktora verilmesi münasebetiyle konuşma...
Öğleden sonra özel bir hastanenin açılışında konuşma...
Pazartesi: Enerji santrallari açılış töreninde konuşma...
Salı: Ankara’da toplu açılışlarda konuşma... Öğleden sonra Esnaf ve Sanatkarlar Şurası’nda konuşma...
Çarşamba: Expo ve Uluslararası İş Forumu’nda konuşma...
Perşembe: Atatürk’ün ölüm yıldönümü münasebetiyle Saray’da yaptığı konuşma...
Cuma (dün): Belarus’un Başkenti Minsk’teki cami açılışında konuşma... Daha sonra Türk-Belarus İş Konseyi Forumu’nda konuşma...

*  *  *

Recep Bey’in “koşan, terleyen cumhurbaşkanı” diye tarif ettiği özellik bu olmalı:
Konuşma yapmak için oradan
oraya koşturmak...
Şöyle bir dünyaya bakalım...
ABD Başkanı Obama her gün konuşur mu; bırakın her günü, haftada bir kürsüye çıkar mı?..
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın en son ne zaman konuştuğunu duydunuz?..
Peki Merkel?..
En son ne zaman konuşmuştu?..
Recep Bey ise maşallah o kadar koşup terliyor ki elinden mikrofon düşmüyor...
Heykeli dikilse, elinde mikrofon olacak...

*  *  *

Bu kadar çok konuşan dünyada ilk ve tek lider olunca bunun elbette bazı riskleri de var...
Örneğin, 10 Kasım münasebetiyle yaptığı konuşmada (Atatürk’ün) “ölüm yıldönümünü kuru kuruya anmayalım” diye bir laf etti...
“Yeniden doğuş” olarak “kutlamayı” daha önemli görüyormuş, “Yas bize bir şey kazandırmaz” diyor...
“Kuru kuru anma” değil de sulu sulu kutlama mı yapacağız?..
Nasıl olacak bu kutlama havai fişekle filan mı?..

*  *  *

10 Kasım’da onun dediği gibi “yas tutan” yok, ama elbette hüzün var, özlem var, Büyük Önder’i “anmak” var...
Atatürk için “kutlama-yeniden doğuş” Recep Bey’in ileri sürdüğü hangi farklı geleceğe taşır bizi?...
Recep Bey’in konuşma programı bu kadar yüklü olunca, danışmanlarının da ne yazacaklarını şaşırması;
Atatürk’ü ölüm yıldönümünde anmak yerine (ölümünü) kutlamak fikrini ortaya atmaları normaldir...
Ya da...
Dervişin fikri neyse zikri de odur!..
Fakat bu durum, Recep Bey’in her gün bir veya iki konuşma yaparak bu konuda ilk ve tek olduğu gerçeğini değiştirmez!..

Büyük reform!..


Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) çalışan 30 bin sivil memur için devrim (!) gibi karar alınmış...
Neymiş?..
Kadınlar türbanla; erkekler kirli sakal, kravatsız gömlekle TSK’da görev yapabileceklermiş...
Artık eskisi gibi kısıtlama yok, çok ileri (!) bir adım...
Ne var yani koskoca bakanlar, Başbakan, Cumhurbaşkanı yaka bağır açık dolaşırken...
Hanımefendilerin tümü çeşit çeşit ipek ya da kaşmir türbanla arz-ı endam ederken sivil memurların ne günahı var...
Madem Özal şortla askeri birliği teftiş etmişti, sivil memurlar ve askerler de şort giyebilirler...
Hatta mayo ile dolaşırlarsa daha büyük reform olur!..
Allah bizi bildiği gibi yapsın...