İki türlü hakikatler var...
Ortaya çıkmış hakikatler...
“Çınarın gölgesindeki” hakikatler...
Bülent Arınç’ın “hakikatler” dediğini biz “gerçekler” olarak ifade edelim..
Birincisi, yani ortaya çıkmış gerçeklerin hepsinin üstü kapatıldı...
Bilinen bu gerçekler “darbe” oldu...
Gerçekleri açıklayanlar da vatan haini ilan edildi...
Bu defaki çınarın gölgesinde kalmış, yani açığa çıkmamış halkın bilmediği gerçekler...
Çınar: Bülent Arınç...
Gölge: Bülent Arınç’ın gölgesi...
* * *
Bundan 5 ay öncesine kadar Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsüydü...
İktidar partisinin kurucularından, “özgül ağırlığı” olan, ağır abilerden...
Şimdi ise, o zat!..
Tartışılan konu Dolmabahçe mutabakatı ve orada verilen fotoğraftan RTE’nin haberi olup olmaması...
Şimdi “o zat” haline gelen “aynı davanın” arkadaşlarından Arınç, Dolmabahçe fotoğrafından RTE’nin haberdar olduğunu ileri sürüyor ve fotoğrafın içinde yer alan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ı üstü kapalı şahit gösteriyor!..
* * *
Yalçın Akdoğan daha önce RTE’nin danışmanıydı, ondan habersiz adım atamayacağını herkes söylüyor...
Kaldı ki, bu olaydan sonra Yalçın Akdoğan’ın yeni kabinede yeniden Başbakan Yardımcısı olabilmesini Bülent Arınç bir taltif olarak gösteriyor...
Böylece Arınç’ın sözleri inandırıcı hale gelirken, Yalçın Akdoğan sessizliğini koruyor...
Bu tartışma bir yana...
Ama Bülent Arınç, açıklanmayan daha birçok gerçek olduğunu ima ediyor...
“O zat” gölgede kalmış bütün bu gerçekleri kamuoyuna açıklamak zorundadır!..
* * *
“Çınarın gölgesindeki hakikatler”
Bunları bilmek Türk halkının hakkıdır!..
Bu aşamadan sonra Bülent Arınç geri vitese geçip gerçekleri açıklayamazsa bütün inandırıcılığını kaybeder...
Geçmişte bu konuda sabıkası var... “Ankara’nın parsel parsel satıldığı” iddiasını seçimlerden sonra açıklığa kavuşturacaktı, yapmadı yapamadı!..
Son açıklamasını sosyal medyada 17.25 gibi manidar bir saatte yaparak ilgililerine mesaj vermiş oldu...
“Çınarın gölgesinde hakikatler var” diyerek “Beni konuşturmayın zararlı çıkarsınız” diye birilerini tehdit mi ediyor, yoksa eski yol arkadaşlarının ipliğini pazara çıkarmaya mı hazırlanıyor?..
* * *
Bülent Arınç için “vicdan sahibi” derler...
Biz bilmiyoruz...
Ama öyleyse, gerçekleri açıklamak bir vicdan borcudur ve aynı zaman bir görevdir...
“Bu gerçekler benimle mezara gider” gibi edebiyat yapmaya kalkarsa, o zaman Bülent Arınç’ın vicdanını da, karakterini de sorgulamak herkesin hakkıdır!..
Anayasa!..
Anayasa Uzlaşma Komisyonu dün ilk toplantısını yaptı ve dağıldı...
AKP-CHP-MHP-HDP’den üyeler, Meclis Başkanı’nın başkanlığında bir araya geldi...
Nede uzlaşacak bunlar?..
Anayasada parlamenter sistemin çöpe atılmasını, yerine başkanlığın gelmesini isteyen komisyon başkanı, aynı zamanda parlamentonun başkanı...
AKP’li üyeler ise, kendi yetkilerinin başkana verilmesini savunan o Meclis’in milletvekilleri...
Şu çelişkiye bakınız!..
RTE, “Başkanlık sistemini dışlayan anayasanın sakat olacağını” söylerken, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun AKP’li Başkanı ile AKP’li üyeler “Biz başkanlık istiyoruz” diyorlar...
Diğer üç parti ise, “Kesinlikle başkanlık olmaz” diye masaya oturmuş durumdalar...
Yani, yeni anayasa lafı göz boyama...
Komisyona “Başkanlık Uzlaşma Komisyonu” diyemedikleri için, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” adını vermişler...
Orada CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin ne işi var; bunun nesinde uzlaşacaklar?..