İktidar, iktidarını darbecilere kaptırmış, vaziyeti halk kurtarmış, ama bir kişi çıkıp da sorumluluk duygusuyla istifa etmiyor!..
“Bu işi beceremedik” demiyor...
Fethullahçı darbe teşebbüsü karşısında A’dan Z’ye hepsi acz içindeydi...
Ama koltuk o kadar tatlı ki kimse bırakmaya yanaşmıyor!..

*  *  *

Dünkü yazımızda kimlerin istifa etmesi gerektiğini yazmıştık...
Buna Başbakan ile İçişleri Bakanı’nı da ilave edelim...
Darbeyi eş dosttan öğrenebilen bir Başbakan;
Ve Başbakan’a bilgi veremeyen bir İçişleri Bakanı!..
Bir kere ülkeyi darbe ortamına getiren bu iktidardır...
Suçlu olan, vatan haini olan darbecilerdir, o tamam...
Peki, Türkiye’yi refah ve esenlik içinde yönetmeye talip olmuş ve bu yolda her türlü tedbiri almakla yükümlü iktidar ne işe yarar?..

*  *  *

Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış Fethullahçı teröristler darbe teşebbüsünde bulunuyor, iktidarı halk kurtarıyor!..
Düşünün o gece halk sokağa çıkmamış olsa darbe belki de gerçekleşmiş
olacaktı...
Olmayan demokrasi kıl payı kurtuldu!..
Ama bakıyoruz, herkes rahat!..
Recep Bey, karşısına aldığı MİT Müsteşarı ile 3-4 saat konuşuyor, netice nedir kimse bilmiyor...
Dışarı çıktığında, “MİT Müsteşarı görevinin başındadır” diyor...
Türkiye’nin en büyük istihbarat örgütü dururken Recep Bey darbe teşebbüsünün haberini eniştesinden alıyor...
Ama MİT Müsteşarı görevinin başında...

*  *  *

Şaka değil...
Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarının bazısı ile generaller darbecilere esir düştü...
Hepsini halk kurtardı!..
Halk tankların üstüne çıkıp askeri kımıldayamaz hale getirince, darbeciler ellerinde tuttukları kişileri serbest bırakmak zorunda kaldılar...
Recep Bey darbe teşebbüsünü eniştesinden öğrenmiş, MİT Müsteşarı için “Görevinin başında” diyor...
Netice itibarıyla hiç kimse istifayı düşünmüyor!..

*  *  *

Onlar istifayı düşünmezken, Recep Bey halka çağrı yapıyor:
“Safları sıkı tutun”
Meydanlar halka teslim ediliyor...
Devlet halkın mal ve can güvenliğini, kamu düzenini sağlayacağına...
Halk sokaklarda devleti korumaya çalışıyor...
Bir haftadır halk meydanlarda...
Burası Mısır mı, Tunus mu, Yemen mi?..
Devlet duruma hâlâ hakim değilse ülke böyle bir acz içinde yönetilebilir mi?!.

OHAL!..


AB Bakanı Ömer Çelik dün diyor ki:
“Demokrasiyi ve hukuku korumak için OHAL kararı aldık”
Lafa takla attırıyor...
Adı üstünde olağanüstü hal bu!..
Ne demokrasi kalır, ne hukuk...
OHAL bir mecburiyet haline gelmişse, kabahat darbecilerden çok iktidarındır!..
Bu kadar üniversite, okul, yurt kapatılıyor...
Devlet memurları işten atılıyor, büyük ihtimalle kurunun yanında yaş da yanıyor...
Hukuk böyle mi korunur?..
Yapılanların hepsi haklı nedenlere dayansa dahi OHAL ile demokrasinin yan yana getirilmesi komiktir!..
Örneğin iktidara muhalif olan Yargıçlar ve Savcılar Derneği (YARSAV) kapatıldı, Sayıştay Hakimi olan başkanı da açığa alındı...
OHAL işte bu yukarıdaki örnekte olduğu gibidir...
Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu başkanları da OHAL’e dayanılarak görevden alınırsa, şaşmamak gerekir...