Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanıyor...
Nerede?..
Sarayda..
MGK Başkanı Recep Bey...
MGK’ya katılanlar Başbakan Binali Bey, Başbakan Yardımcıları, İçişleri, Dışişleri, Adalet ve Savunma bakanları ve askeri kanat...
Burada OHAL’in 3 ay daha uzatılması için hükümete tavsiye kararı alınıyor...
Hükümet kim, Bakanlar Kurulu...

* * *

Bakanlar Kurulu üç gün sonra yine Saray’da toplanıyor...
Bakanlar Kurulu Başkanı da yine Recep Bey...
Katılanlar Başbakan Binali Bey, Başbakan yardımcıları, İçişleri, Dışişleri, Adalet ve Savunma bakanları ile diğer bakanlar...
MGK’da olup da tavsiye kararı altına imza atanlar ile tavsiye kararını yerine getirecek olanlar aynı insanlar...
Kendileri, kendilerine tavsiye kararında bulunuyorlar...
Kendileri, kendilerinden gelen tavsiye kararına uyuyorlar...
Tam bir kendin pişir, kendin ye örneği!..

* * *

Recep Bey MGK Başkanı ve OHAL için “12 ay da yetmeyebilir” diyor...
Bunu diyen, hem tavsiyede bulunan, hem kendi tavsiyesini uygun bulup OHAL’i uzatan kişi...
“Lüküs Hayat” operetine benzedi, demiştik...
OHAL ile hayat o ne rahat, yan gel de keyfine bak...
OHAL’e dayanarak her şeyi yapmak, hatta Yozgat’ta olduğu gibi içkili yerleri tek hamlede kapatmak ve halen de kapalı tutmak mümkün...
Meclis açıkken Kanun Hükmünde Kararnameler ile (KHK) ülkeyi gamsız tasasız idare etmek de mümkün!..

* * *

Şimdi muhalefetin ağzına bir parmak bal çalmak için Meclis’te KHK komisyonu kuracaklarmış, 4 parti de burada görev alacakmış...
Hikaye...
Gürültü patırtı, yine AKP’nin istediği kararnameler çıkar...
Ve Meclis devre dışı kalır...
OHAL ve KHK’lar olmasaydı, AKP bir kalemde askeri liseleri ve Harp Akademileri’ni kapatıp, bu tarihi kurumları tarihe gömebilir miydi?..

* * *

“Darbe, FETÖ, demokrasi nöbetleri” derken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kaynağı olan okullar oldubittiye getirildi...
GATA Sağlık Bakanlığı’na bağlandı...
Buna Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri komutanları ses çıkardı mı, çıkarabildi mi?..
Darbe yemişler, derdest olmaktan güç bela kurtulabilmişler, ses çıkaracak takatleri mi var?..
Eh iktidar için de böyle bir fırsat kaçar mı?!..
O zaman çıkar keyfini!..
Kendin pişir, kendin ye!..

O da bağırıyor!..

Bir bağıran varken, ikinci bir bağıran çıkmıştı:
Ahmet Davutoğlu...
Halim selim bir akademisyen başbakan oldu, bağırmaya başladı...
Kiziroğlu Ahmet dağları inletti:
“Selam olsun Konya’ya, selam olsun Diyarbakır’a...”
Bağıra bağıra selam vermediği yer, posta koymadığı ülke kalmadı...

* * *

O gitti, ondan da halim selim adam Başbakan oldu...
Ağzından kelimeler iple çekilen, ağır ağır konuşan Binali Yıldırım başbakan olunca aslan gibi kükremeye başladı...
Esnaflara yemek veriyor orada bile bağırıyor; grup toplantılarında bağıra bağıra coşuyor...
Demek bunlar en çok bağıranın en iyi başbakan olacağına inanmışlar...
Ama boşuna, bundan ötesi yok...
O özellik Recep Bey’e ait...
Başbakan oldunuz ama bağıra bağıra cumhurbaşkanı olamazsınız!...