Ekonominin iyi gittiğini anlatmak adına devamlı geçmişle ilgili olarak batan bankaların sayısına değinilir. Unutmamak güzel, ders almak iyi de batanların yerine yenisinin açılmaması hangi akla hizmet ediyor?
Bu bağlamda trafik kazası olmasın diye araba satışını ve kullanımını yasaklamak ne kadar doğru ise Türkiye’nin bankacılık politikası da o kadar doğru... Resmi kayıtlara göre Türkiye’de ilk kurulan banka Akşehir Bankası’dır. Banka ilginç olarak 1916 yılında 50 yıllığına kurulmuş, 50 yılı dolunca 1966 yılında kendi isteği ile faaliyetlerine son vermiştir.

Kapanan çok açılan yok!

Son 50 yılda faaliyete geçen 176 bankadan, 128 tanesi tarih olmuş, kimi kapatılmış, kimi milletin parasıyla beraber batmış. Her biri ülke ekonomisi üzerinde iz bırakmış.
1994 ve 2001 yılında yaşadığı krizlerle birlikte Türkiye, bankalar yüzünden 150 milyar dolar fatura ödeyince gözü iyice korkmuş nitekim az olsun, öz olsun politikası benimsenmiş.
Zira Türkiye’de banka sayısı 71’den 45’e düşmüş. Banka lisansı konusu sıkı kurallara bağlanmış. Sonraki yıllarda iki, üç yabancı ve özel finans kurumlarının faaliyet alanlarının genişlemesi dışında fazla bir lisans verilmemiş.

Yüksek faiz nasıl önlenir?

2015 yılında bankacılık sektöründen elde edilen 26 milyar lira kârı 48 banka paylaştı. Büyük bölümü 5-6 bankaya gitti. Bu yıl kârlılık hızla artıyor, pastayı yiyen sayısı aynı kalıyor.
Yapısal olarak dönüşüm isteniyorsa Türkiye’de banka sayısı gerek GSMH, gerek nüfus açısından bakıldığında en az 250 tane olmalı...
Az sayıda bankaya sahip olunca, rekabet yeterince gelişemiyor ve bankacılık işlemlerinden alınan yüksek ücret ve komisyonlardan, bankaların reel sektöre yeterince kaynak aktaramamasından ve yüksek faiz oranlarından şikayet ediliyor. Ancak banka sayısı da artsın istenmiyor.
Bu maliyeti kim ödüyor? Yine halktan başkası değil...

Ülkelerin banka sayıları

Finans merkezi olmayı hedefleyen Türkiye’de banka sayısı gelişmiş ülkelerin küsuratı kadar... Almanya’da banka sayısı 2200 civarında... Şube değil, banka!
Ekonomisi bize yakın ülkelere bakarsak nüfusa göre en az banka sayısı yine bizde... Türkiye’de 1 milyon 650 bin kişiye bir banka düşerken, Romanya’da 530 bin, Litvanya’da 307 bin, Çek Cumhuriyeti’nde 278 bin, Ukrayna’da 266 bin, Macaristan’da 264 bin, Portekiz’de 220 bin kişiye bir banka düşüyor...
Yapısal dönüşüm, reform diyoruz ya... Banka sayısını artırmak bunların somut örneğidir. Reform sözle değil, icraat ile olur, cesaret ister. Türkiye’nin geleceği için bu adım atılmalıdır.