SÖZCÜ yazarları; Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Yılmaz Özdil, Uğur Dündar, Rahmi Turan, Soner Yalçın, Yekta Güngör Özden, Aytunç Erkin (editör), Ayşe Sucu, Nasuh Mahruki’nin yazdığı kitaplar çok satıyor. Duayen gazeteci Ertuğrul Akbay’ın kitabı da satış rekorları kırdı, kırmaya devam ediyor. Kardeş gazetemiz KORKUSUZ’da yazan Ümit Zileli ile Can Ataklı’nın kitapları da kapışılıyor.  Benim yazdığım bir kitap yok, “Kitapsız” bir yazarım. Bu nedenle vicdan rahatlığı içinde “gazeteci kitaplarından” övgüyle söz edebilirim.
Amacım parlatmak olamaz.
Kitap satışı peşinde değilim.
Saygı Öztürk’ün yeni kitabı ‘KOD ADI MÜRTED”  on üçüncü baskıyı yaptı. Çok satıyor, neden? Saygı Öztürk, 15 Temmuz darbe girişimi gün ve saatlerinde yaşananların ince ayrıntılarına ışık tutacak isimleri, belgeleri, duyumları, açıklamaları, tanık ifadelerini bir araya getirmiş.  Bu kitap, okuyana sorular sorduruyor. Sorulara sorularla cevap bulduruyor. Bulduğu cevapları doğrulayacak bilgiler, belgeler, kanıtlara ulaşacak yeni sorular akla getiriyor.
En önemli soru:
Darbe önlenebilir miydi?
Önlenmek mi istenmedi?
Neden önlenmedi?
Sonuçtan kim kârlı çıktı?
Tepedeki 4 isim biliyor muydu?
Biliyorlarsa neden gizlediler?

*  *  *

Cumhurbaşkanı.
Başbakan.
MİT Başkanı.
Genelkurmay Başkanı.
Bu 4 isme iyi hazırlanmış sorular sorulsa, onlar konuşturulsa;  kanlı darbe girişiminin neden önlenmediği anlaşılacak.  Benim Saygı Öztürk’ün kitabını okuyup bitirdiğimde çıkardığım bu sonucu destekleyen bir başka gazeteci kitabı daha yayınlandı. CNN Türk Televizyonu muhabiri Hande Fırat 15 Temmuz’da 241 kişinin hayatını yitirdiği o gece Cumhurbaşkanına cep telefonu ile ulaşıp yayın yapmıştı. Hande Fırat da “24 Saat. 15 Temmuz’un Perde Arkası” adlı bir gazeteci kitabı yayınladı.
Bu kitapta yazıyor.
“H. A.” diye bir isim.
Binbaşıymış.
Harun mu? Haluk mu? Halil mi? Hatip mi? Açık adı ve açık soyadı gizleniyor. TV gazetecisi Hande Fırat’ın kitabında yazdığına göre; Binbaşı H. A.  “darbenin başladığını” cumhurbaşkanının CNN Türk televizyonuna çıkıp  “Kalkışma var, herkes meydanlara insin. Ben de Yeşilköy’e geliyorum...”  dediği saatten yaklaşık 6 saat önce bildirmiş.
Binbaşı MİT’e gitmiş.
Az değil.
Tam 6 saat önce.
Düğmeye basıldı demiş.

*  *  *

Değil darbe, bu kadar saat içinde dünya savaşı önlenir. 6 saat önce haber verilmesine rağmen; bu önemli bilgiden ne cumhurbaşkanının, ne başbakanın, ne genelkurmay başkanının, ne 4 kuvvet komutanın haberi olmuş. Bu kadar dikkatsizlik, boş veriş, “bize bir şey olmaz abi...” deyiş olabilir mi?
Binbaşı H.A.
15 Temmuz günü daha saat 14.45’i gösterirken MİT binasına gidip; darbe yapacaklar haberini vermesine rağmen bu bilgiden cumhurbaşkanının, Başbakan’ın haberi ancak yaklaşık 6 saat sonra  saat 21.00’de oluyor.
Neden bu kadar geç?
Bu sorunun cevabını en iyi bilecek 4 isim; cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı, MİT başkanı halkın önüne çıkıp açıklama yapmıyorlar.

*  *  *

O gece MÜRTED’de yani Akıncı Üssü’nde darbeyi yönetmekte iken kameralarda kaydı olan Fetullah’ın kilit imamı Adil Öksüz kayıp. Kaçtı deniyor. Aranıyor, aranıyor bulunamıyor.  Bu kanlı ilahiyatçı çok şey biliyordur. Öldürülmüş olabilir mi? Darbeye karışmış Albay İrfan Kızılaslan Tokat Cezaevi’nde intihar etti. Fuat Avni denilen “kışkırtıcı kaleme” bilgi sızdıran Emniyet İstihbaratı’nda görevli mühendis Burak Açıkalın da yine hapishanede intihar ederek canına kıydı. Bunlar mahkemelerde konuşmasınlar diye korkulan insanlar mıydı?
Sorular, soru doğuruyor?
Gazeteci kitapları soru dolu.