6

Yıllardır ağlar dururduk, saatler geri alındığında yıkılırdık.
Sanki dünya bir anda kararırdı.
Hükümetler arada ağzımıza bir parmak bal çalıp sonra uygulamaya devam ederlerdi.
Sonunda bu yıl nihayet kış saati uygulaması sona erdi.
Ancak bir nüansla... Türkiye’nin gerçek saati olan kış saatine geçmek yerine oynanmış saatte kaldık.
Bu da iktidarın yıllardır gönlünde yatan, Türkiye saatini Helsinki/Atina ile aynı zaman bölgesinden alıp, Arap ülkeleriyle aynı zamanı temsil eden GMT +3’e almak anlamına geliyor.
Belki sembolik ama ülkemiz artık Avrupa değil Arap saatine tabi.
Bu durum, ülkemizin ciddi anlamda ticaret yaptığı Avrupa ülkeleriyle olan saat farkını üç saat gibi farklara çekeceğinden sıkıntı yaratacak. Çocuklarımız korkunç karanlıklarda okula gidecek.
Neyse, yapacak bir şey yok. Bu kadar önemli bir konuda bile bizlere hiçbir şey sormadan hareket ediyorlar.
Sonunda Suudilerle aynı saati kullanır olduk. Artık saat ‘milli’ olmuştur herhalde.
Ama dün çok ilginç bir haber düştü yabancı gazetelere. Suudi Arabistan hicri takvimi bırakıp miladi takvime geçti.
Evet, bu gerçekten oldu. İngiliz Independent gazetesinin haberine göre, kurulduğu 1932’den beri hicri takvim kullanan Arabistan finansal reformlar çerçevesinde miladi takvime geçtiğini açıklamış. Bir süredir düşük petrol fiyatları yüzünden (her nedense bizde düşmeyen, aksine artan fiyatlar) ciddi ekonomik kriz yaşayan ülke işçisine 11 gün daha az maaş ödeyebilmek için bu yolu seçmiş. Yani mesele para olunca hicri takvim uçuvermiş bir saniyede.
Bizimkilerse saatimizi Arap saati yapıverdiler.
Bu öyle önemli bir haber ki. Tabii ki en çok da hayata bakış farklılığımız açısından…

5

Paran kadar adaletin var

Rüzgar Çetin, şehit polisin eşinin asla geri çekmeyeceğini belirttiği şikayetini geri çekmesi üzerine dün tahliye edildi.
Onu koruyup kollayanlar rahat bir nefes almış olmalı.
Oysa hiç bilmezler mi bu ülkede adalet çoklukla güçlünün yanında.
Bu ülkede adalet ölenin değil, öldürenin yanında çoğu zaman.
Böyle olayları görünce aklıma hep baklava çalan çocuk haberi gelir.
İşkence gören, onca yıl hapis yatan baklava çalan minik çocuğun fotoğrafı gelir.
Bu ülkenin adaleti işte bu kadar.
O trafik cinayeti sanki hiç yaşanmadı, polis şehit olmadı…
Herkes pirüpak!
Şikayetini geri çeken şehit eşine de kızmayın. Sonuçta onun tek başına sürdürmesi gereken bir hayatı ve çocuğu var. Burada hepimizin hesap soracağı kurum adalet kurumu olmalıdır. Şikayet geri çekilince alkollü otomobil kullanıp insan canına kast edenleri tahliye eden o şehidimizin eşi değil, adalet kurumu!