Her yıl ni­san ayın­da söz­de Er­me­ni Soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı, Ba­tı top­lum­la­rın­da önem­li bir gün­dem mad­de­si oluş­tu­rur. Özel­lik­le ABD baş­kan­la­rı­nın 24 Ni­sa­n’­da bu ola­yı “Soy­kı­rı­m” söz­cü­ğüy­le anıp an­ma­ya­ca­ğı me­rak edi­lir.
Ama bin­ler­ce­si ya­şa­dık­la­rı top­rak­lar­da, yol­lar­da ve­ya git­tik­le­ri yer­ler­de ha­ya­tı­nı kay­bet­miş Kaf­kas göç­men­le­ri­nin tra­je­di­si, ne­den­se hiç gün­de­me gel­mez, hat­ta ha­tır­lan­maz bi­le!..
Çün­kü Rus­la­rın soy­kı­rım ger­çe­ği üze­ri­ne ser­dik­le­ri ka­lın ör­tü­yü kal­dır­ma­ya pek ce­sa­ret edi­le­mez.
21 Ma­yıs Soy­kı­rı­mı­’n­da ya­şa­nan kor­kunç acı­lar di­le ge­ti­ri­le­mez!

*  *  *

Oy­sa Çer­kez­ler, Ab­haz­lar - Da­ğıs­tan­lı­lar, Cem­guy­lar, Çe­çen­ler ve di­ğer Kaf­kas halk­la­rı, Çar­lık Rus­ya­sıy­la 100 yı­lı aş­kın bir sü­re sa­vaş­tı­lar. Sa­vaş­lar, Şeyh Şa­mi­l’in  tes­lim ol­mak zo­run­da kal­ma­sıy­la gö­rü­nür­de so­na er­di. Gö­rü­nür­de di­yo­rum, çün­kü bu sa­vaş bit­me­di, bit­me­ye­cek ve hep sü­re­cek...

*  *  *

Bü­yük göç, 21 Ma­yıs 1864’te baş­la­dı. Sa­yı­la­rı yak­la­şık 1.5 mil­yo­nu bu­lan Kaf­kas­ya­lı, Çar­lık Rus­ya­sı­nın kı­yı­mı ne­de­niy­le kök sal­dı­ğı top­rak­la­rı bırakıp ayrıldı. Bin­ler­ce ka­dın, yaş­lı ve ço­cuk, yol­cu­lu­ğun zor şart­la­rı­na da­ya­na­ma­yıp dağ baş­la­rın­da, ya da de­niz­de öl­dü. Os­man­lı top­rak­la­rı­na ulaş­ma­yı ba­şa­ran­la­rın bin­ler­ce­si de, has­ta­lık ve aç­lık ne­de­niy­le ha­yat­la­rı­nı kay­bet­ti.

*  *  *

Göç­men­le­rin bü­yük kıs­mı can­la­rı­nı de­niz yo­lu ile kur­tar­ma­ya ça­lış­tı. Ölüm kor­ku­suy­la ken­di­le­ri­ni at­tık­la­rı der­me çat­ma tek­ne­le­rin ço­ğu, Ka­ra­de­ni­z’­in hır­çın dal­ga­la­rı­na da­ya­na­ma­yıp bat­tı. Has­ta­lar, za­yıf ço­cuk­lar ve yaş­lı­lar da, in­san ta­ci­ri ge­mi sa­hip­le­ri ta­ra­fın­dan yük ol­ma­sın­lar, er­zak tü­ket­me­sin­ler di­ye de­ni­ze atıl­dı.

*  *  *

Ku­ca­ğın­da ölen be­be­ği­nin ge­mi sa­hip­le­rin­ce de­ni­ze atıl­ma­sı­nı ön­le­me­ye ça­lı­şan bir Çer­kez an­ne­nin, san­ki yav­ru­su uyu­yor­muş gi­bi ya­pa­rak söy­le­di­ği ve son­ra­dan şi­ir­le­re, şar­kı­la­ra ko­nu olan şu nin­ni, vah­şi kı­yı­mın acı­ma­sız­lı­ğı­nı yü­rek­le­ri ya­ka­rak an­la­tı­yor:
“U­yu yav­rum uyu, 
Ka­ba­ran de­ni­zin dal­ga­la­rı be­şi­ğin ol­muş sal­lı­yor­lar se­ni.
Rüz­gar vu­ru­yor yağ­ma­cı­la­rın ak renk­li yel­ken­le­ri­ne,
Be­şi­ğin olan ge­mi­ye.
Uyu yav­rum uyu,
Ar­tık ba­ba­nın evin­de de­ğil­sin, Ka­ra­de­ni­z’­in koy­nun­da­sın.
Rüz­gar hız­la vur­du­ğun­da,
Kü­çük va­tan­la­rı­na ge­ri dön­mek için, ha­tır­la de­ni­zin tuz­lan­dı­ğı­nı
Göç eden­le­rin göz­yaş­la­rı ile.
Bü­yü­dü­ğün­de tek­rar geç Ka­ra­de­ni­z’­i,
Bul evin­den ge­ri ka­lan­la­rı, te­miz­le oca­ğı­nı sa­ran sar­ma­şık­lar­dan,
Tek­rar yak sö­nen evin ate­şi­ni...”

*  *  *

Oy­sa o yav­ru bir da­ha uya­na­ma­ya­cak, Ka­ra­de­ni­z’­i ve sar­ma­şık­la­rın sar­dı­ğı evi­ni hiç gö­re­me­ye­cek ve evin ate­şi­ni sön­me­mek üze­re ya­ka­ma­ya­cak­tır!.. Tıp­kı bu­gün Ege kı­yı­la­rın­dan, Yu­nan ada­la­rı­na maz­lum mül­te­ci­le­ri ta­şır­ken göz­le­ri pa­ra­dan baş­ka bir şey gör­me­yen vic­dan­sız in­san ka­çak­çı­la­rı­nın Ay­lan be­bek­le­re yap­tık­la­rı gi­bi!..

*  *  *

Soy­kı­rı­mın yıl­dö­nü­mün­de, hep dik dur­duk­la­rı, gü­cün önün­de as­la eğil­me­dik­le­ri için kı­yı­ma uğ­ra­yan Çer­kez ulu­su­nun acı­la­rı­nı tüm kal­bim­le pay­la­şı­yor, ha­yat­la­rı­nı kay­be­den­le­ri sev­gi ve say­gıy­la anı­yo­rum.
Kök­le­ri çok de­rin­de ve sa­pa­sağ­lam olan o ulu çı­na­rın bir gün ye­ni­den ve da­ha güç­le­ne­rek aya­ğa kal­ka­ca­ğı­na yü­rek­ten ina­nı­yo­rum.

UĞUR DÜN­DA­R’­IN NO­TU:

Ya­zım­da­ki bil­gi­le­ri be­nim­le pay­la­şan ve ken­di­si de bir Çer­kez olan, ho­ca­la­rın ho­ca­sı, de­ğer­li be­yin cer­ra­hı Prof.Dr. Cen­giz Ku­da­y’­a çok te­şek­kür edi­yo­rum.