O kadar ki, Türkiye ve İran'ın, Kuzey Irak'taki PKK terör örgütü yuvalanmasının yaşandığı Kandil ve Sincar'a "ortak operasyon yapmaları" bile konuşulmaya başlandı.

Peki böyle bir operasyon, mevcut uluslararası konjontürde mümkün olabilir mi?

 İRAN'IN ASIL DERDİ İDLİB; "TÜRKİYE, KUZEY SURİYE'DE ESAD YÖNETİMİ KONTROLÜNÜ KABUL ETTİ" -
- ABD baskısına karşı Türkiye ile yakınlaşmayı seçen Tahran'dan ilk önemli ziyareti İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif Haziran ayı başında Ankara'ya yaptı. O dönemde Zarif'in, Tahran'da yaşanan büyük terör saldırısına rağmen Ankara ziyaretini iptal etmemesi, İran hükümetinin Türkiye'ye yakınlaşmaya verdiği önemi ortaya koymuştu.
Nitekim, Zarif'ten iki ay sonra, bu kez 9 kişilik üst düzey askeri bir heyetle İran Genelkurmay Başkanı Bakıri Ankara'ya geldi.
Bakıri'nin ziyareti, İran'da İslam Devrimi'nin gerçekleştiği 1979'dan bu yana Türkiye'ye Genelkurmay Başkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret olması nedeniyle dikkat çekiyor.
Ziyaret sırasında yapılan resmi açıklamalarda, "ikili ve bölgesel güvenlik konuları konuşuldu" gibi açıklamalar yapılsa da, ayrıntıları bizzat İran Genelkurmay Başkanı'nın kendisi verdi. Tahran'a dönüşünde açıklamalarda bulunan Bakıri, "Kuzey Suriye'de Suriye hükümetinin egemenliğinin sağlanması konusunda Türkiye ile anlaşmaya vardık" dedi.
Bu diplomatik ifadenin anlamı şu; AKP, bugüne kadar izlediği "Esad'ı devirme" politikasında büyük bir geri adım atarak, Suriye olan sınırında yeniden "Esad yönetiminin kontrol sağlamasını" kabul etmiş durumda.
Bunun bölgedeki somut sonucu ise, Suriye sınırının Hatay/Osmaniye hattındaki İdlib'te yuvalanan, bir dönem AKP hükümetinin de Esad'ı devirmeleri için lojistik destek verdiği cihatçı grupların, Ankara tarafından "gözden çıkarılması" olacaktır. İdlip'te son dönemde, tüm dünyanın terör örgütü kabul ettiği El Kaida ve El Nusra bağlantılı gruplar hakimiyet kurmuştu. İran Genelkurmay Başkanı'nın bu açıklaması ile, Ankara'daki AKP hükümetinin İdlib'e yönelik Rus-Esad-Şii milisler destekli bir operasyona "yeşil ışık yaktığı" yorumları yapıldı.

 İRAN, AFRİN KONUSUNDA RUSYA İLE ARABULUCU OLABİLİR- Kuzey Suriye'de, Türkiye sınırındaki bir başka oluşum ise, PKK terör örgütüyle bağlantılı YPG-PYD kontrolündeki Kobani ve Afrin "kantonları". Türkiye-Suriye doğusunda kalan Kobani bölgesi halen ABD'nin garantisi altında. Bölgede çok sayıda ABD üssü yer alıyor.
Ancak Fırat'ın batısında, Türkiye sınırında kalan Afrin "kantonunda" görülen yabancı kuvvetler Rus birlikleri. İran Genelkurmay Başkanı, İdlib'teki cihatçılardan desteğini kesmesine karşılık AKP hükümetine, Rusya ile Afrin konusunda "arabulucuk" önermiş olma olabilir. Diplomatik yorumculara göre AKP hükümeti, sınırının güneyindeki Afrin bölgesinin PKK Terör örgütü bağlantılı YPG-PYD yerine, bugünlerde "ehven-i şer" olarak gördüğü Esad yönetimi tarafından kontrol edilmesini tercih edebilir. Üstelik, ESad yönetiminin büyük destekçisi Rusya'nın böyle bir uzlaşmaya karşı çıkmayacağı da hem Ankara, hem de Tahran tarafından hesaplanıyor olabilir.

 KANDİL VE SİNCAR'A İRAN-TÜRKİYE ORTAK OPERASYONU OLABİLİR Mİ? - İran-Türkiye siyasi ve askeri yakınlaşması Irak'a da yansıyabilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Tehdit unsuru haline gelmiş olan bu terör örgütlerine karşı İran'la böyle bir müşterek hareketin yapılması her an gündemde" sözleri, iki ülkenin Irak'taki PKK yuvalanmasına karşı ortak operasyon yapabileceği olarak yorumlandı.
Ancak mevcut konjonktürde böyle bir operasyon mümkün olabilir mi?
Böyle bir operasyon, Irak'ın kuzeyinde etkin rol oynayan, Bağdat hükümetinin de "resmi orduya" dahil ettiği İran destekli Haşd-i Şabi birlikleri ile TSK unsurlarının "işbirliği yapmasını" gerektirecek. Oysa daha birkaç ay önce bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haşd-i Şabi'nin Irak'ın kuzeyindeki faaliyetlerine çok sert tepki göstermiş, aynen şöyle demişti;
"Telafer tamamen Türkmen ili, ilçesi. Bunun yarısı Şia yarısı Sünni. Biz tabii değerlendirmeyi Şia, Sünni üzerinden değil aslında gönlümüzün arzusu bunu tamamen Müslüman olarak bakıyoruz. Fakat Haşdi Şabi burada eğer böyle bir terör estirirse kesinlikle buna olan cevabımız bizim farklı olur."
Irak'ta terör unsurlarına yönelik İran-Türkiye olası ortak operasyonun bir başka sıkıntısı ise, Tahran ve Ankara'nın kuzey Irak'taki Barzani yönetimine karşı bugüne kadar takındıkları tavrın farklılığı olacaktır. Barzani'nin "bağımsızlık referandum" kararına İran çok sert tepki vermiş, ancak Ankara'daki AKP hükümeti, referanduma karşı olduğunu söylemekle birlikte, itirazlarını özellikle çok düşük tonda tutmuştu.
Barzani yönetiminin ABD ile yakın ilişkisi de, olası bir İran-Türkiye askeri operasyonunu sıkıntıya sokabilir. ABD yönetiminin İran ordusunun doğrudan Kuzey Irak topraklarına müdahalesine ses çıkarmaması diplomatik kulislerde hiç olasılık verilmiyor.