ABD ve Avrupa ülkeleriyle gerilen ilişkiler dolayısıyla ağır bedel ödeyen TL, bu kez yüksek faiz ve yüksek enflasyon kıskacına girdi. Ekim ayında enflasyon yüzde 11.90 seviyelerine ulaşarak Merkez Bankası’nın fonlama maliyetlerine çok yaklaştı. Analistler, dolardaki yükselişin devam etmesi durumunda Merkez Bankası’nın yüzde 12.25 seviyesinde tuttuğu geç likidite penceresi faizini yukarı taşımak zorunda kalabileceğine işaret etti. Hazine’nin aşırı borçlanmasının da etkisi ile iki yıllık tahvilin bileşik faizi yüzde 13.22’ye, 10 yıllık tahvil faizi ise yüzde 11.90 seviyesine ulaştı. Göstergeler, TL üzerindeki baskının artarak devam edeceğini gösteriyor. Yabancı yatırımcılar TL’nin değer kaybını ve yüksek faiz ortamını adeta alım fırsatına çevirdi. Yabancılar geçen hafta Borsa İstanbul’da 63 milyon dolarlık hisse senedi alırken, 448 milyon dolarlık tahvil ve bono  alımı yaptı. Bu yıl 117.2 milyar lira borçlanması beklenen Hazine 162.3 milyar lira borçlandı. Hazine’nin gelecek yıl iç borç servisini karşılamak için 134.3 milyar TL iç piyasalardan borçlanması bekleniyor. Bu durum, hali hazırda bozulan mali dengenin 2018’de de devam edeceğnii gösteriyor. Hazine’nin ödediği borçtan daha fazlasını  borçlanacak olması ise tahvil fazilerini artırıyor. Hazine’nin daha fazla borçlanmak zorunda olması ve nakit ihtiyacının artması, faizler üzerinde yukarı yönlü baskı yaratarak piyasalarda faizlerin yükselmesine neden oldu ve borçlanmanın maliyeti arttı.

BORSA UCUZLADI

Haliyle mevduat faizleri de, kredi faizleri de yükseldi. Analistler, hükümetin seçimlere kadar bütçe açığı, yüksek borçlanmanın devam edeceğini bu durumunda para piyasalarında bozulmanın derinleşmesine neden olacağını ön görüyor. Işık FX Stratejisti Melih Kopuz “Borsa İstanbul’a bakarak ortamın güllük gülistanlık olduğu düşünülebilir. Fakat BIST 100 endeksi dolar bazlı olarak irdelendiğinde son 1 aylık periyotta yaklaşık yüzde 11’e yakın değer kaybetti. Son 1 aylık periyotta TL, dolara karşı en yüksek tepki veren para birimi olurken, bizi sırasıyla Güney Afrika Randı ve Brezilya Reali takip etti” dedi. Kapital FX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan “2 ve 10 yıllık tahvil faizlerindeağırlık kazanan yukarı yönlü eğilim, tahvil piyasasındaki bozulmanın liraya yansıması şeklinde etki gösterebilir. 2 yıllık tahvil faizi yüzde 13.2, 10 yıllık tahvil faizi yüzde 11.96’ya ulaştı. Neredeyse fonlama maliyetine gelen enflasyonla birlikte, fonlama faizi ve enflasyon arasında makas kalmadı. Bu da pratikte para politikasının artık yeterince sıkı olmadığını gösteriyor” dedi. Çekirdek enflasyon verilerinin yakın dönemde bir düzelmeye işaret etmediğini dile getiren Erkan, “ Gösterge tahvil faizinin yüzde 13.5, 10 yıllık tahvil faizinin de yüzde 12-12.25 aralığına yönelmesini bekleyebiliriz” dedi. Erkan, Hazine’nin artan nakit ihtiyacının uzun vadede faizler üzerinde yukarı yönlü baskı yaptığını da dile getirdi.

DOLAR ZİRVEYİ ZORLAYACAK

Gedik Yatırım Algoritmik İşlemler Müdür Yardımcısı Gizmen Nalbantlı,“Son enflasyon rakamlarına baktığımızda, manşet enflasyon ile birlikte çekirdek enflasyon göstergelerindeki bozulma görünümü olumsuz hale getiriyor. Kasım ayında enflasyonun yüzde 12 civarı kalmasını ve yeni zirve yapmasını bekliyorum” dedi. Aralık ayı itibarıyla baz etkisi ile birlikte enflasyonda düşüş yaşanabileceğini dile getiren Nalbantlı, “Yapılan zamlar ve kurdaki yükselişin bu düşüşü sınırlayabileceğini düşünüyorum. Ayrıca petrol fiyatlarının da yakından izlenmesi gerekiyor. Enerji enflasyonu yine çift hane geldi” dedi.

4 LİRA GÜNDEME GELEBİLİR

Piyasalarda faiz ve doların birlikte yükselmeye devam ettiğini vurgulayan Nalbantlı, “Gösterge tahvil faizi yüzde 13.45 seviyesine yükselirken, kurda 3.8886 lira seviyesi görüldü. Doların bir sonraki hedefi 3.90-3.94 lira bölgesi oldu, buradan bir satış gelmesi beklenebilir. Ancak seviyelerin aşılması durumunda hızla 4 TL görülebilir. O zaman  faizler de yüzde 13.20 seviyenin üzerinde yüzde 15’leri konuşmaya başlarız” değerlendirmesi yaptı.

ENFLASYON FAİZİ YUKARI ÇEKİYOR

Alnus Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Vahap Taştan, “Geçen haftalarda ABD’de faizlerin aşırı yükseldiğini ve 10 yıllık faizin yüzde 2.40’ların altına gelmesi gerektiğini belirtmiştik. Bu görüşü hâlâ koruyoruz. Bu yükseliş küresel faizleri de yukarı çekmiş, birçok gelişen ülke para birimi üzerinde de baskı yarattı. Türk Lirası da bu para birimleri arasında kendi iç dinamikleri ile birlikte negatif ayrışan tarafta oldu” dedi. Yüksek enflasyonun tahvil faizlerini doğal olarak yukarı çektiğini dile getiren Taştan, “Bu durum, TL üzerindeki baskının artmasına neden oluyor. Bundan sonraki süreçte doların 3.70 lira seviyelerine çekilmesi için harekete geçeceği konusunda iyimser değilim. Buna karşın 3.80 liranın altına doğru denemeler görebiliriz. Bunun olması için jeopolitik risklerin bir kısmının bertaraf edilmesi gerekiyor. Bu, enflasyon olmayacağına göre haber akışına odaklanacağız. Yıl sonuna kadar Türk Lirası, yapısal olarak negatif ayrıştığı konumunu koruyabilir” ifadelerini kullandı.