Türkiye İş Bankası tarafından 2008 yılından bu yana Dünya Gazetesi iş birliği ile düzenlenen, değişen ekonomi ve piyasa koşullarında bölgesel ve uluslararası fırsatların, Türkiye ekonomisinin bugünü ve geleceğine ilişkin fikirlerin gündeme geldiği “İş’le Buluşmalar”ın “Dijital Dönüşüm ve Yeni Sanayi Devrimi” başlıklı 41’inci toplantısı Bursa’da gerçekleştirildi.

Adnan Bali, toplantıda yaptığı konuşmada, Bursa’nın İş Bankası açısından ayrıcalıklı bir şehir olduğunu, bankanın kurucularından Celal Bayar’ın burada doğduğunu, bankanın kuruluş sermayesinin bir kısmının Bursa’nın ileri gelen 8 iş adamı tarafından karşılandığını, dolayısıyla 36 kurucunun Celal Bayar dahil 9’unun Bursa’dan geldiğini söyledi.

İş Bankası’nın 3. şubesinin Bursa’da 1 Ocak 1925’te faaliyete başladığını belirten Bali, o günden bu yana bankanın en fazla yatırım yaptığı iller arasında yer alan Bursa’da 48 şubeyle özel bankalar arasında en fazla şube ağına sahip olduklarını ifade etti.

TÜRKİYE DİKKAT ÇEKİCİ BİR BÜYÜME PERFORMANSI SERGİLİYOR

Konuşmasında dünya ekonomisindeki gelişmelere değinen Bali, hem Türkiye’nin hem de dünyanın zor bir dönemden geçtiğini, birbiriyle ilişkili, ilişkisiz beklenmedik gündemlerin işleri etkilediğini, uluslararası siyasi krizler, jeopolitik sorunlar ve terörün herkesi meşgul ettiğini söyledi.

Dünya ekonomisinde beklenen yüzde 3,6 büyümeye karşın, Türkiye ekonomisinde 2017’de ilk iki çeyrek sonunda yüzde 5’in üzerinde büyüme kaydedildiğini, üçüncü çeyrekte de düşük baz etkisinin bir sonucu olarak çift basamaklı büyümeye yakın bir performans öngörüldüğünü söyleyen Bali, böylelikle yılın önemli bir büyüme performansıyla kapatılacağının anlaşıldığını belirtti.


BÜYÜME PERFORMANSINDA KGF BAŞTA OLMAK ÜZERE ALINAN TEDBİRLER ETKİLİ OLDU

Bu büyüme performansında en başta KGF olmak üzere, 2016 yılının son çeyreğinden itibaren alınmaya başlayan makro ihtiyati tedbirlerin de bir miktar rahatlama sağlanmasında çok etkili olduğunu ifade eden Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“KGF, ekonomi açısından son derece başarılı, zamanlaması isabetli bir uygulama oldu. Zaman zaman bu tür politikalar popülist politikalarla da karışarak yürüyebilir. Bizim ülkemizde öyle olmadı. Çünkü hatırlayınız, 2008 global krizinden sonra Avrupa’da bırakınız kredi sağlamayı, bankalara ve şirketlere yeniden sermayelendirme kamu üzerinden yapıldı. Şirketler kurtarıldı ya da değer ifade etmeyen varlıkları devlet tarafından satın alındı. Biz bu tür uygulamalara başvurmak durumunda olmadık.”

Adnan Bali, KGF uygulamasının, ihtiyaç duyulan kredi inisiyatiflerinin bankacılığın kaynak tahsis mekanizmalarından geçirilerek neticelendirilmiş olması açısından da önemli olduğunu, bir borçlanma enstrümanı olarak dizayn edilmesini ve garantinin de belli seviyede sınırlandırılmış olması bakımından da iyi yapılandırılmış ve iyi zamanlanmış bir inisiyatif olduğunu söyledi.

ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAKTA TEREDDÜT ETMEDİK

İş Bankası olarak bu konuda da en çok kredi kullandıran bankalardan biri olduklarının altını çizen Bali, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok kısa sürede 20 milyar TL’ye yakın kredi kullandırdık. Bunlar da yaygın kredilerdir. Bizim ülkemizin zora girdiği, sıkıntılı her döneminde elimizi taşın altına koymakta en ufak bir tereddüdümüz olmamıştır”

Motor çalıştıktan sonra ekonomi kendi dinamikleriyle büyür

Kalıcı etkiler açısından bakıldığında kolay olmayan dönemi, sürdürülebilir büyümeye dönüştürmek için samimiyetle, birlikte çalışmak gerektiğini ifade eden Bali, “KGF bir hızlanma yarattı. Eskiden araba çalışmadığı zaman arkadan iterek motoru vurdurtma diye bir şey vardı. Çalışırdı, sonra bırakırdınız, o kendisi giderdi. Daima iterek gitmez. Onun için motor çalıştıktan sonra ekonominin kendi dinamikleri üzerinde yürümesi lazım. Şu anda ekonomik büyümenin kompozisyonunda ağırlıklı olarak kamunun harcamaları ile bir miktar da kısıtlı oranda net ihracatın ve özel kesimin tüketim harcamalarının etkisi bulunuyor. Bunun şöyle bir dönüşüm geçirmesi gerekiyor; kamunun yanı sıra özel kesimin yatırım ve üretiminden ve net ihracatın ciddi katkısından kaynaklı büyüme, sürdürülebilir büyümeye geçtiğimizin işareti olacaktır” dedi.

Adnan Bali, bütün bunları yapabilmek için ülke ekonomisinin ve kurumlarının hem yönetme performansı hem de kriz tecrübesi bulunduğunu ve son derece esnek ve dinamik politikalarla krize karşı önlemler geliştirebildiklerini söyledi. Bali, “İşte bütün bu sıkıntıları aşmanın en önemli yolu büyüme, katma değerli büyüme. Büyüme bizim için olmasa da olur diyebileceğimiz bir hadise değil” diye konuştu.