ODTÜ İdari İlimler Fakültesi’nin kurucusu Fuat Çobanoğlu eksantrik bir insandı. Beni çok etkilemiştir. Daha doğrusu kafamı epeyce karıştırmıştır. 1957’den vefatına kadar kendisinden iktisat, tarih ve yönetim dersleri aldık. Ders deyince bunu formel bir üniversite dersi şeklinde anlamayın. Onun dersleri daha ziyade seminer şeklindeydi. Tartışmalardan herkes nasibi kadar istifade ederdi. Dönemin sonunda en kötü öğrenciye bile geçecek bir not verirdi. Fuat Bey’in özelliği herkesin doğru kabul ettiği önermelerin içindeki yanlışları bulup çıkarmaktı. Bu dürtü bende de var. Belki de ondan bulaşmıştır. Zaten saf doğru da yoktur.

HANGİ KILIN BOYU EŞİT OLACAK

1789 Fransız Devrimi insanlık tarihinin kilometre taşlarından biridir. Bu büyük sosyal hareket sırasında ortaya çıkan “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” (daha sonra buna “adalet” de dördüncü ilke olarak eklenmiştir) “ulaşılması gerekli üç amaç” olarak genel kabul görmüştür. Bu sloganın tartışıldığı bir derste hiç beklemediğiz şekilde Fuat Bey “bu üç amaç birbiriyle çelişiktir, uygulanamaz” dedi. Çelişkiyi şöyle açıkladı: Nasıl insanların başındaki saç tellerinin boyu eşit değilse, bireylerin yetenekleri de eşit değildir. Saç telleri özgür bırakılınca eşit uzamamaktadır. Müşteri berbere “saçımı alabros (fırça gibi) kes” talimatı verdiğinde “eşitlikçi ve adil” davranmak isteyen berber ne yapacaktır? Başta kalan kılların yüksekliğini mi eşitleyecektir yoksa her telden eşit uzunlukta mı kesecektir?

FIRSAT EŞİTLİĞİ Mİ, İMKÂN EŞİTLİĞİ Mİ?

Fransız Devrimi ile başlayan modern çağın en büyük olayı, tüm eski imparatorluklar birer birer tarihten silinirken “Amerika”nın (ABD) bir “Dünya Devleti” olarak büyüyüp serpilmesidir. İngiltere’den bağımsızlığını kazandığı 1776 yılında Amerika’nın nüfusu 2.5 milyondu. İngiltere’ninki ise bunun 2.5 katından fazlaydı. Bugün Amerika, İngiltere’den 6 kat daha kalabalıktır. Tamamı göçmenlerden oluşan bir milletin kurduğu ve yaşattığı ABD, 150 yıldır iktisadi, ilmi, sınaî ve askeri bakımdan dünyanın en güçlü ülkesidir. Hal böyle olunca Amerikan olan her şeyin, başta “Amerikan kapitalizminin” ve “Amerikan yaşam tarzının” emsallerinden daha üstün olduğu kanaati oluşmuştur. Amerikan sistemi “fırsat eşitliği” (equal opportunity) üzerine kuruludur. Fırsat eşitliği söylendiği kadar olmasa da sırf bu tercih yüzünden, Amerika’da gözle görünür bir “imkân eşitsizliği” teknik tabiriyle “gelir dağılımı adaletsizliği” vardır.

SOSYAL ADALET, NEDEN ÖNEMLİDİR

Amerika’da “varlık fiyatlarının (arsa-borsa) balon yapmasıyla oluşan” her sanal zenginleşme döneminden sonra, bir mali kriz patlamaktadır. Kriz mikrobu, küresel para trafiği yüzünden tüm dünyaya yayılmakta ve uzak diyarlarda bile ekonomiler hastalanmaktadır. Bu sancılı dönemlerde her ne kadar zenginler servetlerini kaybetmiş gibi duruyorsa da aslında “altta kalanların canı çıkmaktadır”. Bu tablo birçok iktisatçıyı üzmekte ve onları krizlere çözüm arayışına itmektedir. Akla gelen çare, bir Amerikan değeri olan “fırsat eşitliği/girişim özgürlüğü” yerine olmasa bile onunla birlikte “imkân eşitliği” ne daha fazla önem veren bir düzen inşa etmektir.
Son söz: Zenginlikte farklılık, fakirlikte
eşitlikten evladır.