Ülkemizin çok başarılı milyarder işadamlarından makine mühendisi Hamdi Akın sahip olduğu şirketlerin bazılarını, kısmen veya tamamen yabancılara satmış. Kendisine ve ülkemize hayırlı olsun. Ancak sanki yaptığı bu “yabancılara şirket satma” işleminden utanıyormuş gibi “ben şirket satmıyorum, ihracat yapıyorum” diye gazetelere beyanat verdi. Önce üzerinde fazla durmadım. İşadamıdır, kendi reklamını yapıyor dedim. Ama mesajını tekrarlayınca ortaya bir tez ileri sürdüğünü anladım. Durumdan vazife çıkarıp bu tezi irdelemek gerekir dedim. Hamdi Akın, 2017 başında “Akfen Yenilenebilir Enerji” firmasını sattıktan sonra geçen haftalarda TAV Havalimanları Holding ve Mersin Uluslararası Limanı’nda sahip olduğu payları da yabancılara devretmiş. Gazetede yazılan doğruysa 2017 başından beri 1 milyar 229 milyon dolarlık hisse satmış.

ŞİRKET SATMIYORUM, İHRACAT YAPIYORUM

Hürriyet’te çıkan söyleşisine göre Hamdi Akın, 10 yılda 2.8 milyar dolarlık hisse senedi satışı veya kendisinin tercih ettiği deyimle “hisse senedi dış satımı” yapmış. Bu da yılda ortalama 300 milyon dolarlık ihracata denk geliyormuş. Akın, gelen paraların yeni yatırımlara kaynak olacağını, bu yatırımların bitmesinden sonra aynı politikaya devam edeceğini söylüyor. Yani bunları da yabancılara satacağını şimdiden açıklıyor. Akın’a göre bu tür hisse satışları, en kıymetli ihracat kalemi sayılmalıymış. Çünkü bu “hiçbir ithal ikamesi (girdisi demek istiyor ki bu külliyen yanlıştır) olmadan yapılan bir ihracattır bu” diyor. Sadece hisse senedi karşılığı ülkemize sermaye (yabancı para) giriyor dedikten sonra, Akın baltayı taşa vuruyor. “Bu tip devirler cari açığın kapatılması için çok önemlidir” diyor.

YURTDIŞINDA YATIRIM YAPANLAR İTHALATÇI MI OLUYOR ŞİMDİ

Hamdi Akın’ın bıraktığı yerden ben devam edeyim. Mademki yabancılara hisse satışı ihracat oluyor, o zaman Türk firmalarının yurtdışında yatırım yapması veya şirket alması (yani hisse senedi sahiplenmesi) da ithalat olmaz mı? Mademki Hamdi Bey’in “hisse senedi ihracatı” cari açığı kapatıyor, o zaman yurtdışında şirket alanlar (veya fabrika kuranlar) “cari açığı büyütüyor” olmuyor mu? Hayır! Ne yabancı sermaye girişi, ihracat ne de Türklerin yurtdışında yatırım yapması ithalattır. Cari açık, “cari işlemler açığı” dır. Cari işlemler de mal veya hizmetlerin dış alım ve satımlarıdır. Yabancılar Türkiye’de veya Türkler yabancı ülkelerde yatırım yaparken sınır aşan paralar da ne satış geliri ne de alım gideridir. Bunlar sermaye hareketidir. Sermaye hareketleri cari açıkla ne toplanır ne de çıkartılır.

HİSSE SENEDİ VEYA TAPU SADECE BİR KÂĞIT DEĞİLDİR

Hamdi Akın’ın mantığı ile düşünürsek, bir taşınmazını yerli veya yabancı bir alıcıya satan kişi, sadece bir “kâğıt” vermekte ve karşılığında “para” almaktadır. Tabii ki, olay bu değildir. Bunlar mülkiyet devir belgeleridir. Bu mülklerin, gelecekteki değer artışı dâhil “anamal değeri” ve “yıllık neması” bundan böyle alanın olacaktır. Mülk satmak başka, mal satmak başkadır. Yüzlerce fabrika ve arada Garanti Bankası, Denizbank, Abank, Finansbank ve niceleri milyarlarca dolara satıldı. Cari açık kapanmadı.

Son söz: Kimsenin aklına gelmeyen, senin aklına da gelmez.