TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) 12 Haziran 2017 Pazartesi günü yayınladığı haber bültenine göre, 2017 yılının ilk çeyreğinde (Ocak, Şubat, Mart) Gayri Safi Milli Hâsıla (milli gelir diye okuyun) 173 milyar 780 milyon dolar olmuş. Hâlbuki bu rakam 2016 yılının aynı döneminde 190 milyar 478 milyon dolarmış. Yani milli gelirimiz yaklaşık 17 milyar dolar düşmüş. Bu da yüzde 8.8’lik bir fakirleşmeye tekabül ediyor. Yılda yüzde 1 artan nüfus da hesaba katılınca, bu yılın ilk 3 ayında kişi başına milli gelirin, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.5 azaldığı ortaya çıkıyor. Aynaya kızmayın lütfen. TÜİK haber bülteni ortada. Devlet büyüklerinin gözüne girmekten başka tasaları olmayan uzmanların çıkardığı sonuçlara göre yazıyorum. Kendim sayı üretmiyorum.

DOLARLA ÖLÇME BENİM DEĞİL, AKP’NİN HESAP YÖNTEMİDİR

Biliyorsunuz AKP’nin ilk 5 yıllık (2002-2007) iktidar döneminde (2001 yılında TL’nin değeri çok düştüğü için) dolar fiyatı artmadı hatta düştü. Üstelik hatırı sayılır bir enflasyon da yaşandı. Bu dönemde GSMH gerçekte yüzde 45 arttığı halde, cari döviz kuruyla ifade edilince yüzde 200’e yakın artmış gibi sanal bir sonuç ortaya çıktı. AKP’liler hemen bunun üstüne atladılar ve her gittikleri yerde avazları çıktığınca “milli geliri 3 katına çıkardık” diye yeri göğü inlettiler. Ben de “yapmayın, etmeyin beyler; milli gelir büyüme oranı her ülkenin ulusal parasıyla ve sabit fiyatlarla ölçülür” diye yazılar yazdım. İşin acı tarafı iktisat hocalarımız ve iktisat yorumcularımız da AKP’ye ters düşmekten çekindikleri için mi yoksa onlar da gerçekten öyle düşündüğü için mi bilmem, beni bu kavgada bir hayli yalnız bıraktılar.
AKP’liler “ekonomi uçuyor, dünya hasedinden çatlıyor” diye 2017 yılının ilk çeyreğindeki % 5’lik büyüme hesabını “muhalefetin başına kakma” aracı olarak kullanırken, bu yazının başlığını bilhassa “Milli Gelir Düştü” yaptım. Hayır! Milli gelirimiz azalmamış, artmıştır. Bu oranın yüzde 5 olduğundan emin değilim. Ama artış, hepimizin sevinmesi gereken bir sonuçtur. AKP’lilerden bir ricam var.

MİLLİ GELİRİMİZ DOLARLA DAHA BÜYÜK ÇIKACAKTIR

Artık bundan böyle büyüme oranlarını “cari dolar kuru” ile hesaplamasın. Söz veriyorum, ben de bu dolar hesabı ters çalıştığında (ki, bundan sonra da olacaktır) artan milli gelire, azaldı demeyeceğim.
Zengin ülkelerle dış ekonomik ilişkileri artan az gelişmiş ülkelerin para birimleri kendiliğinden değerlenir. Bu olaya, iki büyük iktisatçı Macar Bela Balassa (1928-1991) ile Amerikalı Paul Samuelson’un (1915-2009) soyadlarına izafeten “Balassa Samuelson Etkisi” denir. Bunun sonucu olarak, az gelişmiş ülkelerin milli geliri, uzun vadede “cari dolar kuruyla” hesaplanınca daha yüksek çıkar. Bunun da iki sebebi vardır. 1. Serbest dış ticaret ve turizm “dış ticaret kapsamına giren ürün” kümesinin kapsamını genişletir. Bu sayede “Kambiyo Kuru” ile “Satın Alma Gücü Paritesi” yakınlaşır. Bu sanal bir düzeltmedir. 2. Doğrudan Yabancı Yatırımlarla “teknoloji transferi” gerçekleşir. Ülkede, üretim verimliliği ve ürün kalitesi, içe kapanık ekonomilere göre daha hızlı artar. Bu gerçek bir düzeltmedir. Bugünkü yazının son sözünün ilham kaynağı Turgut Özal’dır.
Son söz: Ben, ülkenin zenginini severim.