Sevgili okurlarım, şimdi 17 Aralık 2004 gününe dönelim. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve onun Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Brüksel’den dönüyor.
AB’den müzakere tarihi almayı başarmışlardı. Böylece, kendi iddialarına göre AB üyeliğimizin önü resmen açılmış oluyordu!
Şimdi sıra bu tarihi günü kutlamaya gelmişti.
O gün Ankara’ya dönmeden önce talimatlar verildi.
Çok büyük kutlamalar yapılacak ve bayram ilan edilecekti!
Ankara AB bayraklarıyla donatıldı, Kızılay’da zafer kürsüsü kuruldu. Bilumum entel-liboş-AKP takımı zaferi kutlamaya hazırdı.
Tayyip-Abdullah ikilisi Esenboğa’dan büyük bir konvoyla yola çıktılar, Kızılay’da kürsüye çıkıp nutuk atmaya başladılar.
Bu arada havai fişekler atılıyor, balonlar uçuruluyor, davullar zurnalar çalıyordu.
Televizyon kanalları derseniz, hepsi canlı yayına geçmişti bile!..

* * *

Abdullah Gül konuştu:
“Hepimiz AB davasının sonsuz savunucusu olduk. Hükümetimize güvenin. (Güvendik zaten!) Türkiye artık çok farklı olacak. Vatandaşlarımız da çok farklı olacak. (Yani pasaportunu cebine koyan vizesiz mizesiz istediği AB ülkesine gidecek!)
Erdoğan konuştu:
“Hamdolsun müzakere tarihini almayı başardık. Bu sadece bizim değil milletimizin bir başarısıdır. Siz bize yürüyün dediniz ve biz yürüdük. İnandık, çalıştık ve hamdolsun başardık. Bundan sonra ülkemizde demokrasi farklı bir şekilde güç bulacaktır. (Buldu!) Türkiye çağdaş ülkeler arasında yerini alacaktır. (Aldı!) Bu yolu adeta dantel örer gibi öreceğiz. (Ördü!) Yolumuz açıktır. (Gerçekten de açık olduğunu şimdi daha iyi görüyoruz!)

* * *

Türk Milletini yıllarca bu AB masallarıyla uyutmayı başardılar. En önemlisi elbette ki vizesiz Avrupa (!) idi.
Bu süreçte AB ülkelerinden çok büyük paralar aldılar. Ne de olsa gelecekte onların ortağı olma yolundaydık...
Şimdi işin birkaç yıl sonrasına bakalım.
Günlerden 5 Mayıs 2016.
Masallar devam ediyor, yandaş gazeteler manşet atıyordu:
Sabah: “Vizesiz Avrupa.”
Habertürk: “Temmuzda vizesiz Avrupa.”
Akşam: “Schengen zaferi. Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde başlayan süreçte mutlu son.”
Hürriyet: “Vizesiz Avrupa çok yaklaştı.”
Yeni Şafak: “Vizesiz AB tamam gibi. Hedefimiz tam üyelik.”

* * *

Bu hükümet bırakın vizesiz Avrupa’yı bir yana, özellikle son Hollanda olayı sonrasında AB ile ilişkileri durup dururken kopardı.
Hollanda bunlara rica etmişti:
“15 Mart günü bizim de seçimlerimiz olacak. Lütfen bakanlarınızı gönderip bizim ülkemizde siyaseti germeyin. Bizim seçimler bitsin, o zaman yeniden konuşuruz.”
Ancak bu hükümet ortalığı kızıştırmaya çoktan karar vermişti...
Dünya liderimizle birlikte, adı Mevlüt Çavuşoğlu olan Hariciye Nazırı sağa sola ve özellikle Hollanda’ya posta koymaya başladılar...
- Eyy Hollanda...
- Faşistler, Naziler...
- Bu yaptığınızın hesabını size sorarız, burnunuzdan getiririz...
Daha neler neler!

* * *

Aslında bu yaptıklarıyla en büyük zararı gerek Türkiye’de ve gerekse AB ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarına verdiklerinin belki farkında bile değiller.
Türkiye’de yaşayan ve günün birinde (yukarıda kısaca verdiğim örneklerde olduğu gibi) AB’ye vizesiz gitme hayali kuran milyonlarca insanımız var. Onların bütün beklentilerini bu hükümet gasp etti. Vizesiz Avrupa artık hiçbir zaman olmayacak.
İkincisi, AB ülkelerinde yaşayan yaklaşık bir milyon insanımız, başta Almanya olmak üzere yaşadıkları ülkelerin de vatandaşı. Oralarda çalışıyorlar... İşsiz kalanlara parasal destek veriliyor. Ya AB ülkeleri şimdi ayrımcılık yapmaya başlayıp bizim vatandaşlarımızı mağdur ederse ne olacak, bunun hesabını kim verecek?
Evet, en büyük zararı bizim insanlarımıza veren, gereksiz işler yaparak vatandaşlarımızı yaşadıkları ülkelere karşı
kışkırtan, olaylar çıkmasına neden olan bu hükümet büyük vebal altındadır.

* * *

Resmen referandum için oy hesabı yaptılar...
“Avrupa’da yaşayan vatandaşları kışkırtırsak, milliyetçilik ve Müslümanlık damarlarını okşarsak ‘Evet’ oyu vermelerini sağlarız!..”
Sonra televizyonlara çıktılar ve hiç utanıp sıkılmadan, açık açık konuştular:
“Son Hollanda olayı sonrasında evet oylarında yüzde 2 oranında artış sağlamış olduk!”

* * *

Türkiye Cumhuriyeti dünyaya rezil edildi, küçük düşürüldü. Şimdi hiç kuşkunuz olmasın, en kısa zamanda Hollanda ile de barışıp kucaklaşacaklar!
Bunların huyu ve taktiği budur!
Önce olay yaratırlar, sonra alttan alıp barışırlar!
Bugüne kadar papaz oldukları hemen her ülkeyle barışmadılar mı?
İsrail ve Rusya başta olmak üzere böyle olmadı mı?
Hiç kuşkum yok, yakında Esad’la da barışmak zorunda kalacaklar.
Evet, bunların işi budur!..
Olay yarat, toplumu gıdıkla, kandır, beklediğin siyasi çıkarı elde ettikten sonra geri adım at!
Şimdi, Hollanda olayında ise iyice cıvıttılar...
AB ülkelerinde yaşayan, işi gücü olan, ya da işsiz insanlarımıza vermiş oldukları zarar hiçbir zaman unutulmayacak.