Sevgili okurlarım, Türkiye PKK terörüyle ilk kez ne zaman tanıştı? Sanırım bu sorunun yanıtını çoğumuz bilmiyoruz.
Bu terör örgütünün sesini duyurduğu ilk önemli eylemin tarihi 15 Ağustos 1984...
O gün gece saatlerinde iki ilçemize baskın yapıldı.
Eruh ve Şemdinli’ye saldırdılar.
Bu iki ilçe bir süreliğine de olsa örgütün eline geçti.
Birkaç askerimiz şehit edildi.
Devlet hazırlıksız yakalanmıştı. Kimse ne yapılacağını bilmiyordu.

* * *

Terör eylemleri özellikle Güneydoğu’da giderek hız kazandı. Örgüt giderek yayılıyor ve kim ne derse desin güçleniyordu.
Önce kırsal kesimde, dağ başlarında karakol baskınları başladı...
Terör olayları daha sonra Güneydoğu’daki kentlere, sonrasında İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlere sıçradı...
O süreçte yaşananları herkes biliyor.

* * *

Evet, hazırlıksız yakalanmıştık. Devlet ne yapacağını bilmiyor, alınan önlemler yeterli olmuyordu.
Üstelik örgüt, Güneydoğu’da halkın belli bir bölümünü yanına çekmeyi başarmıştı! Acıklı bir dönem yaşıyorduk.
Hemen her gün şehit cenazeleri geliyor, delik deşik olmuş gazilerimiz Ankara’da GATA’ya getiriliyordu.
AKP iktidarıyla birlikte yeni bir süreç başlatıldı!
“Biz bunlarla iyi geçinelim, yaptıklarını görmezden gelelim, barış çubuğu tüttürelim!”
Habur olayı falan işte böyle ortaya çıktı. Üniformalı teröristler Habur’dan Türkiye’ye giriş yaptılar, neredeyse devlet töreniyle karşılandılar.
Onlar için Silopi’de seyyar çadır mahkemesi kuruldu.
Hakimler ve savcılar o heriflerin ayağına gönderildi ve hepsi tek tek serbest bırakıldı.

* * *

AKP’nin başlattığı ikinci süreç daha da vahimdi. Örgüt Güneydoğu’da bazı il ve ilçeleri neredeyse ele geçirmiş, hendekler kazmıştı.
PKK’ya göz yumuluyor, devlet yakın zamana kadar oralara giremiyordu.
Eruh ve Şemdinli baskınlarından sonra geçen uzun yıllarda kentlerde, köylerde, dağ başlarında nice olaylar, baskınlar, silahlı çatışmalar oldu.

* * *

Binlerce askerimiz ve polisimiz şehit düştü.
1984 yılından bu yana ülkemizde şehit cenazesi kaldırılmayan gün sayısı çok azdır.
On binlerce insanımız yaralandı, kolunu bacağını, gözlerini yitirdi.
Gazilerin gönderildiği yer GATA idi.
Türk doktorları GATA’da dünyanın en geniş kapsamlı terör sağlık merkezini kurmayı başardı. Son olarak bu iktidar GATA’yı da kapattı.

* * *

Bu iğrenç teröre kaç şehit verdik?
Sivil halk ve korucular hariç (onların sayısı bilinmiyor) verdiğimiz üniformalı şehitlerin sayısı 7. 500 dolaylarında.
Kesin rakam belki bilinmiyor, belki de bilindiği halde açıklanmıyor.
Gazilerimizin sayısı da bilinmiyor!
Subay, astsubay, uzman erbaş, er, polis, korucu...
Ve sivil halk... Öğretmenler, doktorlar, öğrenciler, her kesimden insanlarımız...
Sonra başımıza IŞİD belası çıktı. Onların çalışma alanı (!) genelde büyük kentlerde patlamalar örgütleyip toplumda moral bozukluğu yaratmaktı! Yine çok insanımız can verdi.

* * *

Son büyük terör olayı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi...
249 şehit.
Birkaç gün önce darbenin birinci yılında 15 Temmuz şehitleri anıldı.
Devlet tarafından Türkiye’nin dört bir yanında anma törenleri düzenlendi.
Anıtların açılışı yapıldı...
Cumhurbaşkanı dahil bütün iktidar yetkilileri darbe şehitlerinin kahramanlığını anlattılar...

* * *

Dikkat ettim, törenlerde adı geçen ve anılanlar sadece ve sadece darbe şehitleri ve gazileri idi.
PKK teröründe yitirdiğimiz binlerce şehit, sakat kalan belki on binlerce askerimiz ve polisimiz hiç anılmadı!
İşte Levent astsubayım...
İki kolunu, bacaklarını ve gözlerini yitirmişti.
Kendisini hastanede ziyarete gelen Genelkurmay Başkanı “Evladım bizden bir istediğin var mı” diye sorduğunda “Bana gözlerimi verin komutanım” diyen astsubay... Birkaç gün sonra o da şehitler kervanına katılmıştı.
Samsun’lu er Rıza... Hakkari’de karakol baskınında şehit düştü.
Konya’lı uzman çavuş Halil, yol baskınında mayın patladı, can verdi.
Metin yüzbaşı, çatışmada şehit oldu...
Böyle binlerce örnek, hangisini saymalı...

* * *

Evet, 15 Temmuz törenlerinde adı geçenler hep 249 darbe şehidi idi.
Darbe de bir terör olayıdır, o olayda şehit olanlara saygımız elbette ki büyüktür.
Ama bizim geçmiş yıllardan gelen binlerce şehidimiz daha var.
Çanakkale, Milli Mücadele falan, onları hiç saymıyorum.
Daha yakın bir geçmişte özellikle PKK şehitlerimiz var.
Binlercesi vatan için can verdi.

* * *

Devlet son törenlerde nedense onları unuttu, adlarını bile anmadı.
Zaten dikkat ediniz, aradan yıllar geçtiği halde o binlerce şehit ve gazimiz için yapılmış bir tek anıt bile yok.
Oysa onlar ve geride kalan aileleri ne acılar çekmişti, ne dramlar yaşamıştı.
Biz bu kadar mı vefasız olduk?
Bizi affetsinler.
Onlardan ve ailelerinden kendi adıma özür diliyorum.
Ne yapayım, elimden bu kadarı geliyor.