Klasik film sahnesidir. Her daim sahiplerinden daha zeki ve bir adım önde olan köpek heyecanla gelir, hoplar, zıplar. Bilmiş velet; “Galiba bize bir şey anlatmaya çalışıyor” der.
Köpek, maymuna dönmüş hoplayıp, zıplıyor, o hâlâ “galiba” diyor. Ne zaman haksız çıkmış ki çok amaçlı İsviçre çakısı gibi olan köpek? Belli ki işi biliyor!
İşte bizim piyasalar da öyle... Hem dolar artıyor. Hem faizler artıyor. Yani piyasalar hem hopluyor hem de zıplıyor. İkisinin birden olması iyiye işaret değildir... Üç vakte bela getirir.

* * *

Neden? Normal şartlarda faizler artarken dolar durur, hatta düşer. Türk Lirası’nın getirisi yükselmiş olur. Faizden kazanacağın parayı gözden çıkartıp dolar alırken iki kere düşünürsün.Oysa dolar son 1,5 ayda 30 kuruş arttı. Döviz sepeti dersen Türk Lirası’nın son bir ayda yüzde 6 kaybı var. Harareti, yüksek faiz bile durduramadı.
Öyle ki faiz oranları Merkez Bankası’nın belirlediği üst limiti deldi geçti. Hazine dün ihale yaptı. Faizler oldukça yukarıda oluştuğu halde sermaye ilgisiz kaldı.

* * *

Dünyanın çoğu gelişmiş ekonomisi halen eksi faiz verirken, Türkiye’nin gelişen ülkeler arasında en yüksek reel faizi vermesi bile döviz talebini durduramıyor. Zira getiri arayan paranın Türkiye’ye akması gerekirken kimse fazla ilgilenmiyor. Fırsatını bulan döviz topluyor. Hem dolar hem de faiz için müdahalede bulunulmuyor sanmayın. Para politikası araçları sonuna kadar kullanılıyor. Gerektiğinde kamu bankaları piyasaya sokuluyor yine de kâr etmiyor.

* * *

AB ile müzakerelerin fiilen durması, malî yardımların askıya alınması, Amerika’nın getirdiği vize yasağı, Türkiye’nin finansal imajını yerle bir etti. Türkiye’ye yatırım kararlarının tümü sorgulanıyor. Türkiye’yi yatırım listesinden çıkartanların sayısı her geçen gün artıyor.
Az buz değil, dış borç 431 milyar dolara çıkmış. Nitekim gelecek yıl cari açık finansmanı dâhil 210 milyar dolar çevirmek, haliyle yeniden borçlanmak zorunda kalacak olan ekonominin maliyeti hayli yükselecek. Dolarda neredeyse tefeci faizine teslim olacak.

* * *

Bir ekonomi için en ürkütücü tablo çifte açık vermesidir. Hem cari açık, hem de bütçe açığı veriliyorsa kısık ateşte yavaş yavaş un, şeker, yağ kavrulmaya başlanabilir. Zira bizde üçüncü bir açık daha söz konusu... Tasarruf-yatırım açığının da büyümesiyle ikiz açık üçüz açığa evrildi. Helvaya fıstık ilave edildi.
Ne olacak söyleyeyim. Yarın Merkez Bankası toplanacak. Gözüne fener tutulmuş tavşan gibi hiç kıpırdayamayacak. Yine de gelecek yıldan itibaren enflasyonun düşmeye başlayacağının müjdesini verecek. Faiz ile dövizin durumuna bakıp “galiba bize bir şey anlatmaya çalışıyor” bile diyemeyecek.