Adana’da büyüdüm. Çukurova’nın bin bereket altın toprağından akan Seyhan ile Ceyhan nehirlerinin hikayelerini bütün Adanalılar gibi ben de bilirim. Seyhan ile Ceyhan şimdi ayrı ayrı akıyorlar. Başlangıçta bir tek akar suydular. Sonra ayrıldılar. Tekrar birleştiler. Ayrıldılar. Birleştiler. Altı kez ayrıldılar. Okurlar ile yazarlar, ayrı ayrı akan nehirlerdir ama her doğan gün buluşurlar, birleşirler, paylaşırlar, dayanışırlar.
Aynı denize akarlar.
Geldik temmuz ayına.
Bana az biraz izin.
Ay sonuna doğru döneceğim. Tekrar birleşeceğiz. Bıraktığımız yerden devam edeceğiz. Bıraktığımız yer neresi derseniz; çok çetin, ağır, zor, çetrefil, ufkun puslu ve dumanlı olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Bölgemiz kan içinde.
Coğrafyamız sancılı.
Eskinin emperyalist bugünün küresel güçleri, Türkiye’yi de haritası değiştirilecek bölge ülkesi sınıfına koydular. Türkiye yalnızlaştı, dostu olmayan ülke haline geldi, getirildi. İçeride Yürüyen Kemal’in arkasında “bıçak kemiğe dayandı adımları” başladı ve toplumun her kesiminden kararlı ve çok seviyeli destek buldu çünkü “adaleti iktidarın çekici haline getirip darbeci dinci Fetullah’ın başına vuracağız” diye yola çıkanlar, çekici iktidarı eleştiren ve ruhlarında hürriyet olan insanlara vurma kurnazlığına saptılar.

*  *  *

Böyle gitmez.
Asla gidemez.
Hukukun egemen olduğu; özgür yargı, özgür hakim, özgür savcı, özgür basın, özgür milletvekili, özgür Meclis, özgür din, diyanet, özgür üniversite, özgür sivil toplumun birlikte var olduğu gerçek demokrasiye çoktan ulaşmış ve şimdi daha ileri bir Türkiye için ne yapmalıyız tartışması içinde olmalıydık.  Oysa “Tek bir kişinin her şeye Allah adına hakim olduğu dinci ümmetçi bir yapının” içine gömülme korkusunu yaşamaktayız. Devlete sızmış ve sızmasına göz yumulmuş Fetullahçı yapılanma “hukukun üstünlüğünün hakim olduğu” bir adalet asaleti içinde yargılanıp en ağır cezalara çarptırılarak; dinci yapılanmanın bir daha devlete sızmasının önünün kesilmesini istemekteyiz.  Fetullahçılık devletten kazınırken onların yerine devlet kadrolarına başka tarikat İslamcıları ile Tayyipciliğin yerleştirilmekte olduğunu görmekteyiz.  Ekonomide köpükten bol harcamalı bir geçici büyümenin altında ciddi fay hatları kırıldı kırılacak oynaşıyor. Çok çetin, ağır, zor, çetrefil, ufkun puslu ve dumanlı olduğu bir dönemden geçiyoruz.

*  *  *

Bana biraz izin.
Ben ve siz okurlarım; Seyhan ve Ceyhan nehirleriyiz.
Ayrılır, birleşiriz.
Aynı denize akarız.
Döneceğim.