Cumhurbaşkanı ile birlikte umreye gitmek için fırsat yaratan işadamları, iktidar partisine yanaşan büyük holdinglerin başkanları, milletin a.....’na koyan yeni dönem zenginleri,  devletin büyük projelerinden, belediyelerin ballı işlerinden ihale kapanlar oldu. Hep alkışladılar. Övdüler.  Şirketini ayakta tutmaya çalışan, risk alan, rekabet eden fakat iktidar yağcılığına tenezzül etmeyen işadamları oldu. Onlar, alkışlamadılar, övmediler fakat  “iktidarın gazabından” korkup, sustular.
Benim hatırladığım.
İlk kez bir işadamı çıktı.
SÖZCÜ muhabiri Deniz Ayhan’ın haberine göre GAMA’ nın kurucu Başkanı Yüksel Eritman, “Cumhurbaşkanlığı sistemine “Evet” diyoruz açıklaması yapan İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’a “neye evet dediğinin farkında mısın” diye özetleyebileceğim yürekli bir mektup yazdı. Ben parlatma yazarı değilim. Bu da bir parlatma yazısı değil, cesur bir işadamının “yürekli uyarısını” sizinle paylaşmaktır.
Cesur yürek diyorum.
Devlet ellerinde
Üstüne gidebilirler.
Vergi kaçırdı diyebilirler.
OHAL var.
Terörist yaftası vurabilirler.

* * *

Yüksel Eritman, kendisinin ve şirketinin üyesi olduğu İstanbul Ticaret Odası Başkanı’na “evet” kararınızı bir kez daha gözden geçirmenizi dilerim” dedikten sonra sıralıyor: “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında, bütün yatırımların apar topar, değerinden çok düşük bedellerle yandaş kişi ve kuruluşlara satılmasıyla başlayan tahribat, tüm ülkeye yayılmıştır. Din istismarcıları devlet kuruluşlarına namussuzca sızmış, Atatürk düşmanlığı başlatmışlardır. Ordu, hukuk sistemi, eğitim sistemi, sosyal yapı berbat edilmiştir. Medya ve TV’ler yandaş kişiler kanalıyla kontrol altına alınıp iktidar sözcüsü haline getirildiler. Ülke halkı birbirine zıt kutuplar haline dönüştürüldü. Duble yol, köprülerin inşaatı, Boğaz geçişi gibi alt yapı yatırımlarına, devlet garantisiyle borçlanılarak öncülük verilmiş, ancak tek bir ciddi fabrika kurulmamış, ekonomimiz uykuya yatırılmıştır”
Bu tespitler yeni değil.
Çok yazıldı. Söylendi.
İlk kez bir işadamı söylüyor.
Mektupta da yazmış; “ Cumhurbaşkanının kendisine, partisini ve devleti yönetme yetkisi tam verilirse, gelecek olan bu yetkileri kötüye kullanırsa hangi Meclis bunu engelleyebilecek? Sonu felaket olacak bir karar alırsa ve sonra da “yanılmışım derse” bunun zararını hepimiz çekmez miyiz?”

* * *

Susabilirdi, saklayabilirdi.
Bana ne diyebilirdi.
2 soruyu sormayabilirdi.
Tek 1 işadamı, o çıktı.
100 işadamı çıksaydı.
Düşüncelerini söylüyorlar der, “cesur yürek” diye yazma gereği duymazdım. Bugün, kişiye özel imar izni çıkarır gibi “kişiye özel anayasa yazıldı” ve  “hayır” diyenler PKK’lı terörist, FETÖ’cü vatan haini ilan edildi.

Saraydan canlı yayın rüşvet!


HAYIR demek için 60 neden (44)

Ancak Afrika’nın çok geri ülkelerinde ve Ortadoğu’nun şeyhlik ile krallıkla yönetilen ülkelerinde görülüyor. Dün Beştepe Sarayı’nın Kültür ve Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanı  Tayyip Erdoğan,  TV kameraları önünde canlı yayın  rüşvet kokan “ kararname” imzaladı. Toplantıya güzellik uzmanları katılmıştı ve mizansen hazırlanmış Cumhurbaşkanı, “getirin kararnameyi” diye seslendi ve “evet...” bağırışları arasında imzayı attı. Kararname 3 ay eğitim alıp güzellik uzmanı olanları, 6 yıl tıp eğitimi görüp üstüne staj da yaptıktan sonra doktor olanlarla eşit düzeye getirdi. Doktorların kullandığı tıbbi cihaz kapsamına girmeyen aletleri bu kararnameyle artık güzellik uzmanları da kullanacak ve tıbbı işlem yapabilecekler “güzel Türkiye kanat takıp” uçacakmış!