Bir dönem beyinleri uyuşturma afyonu olarak “değerli yalnızlık” sözleri çokça edilirdi, sonu “kıymetli kıvranma” oldu.
ABD ile kriz.
Rusya ile kriz.
Almanya ile kriz.
AB ile kriz.
İsrail ile kriz.
Mısır ile kriz.
Irak ile kriz.
Suriye ile kriz.
İran ile kriz.
Geriye din ile iman ticareti, önemli bilgisi ve başarısı tarikat şeyhi dizi dibinde oturmak olan Merve Kavakçı’dan büyükelçi yapmak ve bir de Ortadoğu’nun “tutuculuk” şampiyonu despotik diktatör Arap kralları ile sık sık görüşmek kaldı.  ABD’nin hoşuna gitsin diye  “kullanmayacağı silahlara para yatıran” petrol zengini emirler ile şeyhlerle birlikte fotoğraf çektirip medyaya servis edilerek “değerli yalnızlık” gideriliyordu ama Arap emirleri ile de “Katar krizi” çıktı.

* * *

Değerli yalnızlık.
Kötü yönetim getirdi.
Hesapsız harcama.
Ucu açık borçlanma.
Borç büyüten projeler.
Kayırmacılık, kollama.
Yandaşa iş bulma.
Şişirilmiş devlet kadroları.
Şişkin yiyici belediyecilik.
Fetullah’ı devlete sızdırma.
Orduya darbeci vidalama.
Halkı Allah ile aldatma.
Hırsız yöneticiler.
Artan yolsuzluk.
Kabaran yoksulluk.
Düşen büyüme hızı.
İnmeyen cari açık.
Ucuza dış satım.
Pahalı dış alım.
Negatif dış ticaret.
Bunların hepsini “çok değerli o yalnızlık”  getirdi. Ekonomiyi de çok kırılgan noktaya getirdi.  Ekonomik verilerle ihtiyaca göre oynanıyor ve kiralık kalemler, oyuncak verilerle ülkenin durumunu  “toz-pembe” gösteriyor. Oysa büyük şehirlerin yoksul semtlerinde “gizli açlık içinde yaşayan” ailelerin sayısı artıyor, onu gören yok. Büyüyen dış borçları yenileri ile ödeyemez duruma düşeriz korkusundan olsa gerek Başbakan, “Alman şirketler Türkiye’nin de şirketleridir” diye alttan alıyor.

* * *

Son olarak değerli yalnızlık; “ülkemizin geleceğini tek adamın dinçliği ile göstermelik dik duruşuna bağlama” eli mahkumluğunu da getirdi. Tek adam zayıflarsa ne yaparız korkusu yüreklere sindi. Tek Adam’ı dinç göstermek için “ABD, sen bize füze satmıyorsun işte biz de Rusya’dan S-400 füzelerini alıyoruz”  propagandasını getirdi.
El sıkıştık.
İmzalar atıldı.
Anlaşma oldu.
Diye ilan edildi.
Yüksek teknolojik bilgi ve birikim isteyen füze savunma sistemini “ucuza alma ve ortak üretme anlaşması” 2 yıl önce Çin ile de yapılmıştı.  G-20 Zirvesi toplandıktan ve o toplantıda ABD Başkanı ile bizim Cumhurbaşkanı görüştükten  sonra, ne olduysa,  “Çin ile anlaşma” iptal edildi, yeniden ABD ile gel gele geçildi ama uzunca bir sessizlikten sonra bu kez “S-400 füzelerini ucuza alma ve ortak üretme” anlaşmasının  Rusya ile imzalandığı  açıklandı fakat aynı gün Rus sözcü “aramızda mutabakat var ama henüz imza yok” dedi.

* * *

Neler oluyor?
“Değerli yalnızlık!” şimdi de NATO krizi mi getiriyor? NATO, batının askeri ve siyasi gücü demek. Türkiye batıdan mı ayrılıyor?  Batıdan ayrılınca nerede nasıl olmayı planlıyor? 1950’den beri NATO sistemi içinde kaynaklarının büyük bölümünü güçlü ordu tutmak için harcamış Türkiye, güvenliği için niçin “NATO antlaşmasının 5. maddesinden doğan hakkını kullanma” isteklisi ve takipçisi olmuyor? Türkiye,  Rus S-400 füzelerini satın alırsa onları Rusya’nın koruduğu İran’a, Ermenistan’a, Suriyeli Esad’a, ilerde sorun çıkarsa  Rusya’nın kendisine karşı kullanabilecek mi? Rus lideri Putin,  sırf Türkiye’yi batı blokundan koparmak için mi S-400 füzelerini veriyor?
Değerli yalnızlık.
Kıvranan dik duruş.
Tek yumurta ikizi oldu.