İşsizlikte yüzde 12.7’lik oranla son yedi yılın rekoruna ulaşıldığını okurken, yıllar öncesinin bir Seçim Arenası programının tanıtımı gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti.
Arşive girip, o programın basın bültenini buldum. Şunları yazmışız:
“Kısa süre öncesine kadar türbelere genellikle çocuğu olmayan kadınlar, şifa bulamayan hastalar, kısmeti kapalı genç kızlar, delikanlılık çağındaki çocuklarının hezeyanlarına çare arayan dertli anneler giderdi. Ama bugünlerde türbelere iş ve aş arayanlar gidiyor. Ekonomik krizle birlikte işsizliğe ve yoksulluğa iyice mahkum olanlar, son çare olarak türbelere koşuyor.
Kanal D’de her perşembe saat 23.00’te yayınlanan Seçim Arenası programının bu akşamki bölümünde programın genel yönetmeni ve sunucusu Uğur Dündar, ‘ekonomik kriz gerçeğini’ çarpıcı röportajlar ve Bakırköy’deki Zuhuratbaba Türbesi’nden görüntülerle ortaya koyuyor. Dündar ayrıca AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da konuk ediyor.
Seçim Arenası kameralarına konuşan vatandaşların ‘Baştakiler duymuyor ama Allah duyuyor; bizi buralara getirenler utansın. Onlara oy vermeyeceğim; Allah, kalplerine Allah korkusu versin, vicdan versin, merhamet versin’ diye siyasilere sert tepki göstermeleri, ekonomik krizin ulaştığı boyutu yansıtıyor. Uğur Dündar ise görüntüleri şöyle yorumluyor:
‘Ben daha önce Bakırköy’de oturdum. Bizim oturduğumuz yıllarda Zuhuratbaba’ya sadece cuma günleri şifa arayanlar, evde kalmış kızlarına eş arayan anneler gelirler ve dua ederlerdi. Fakat artık cuma kalabalığı müthiş arttı. Krizden sonra neredeyse trafik tıkanıyor. Zira bu türbe, ekonomik krizle işini kaybeden kocalarına iş isteyen eşlerin, çocuğu işsiz annelerin akın ettiği bir yer haline geldi. Eski nedenler geride kaldı, insanlar sadece iş ve aş için Zuhurat Baba’dan medet umuyorlar!..’’ (26 Eylül 2002)

* * *

O seçimlerde tek başına iktidar koltuğuna oturan AKP, yaklaşık 15 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
Bir süre önce Bakırköy’de oturan ablamı ziyaret ettikten sonra, yolumun üzerindeki aynı türbeye uğradım.
Acaba değişen bir şey var mı diye merak ediyordum.
Cuma olmadığı için kalabalık değildi, ama gözü yaşlı anneler yine oradaydı!
Konuştuklarımdan biri, Güneydoğu’da şehit düşen oğlu için dua ediyor, diğeri KHK ile işinden olan evladına ağlıyor, diğeri ise aylardır kapı kapı dolaşmasına karşın bir türlü iş bulamayan inşaat mühendisi çocuğuna Allah’ın yardım etmesi için yalvarıyordu.
Anaların ortak derdi terör ve işsizlikti!
Dualar bedduaya dönüp, tıpkı 15 yıl önceki gibi gökyüzüne yükselmeye başlayınca, oradan ayrıldım.

* * *

Aradan upuzun yıllar geçmiş ama, Zuhurat Baba fotoğrafında değişen bir şey olmamıştı!
Üstelik bu tablonun sorumlusu, şimdi ölümsüzlük dışında her türlü yetki ve güce sahip olacağı tek adam anayasasına halkın “Evet” demesini istiyordu.
Bunları düşünürken aklıma Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün tam da bugünler için söylenmiş izlenimini veren şu sözleri geldi:
“Vatandaşlar;
Vatanınızda herhangi bir kimseyi, istediğinizi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, ulusal varlığınızı herhangi bir kimseye, herhangi bir sevdiğinize vermek yoluna götürmemelidir. Aksi hareket kadar büyük hata olamaz. Ben büyük Milletimin artık böyle bir hatayı yapmayacağına inanmış olmakla övünç ve rahatlık duyuyorum.” (Samsun Öğretmenler Birliği-1924)

* * *

Atatürk o günden bu referandumda vermemiz gereken oyu söylemiş:
HAYIR!..