Anayasa referandumu 7 Kasım 1982’de yapıldı...
Askeri cunta tarafından atanan Danışma Meclisi çalışmalarını bitirmiş, tam da cunta başı Evren’in paşa gönlüne göre bir anayasa hazırlamıştı!.. Şimdi sıra bunu halka kabul ettirmekteydi...
Tarih saptandı, propaganda süresi belirlendi ve süreç başladı... Başladı derken yanlış anlaşılmasın, “Evet” için başladı, “Hayır” için böyle bir süreç asla olmadı!.. O zaman yalnızca TRT vardı ve her Allah’ın günü, neredeyse her saat başı milletçe Evren’i izliyorduk...
Gazetelerde “Hayır” lehine yayın yapmak keza yasaktı. Mavi sözcüğünü kullanmak ise zinhar yasaktı; çünkü hayır oy pusulasının rengi maviydi!.. Yanılmıyorsam Cumhuriyet gazetesi birinci sayfasında kullandığı İETT haberinde mavi renkli otobüs biletinden söz ettiği için kapatılmaktan son anda kurtulmuş, askeri yönetimin bir görevlisinden yediği fırçayla yırtmıştı!..
“Evet” diyorsanız dükkan sizindi!.. Sayfalar dolusu güzelleme döktürebilir, televizyon ekranında “Evet” in faziletlerini saatlerce anlatabilirdiniz!.. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de yani büyük kentlerde durum böyleydi de diğer kentlerde, ilçelerde nasıldı diye soracak olursanız, tek sözcük yeterli; “felaketti!”
Örneğin Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’nde bir başçavuş hem de meydanda şöyle bağırıyordu:
-Bu ilçeden bir tane “Hayır” çıkarsa kim verdi diye aramam oyarım ona göre!..
Antalya’da mesela, duvarlara gizlice “Hayır” afişi yapıştırmaya çalışan çocuk yaşta gençler önce “eşek sudan gelinceye kadar” dövülmüş, sonra da karga tulumba içeri atılmışlardı!.. Ve biz bu haberleri o yörelerin öğretmenlerinden, memurlarından ya da yerel muhabirlerimizden ancak çok sonraları öğrenebiliyorduk. Gazetelerde ya da devlet televizyonunda asla yer alacak türden haberler değildi tabii!..
Hafızam beni yanıltmıyorsa biri haber olmuştu; üniversitelerden birinde bir öğretim üyesi, öğrencilere “hayır” propagandası yaptığı, körpecik beyinlere “alçakça” fikirler soktuğu gerekçesiyle ibreti alem olsun diye afişe edilmişti...
-Çok adaletli, pek vicdanlı günlerdi yani!..

Ah o dış güçler!..


Evet kampanyası ise güle oynaya sürüyordu...
Başrolde doğal olarak Kenan Evren vardı tabii; her gün bir başka yerde, bir başka alanda genellikle aynı şeyleri söylüyordu, Hitler’in Propaganda Bakanı Göbels’in “aynı şeyi bıkmadan usanmadan tekrarlayın” şiarını tam sadakatle uyguluyordu!..
İçerideki “hainler” tek başına yetmeyince her zamanki terane raftan indirildi. 31 Ağustos tarihli Cumhuriyet’in manşetinde Evren Paşa’nın şu sözleri vardı:
-Dış güçlerle işbirliği yapanlar anayasaya “hayır” kampanyası açtı!..
İhanet bir anda uluslararası niteliğe bürünüvermişti!.. Bu işaret fişeğinden sonra devletin TRT’si başta olmak üzere yalaka basında tepeden tırnağa aynı konu işlenmeye başlandı. Bırakın açık açık “hayır” demeyi, insanlar aklından geçiriyor, aha da göz kırpıyor, bakın kuş dili kullanıyor diye ihanetle suçlanmaya başlandı!..
Ülkenin önde gelen sanatçıları, gazetecileri, yasaklı siyasetçileri, akademisyenleri hedefe oturtulup bir güzel topa tutuldu, aşağılandı, gözdağı verildi... Yetmedi, isim isim listeleri yayınlandı!.. Tabii o zamanlar sosyal medya, internet falan olmadığı için “Trol Artıkları” yoktu henüz; insanların yıllar önceki mesajları gündeme getirilip linç edilemiyor, “devlet büyüklerine hakaret” suçlamasıyla içeri tıkılamıyorlardı!.. Onun yerine eli sopalı fedailer mangaları iş başındaydı!..
Referandumda oyumu İstanbul Erkek Lisesi’nde kullandım. Sınıfa girdiğimde oy kullanılacak perde görevini gören bölümün ancak belime kadar geldiğini fark ettim. Oy pusulasını koyacağım zarf o kadar ince o denli şeffaftı ki, mavi renk kabak gibi anlaşılıyordu!.. Sandıktan yüzde 91.37 “Evet”, yüzde 8.63 “Hayır” çıktı!..
-35 yıldır o anayasanın laneti üzerimizde dolaşıyor!..

Korkunun ecele faydası yok!..


Bugün yaşadıklarımızla benzeşiyor mu ne?!.
Yine “hainler” edebiyatı, yine “dış güçler” teranesi, yine tehdit, yine şantaj, yine baskı... Üstüne de bir yığın kara komedi!..
Sağlık Bakanlığı’nın “Dumansız Hava” kampanyasını desteklemek için Konya Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün bastırdığı “Sigaraya Hayır” afişleri toplatıldı, iyi mi!.. E tabii, üzerinde nal gibi şu sözcükler vardı:
-HAYIR diyorsanız...
Altında daha küçük puntolarla “Hayatınızı ve geleceğinizi kazandınız” yazıyordu; şu densizliğe bakın, adeta referandum için tasarlanmış gibiydi, yasakladılar bitti, gitti!.. Zaten AKP Konya Milletvekili Abdullah Ağralı’da bu vahim durumun nasıl fark edilip el konulduğunu gayet özgün bir şekilde anlattı:
-Broşürler önceden basılmış, yanlış anlamaya neden olmaması için dağıtımı durduruldu...
Yaa, işte böyle!.. İki ay boyunca “hayır” sözcüğü zinhar kullanılmayacak; bakın yandaş medya sakinlerine “hayırlı olsun”, “hayırlı cumalar”, “hayırlara vesile olsun” bile demiyorlar artık, sadakatin bu kadarına ancak “helal olsun” denir valla!..
Ancak bir şey fena halde dikkatimi çekiyor; 2010 referandumunda güle oynaya yüzde 58 alan iktidarın yüzü bu kez fena halde asık... Saray’ın “halk henüz anlamadı” lafı bile moralleri fena bozdu; anketler de pek iyi şeyler söylemiyor... Üstüne bir de yandaş kalemler birbirine girip duruyor, birbirlerine etmedik hakareti bırakmıyorlar!..
-Neyse canım, “Hayır” lara vesile olur inşallah, Amin!..