Toplumsal yaşamda, kişisel ve yasal ilişkilerde insanlık niteliğinin başlıca öğelerinden ve göstergelerinden olan önem verme, özenli davranma ve duyarlı yaklaşımı kapsayan Arapça kökenli “Dikkat” sözcüğü, ancak tehlike olasılıklarına karşı uyarı anlamında kullanılmakta, yaşam biçimi ve insanlık ilişkilerinde gözardı edilmektedir.
Son zamanlarda seçim ve oy her şeymiş gibi kendi istedikleri sonucu almak için her tutum ve davranışı olağanlaştıran, hattâ hak görenler ağız bozukluğunun, dil kirliliğinin çirkin örneklerini vermektedirler. Toplumsal barış, ulusal dayanışma, birlikte yaşama gereklerini hiçe sayarak iktidar ve oy için ilkelerden, değerlerden ödün vermek yanlışlık ötesi bir tür sapkınlık (ihanet)tır.
Gözetilip incelenir ve değerlendirilirse saptanır ki karalanmayan, suçlanmayan, itilmeyen, ötelenmeyen, yıpratılmayan, yıkılmasına el atılmayan bir şey kalmadı. Ülkenin kurtarıcılarından, devletin kurucularından, en büyük Türk Devrimi lâik cumhuriyetle hepimizi çağdaşlık gerekleriyle donatanlardan ve kazandırdıklarından başlayarak her tür uygar yaşam gereğini ve ilişkisini bozdular.
Partileri ve iktidarları için olmaktan öte, kendilerine konum sağlayan, alan açan, olanaklar tanıyan kimselere taparcasına dalkavukluğa ve yalakalığa soyunarak, karşı görüşteki yurttaşlarını bırakınız adam yerine koymayı, bir tür düşman sayarak halkoyu çalışmalarını sürdüren sakıncalı kişiler, bağışlanmaz suç işlemektedirler. Hiçbir şey insandan insanlıktan üstün değildir. Kavgayla, kaba güçle, yalan-dolanla sonuç almak, mârifet değil, rezalettir. Recep Tayyipçi “evetçiler” ne diyeceklerini, ne yapacaklarını iyice şaşırdılar. Karşı görüşte olanların her türlü oyuna, sahteciliğe iyice dikkat etmeleri, gerekiyor.

KÖTÜ ÖRNEKLER

Toplum önderleri, özellikle devlet temsilcileri konuşmalarına, tutum ve davranışlarına çok dikkat etmek zorundadır. Günümüz Başbakanının kullandığı “Abudik gubidikle başbakan seçiliyordu” sözünün kendinden öncekileri suçlamasının “sokak ağzı” türü olması üzücüdür. Günümüz Cumhurbaşkanının “Hayır diyenler,15 Temmuz darbecileridir” sözü bundan da ağırdır. Ben önceden “Hayır!” diyenlerden biriyim. “Evet”e nasıl karşıysam l5 Temmuz’a da öyle karşıydım. Bay RTE beni nasıl onlarla bir tutabilir? Böyle suçlayan bir kimseye ben nasıl “Cumhurbaşkanım” diyebilirim? Anayasa’nın 103. maddesindeki andıyla 104. maddesindeki “..Türk Milleti’nin birliğini temsil eder”i unutan kimsenin cumhurbaşkanı sıfatını taşıması nasıl uygun görülebilir? Gözüdönmüşlük sayılacak bir iftira yakışmıyor.
Bay B. Yıldırım ayrıca “Evet çıkarsa terör biter” diyerek çocuk kandırırcasına sözler etmektedir. Şimdiye kadar bitmedi, tersine hep arttı. Kanımca, onun dediği olursa terör değil, demokrasi biter. Bay RTE da daha önce “Çukur”dan söz etmişti. Ayrıca, 5 Mart konuşmasında “Hatice anamız” diyerek inanç sömürüsünden de çekinmemişti. Özensiz, siyasal getiri beklentili, ödünlü konuşmalar Cumhurbaşkanına da, Başbakana da gölge düşürüyor. Yurttaşların bir bölümünü oyları nedeniyle suçlamak, karalamak asla bağışlanamaz. Almanya’ya karşı “Dünyayı ayağa kaldıracağını” söylüyor. Tanrı nazardan korusun.

OLMAZ OLAMAZ

Her yer RTE resimleriyle donatıldı. Alanlara inip, kürsülere çıkıp, her olanağı kullanıp propaganda yapması yasalara aykırı. Anayasa değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması 3376 no.lu Kanun Cumhurbaşkanına halkoylamasından yedi gün önce başlayan süreç içinde iki kez 10’ar dakikalık konuşma olanağı tanımıştır. Bundan önce konuşmaları tümüyle bu yasaya ve Anayasa gereği içtiği tarafsızlık andına aykırıdır. Anayasa’yı şimdi böyle gözardı eden kimse, sözde denetimli tek adam yönetiminde neler yapmaz? Düşünmek bile tüyler ürpertir. Ulusal birlik ve dayanışma olmazsa, toplum ayrıştırılırsa ülkeyi de, devleti de kurtaramayız.
Bu yurt hepimizin. Devlet kimsenin babasının malı, ülke de çiftliği, yurttaşlar da kulu-kölesi değil. İmparatorluk, hilâfet tarihe gömüldü. Ulusal Kurtuluş Savaşı ile topraklarımız, ulusumuz kurtuldu. Hepimiz eşitiz. Kendilerini halktan üstün görenler, halkını sevmez ve saymaz. Böyle olanlar da halkı temsil edemez. İnsanüstülük kuruntusuna kapılanlar halk çocuğu, halk adamı olamaz. Tartıp karar verilmelidir.
Devletin ve temsilcilerinin düzeyi ile saygınlığına ve devlete güven, düşürülmesin. Gelişigüzellik, ağalık, efelik, kabadayılık, küstahlık devlette görev alanları karalar. Kurumların ve yapıların değeri her zaman ve her durumda korunmalıdır.

KUTLAMA

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle son 15 yılda en çok kıyıma uğrayan kadınlarımızı anarken değişik alanlarda uğraş verenleri içtenlikle kutluyorum. Kadınlar, kalbimizin güneşi, dünyamızın en güzel çiçekleridir.