Yurtseverlerin kanıyla yuğrulmuş ülke topraklarının her en küçük parçası hepimiz için çok değerlidir. Yurdumuz bizim en kutsal varlığımızdır. Her yer, hepimizindir. Yabancıların eline geçmemesi için canımızı adadığımız, şehitler verdiğimiz, her an, her yönden daha iyi duruma gelmesi için çabaladığımız, doğal ocağımız ve kucağımız Türkiye’miz, tüm yapısıyla yaşamdaki cennetimizdir. Varlığımızı borçlu olduğumuz bu topraklar için hepimize büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Bağımsızlığından görkemli duruşuna uzanan çizgide taşınır ve taşınmaz değerlerine değer katmamız gerekirken kişisel, partisel nedenler ve amaçlarla zarar verme girişimleri derin üzüntü yaratmaktadır.
Doğal yapıya verilen zararların başında maden ocakları, yapılar ve yollar gelmektedir. Karadeniz bölgesindeki maden aramaları, derelerin kapatılıp kurutulması, ağaçların kesilmesi büyük tepki toplarken partizan belediyelerin yandaş kayırmaları nedeniyle yapılanmaya açılan yerlere ilişkin eleştiriler giderek artmaktadır. Son günlerde Atatürk Orman Çiftliği’nin giderek azalan topraklarından bir bölümüne de ABD Büyükelçiliği’nin yerleşmesi yanında ODTÜ kampüs alanını olumsuz biçimde etkileyen plânlama ve uygulama girişimleri haklı yakınmalara neden olmuştur.
Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş CANDAN ile Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin NAZLIAKA’nın toplumsal duyarlılığı yansıtan açıklamaları, ODTÜ Rektörü’nün ve üniversitelilerin eleştiri ve uyarıları sorunun önemini ortaya koymuştur. Ankara Üniversiteliler Derneği temsilcileri olarak katıldığımız çağrılı toplantıda Çankaya İlçesi Eskişehir Yolu-Bilkent Kavşağı-Şehir Hastanesi-Botanik Bahçesi ile İncek Bulvarı Bağlantılı Bölgelerde Alternatif Ulaşım Güzergâhları ile ilgili 1/25000 ve 1/1000 Ölçekli İmar Plânı değişiklikleri yeniden ele alınmak zorunluğu göstermektedir. Ankara Melih Gökçek’e kıydırılmamalıdır.

TOPLUM SÖZCÜLERİ

Unuttuklarımız olabilir. Bunlara “Toplum savaşçıları” da denilebilir, başka ad ve sıfat da verilebilir. Çabalarıyla beğeni kazanan, övgüyü hak eden kişiler olarak toplumda saygınlık kazanmış, halkımızın gönlünde yer edinmişlerdir. Hürriyet gazetesinde Yalçın BAYER’in yaptığı gibi güncel sorunları içtenlik ve yapıcılıkla bilgiye ve ilgiye sunan, eleştiri, uyarı ve önerilerle topluma mal ederek çözümlenmesine çalışan aydınlarımıza değiniyoruz.
Önceki yıllarda yitirdiğimiz Müh. Nusret ÇAKIROGLU herkesin sorununu kendi sorunu gibi algılayıp mahkemelerde dâvalar açar, bakanlıklara başvurularda bulunurdu. Sonra önceki CHP milletvekillerinden Rahmi KUMAŞ, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin amblem olarak Ankara kedisini seçmesini yargıya taşımıştı. Avukat Sedat VURAL da aykırılıklar konusundaki duyarlılığıyla öne çıktı. Son olarak Avukat İsmail Sami ÇAKMAK, yorulma bilmeden, yılgınlık ve bıkkınlık duymadan kimi sorunların üzerine gitmekte, aykırılıkların önlenmesi için çabalarını sürdürmektedir. Şunlardan birkaç örnek:
1. Danıştay Başkanı’nın 10.5.2017 günü Danıştay’ın 149. kuruluş yıldönümü toplantısında yaptığı konuşma nedeniyle kınama, ayıplama başvurusu yapmıştır.
2. Yüksek Seçim Kurulu üyelerini 16 Nisan 2017 halkoylamasına ilişkin yasaya aykırı kararları nedeniyle üyelerinin geldiği Yargıtay ve Danıştay Başkanlıklarına şikâyet etmiştir.
3. Bu iki kuruluştan aldığı yanıtların yetersizliği, düzensizliği aykırılık ve eksiklikleri nedeniyle üst kurullarına başvurmuştur.
Hepimiz bu duyarlılıkları göstersek, umursamazlıktan, aldırışsızlıktan, adam sendecilikten, ilgisizlikten, vurdumduymazlıktan kaçınsak, topluma verilen zararın hepimize ayrı ayrı verildiğini bilsek ve önleyip gidermek için uğraş versek daha aydınlık günler yaşar, daha sağlıklı ve mutlu oluruz.

ÖZEN İSTİYOR

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) üyeliği için gösterdiği adayların Uzmanlar Danışma Kurulu’nca iki kez geri çevrilmesinin sorumluluğu, nitelik ve yeterlik yerine siyasal yandaşlığı gözeten AKP iktidarınındır. Ülkemizi güç durumda bırakıp üzüntü veren durum bir an önce düzeltilmelidir.