ACAİP YAZILAR

42 milyon Binali Yıldırım’a çıkmış


Diyanet’in yeni başkanının “haram” dediği talih oyunlarından Süper Loto’nun 25 Ocak’taki çekilişinde toplam ikramiye 42 milyon 532 bin 640 lira ile tarihi bir rekor kırmıştı. Çünkü tam 11 hafta 6 bilen çıkmadığı için hep devreden Süper Loto’yu son çekilişinde sadece bir kişi tutturabildi. 322 kişi ise sadece bir sayı eksikle hüsrana uğrarken o bir kişi toplam ikramiyenin tamamını aldı. Bugün Şubat ayının 4’üncü gününe girdik. Çekilişten bu yana tam 11 gün geçti. Ama bu büyük ikramiyeyi kimin kazandığı hala bilinmiyor. Çünkü bu kişi ortaya çıkmadı. Tabii “süper talihli” en çok Erzincan’da merak ediliyor. Özellikle ikramiyenin doldurulduğu bayiye giren çıkan herkesin listesi tutuluyor, ikramiyenin hangisine çıkmış olabileceği üzerine tahminler yürütülüyor. Bizlere ise İstanbul’da ve diğer yerlerde işin “geyik muhabbetini” yapmak kalıyor. Talih oyunlarına pek düşkün değilim. Çünkü bu tür oyunlarda talihim yaver gitmiyor. Bugüne kadar henüz “amortiyi” geçememiş durumdayım. Loto toto gibi oyunlarda da 3’ü geçtiğimi hatırlamıyorum. Ama yine de yılbaşında bir tam bir yarım bir çeyrek bilet almayı ihmal etmem. Bir de Beylerbeyi’nin simgesi piyango bayinin “Can Babam loto 10 milyon veriyor yine devretti” diye tatlı dayatması sonucu “hazır loto kuponu” alırım ara sıra. Bu sefer rakamın 40 milyonu geçeceğini öğrenince kendiliğimden aldım bir tane. Öyle ya “ya tutarsa” fikri o kadar da yanlış değil. Sonuçta ille birine çıkmıyor mu? Gerçi son yıllarda bu tür talih oyunlarına yönelik çok ciddi kuşkular var. Özellikle cemaatçilerin Milli Piyango ve diğer oyunları kontrol ettikleri dönemlerle ilgili çok ciddi ihbarlar vardı. Ama iktidar “ne istedilerse verdiği” cemaate burada da hiç karışmamıştı. Günahı söylenenin boynuna ama talih oyunlarından cemaate yıllarca çok ciddi paralar aktığı söylenmişti zamanında. Örneğin sürekli “aynı bayiden oynanan kuponlara sürekli çıkan ikramiyeler” konusu hala hafızalarda. Şimdi de yaygın söylenti ne biliyor musunuz? Millet kendi arasında diyor ki “Süper Loto’nun 40 milyonluk ikramiyesi Binali Yıldırım’a çıkmış.” Haydi buyurun bakalım. Binali Yıldırım da nereden çıktı? Eee başbakan Erzincan Refahiyeli ya, bağlantı oradan kuruluyor. Tabii işin şakası bu. Ama her şakanın içinde bir ciddiyet vardır. Bu espriyi çok yerde duydum. Bu millet bazen yakıştırma yapmasını çok iyi becerir. 42 milyonu aşan ikramiyeyi kazananın ortaya çıkmaması üzerine üretiliyor bu tür espriler. Ama burada dikkat çeken şu; milletin önemli bir bölümü bu kadar büyük ikramiyede “hile yapılabileceğine” inanıyor aslında. “42 milyon Binali Yıldırım’a çıkmış” sözü elbette bir espri ama deyin ki gerçek kimse şaşırmayacak yani. Binali Yıldırım’a gerçekten çıksa da şaşırmayacak, partiye bu yolla para kaydırıldığı anlaşılsa da şaşırmayacak. Bir siyasi iktidar için bu iyi bir şey mi değil mi kararını siz verin artık.

ÇOK GÜLDÜM

Hafta sonu fıkraları


Yıldırım Tuna bu hafta da üç fıkra göndermiş. Haydi gelin birlikte okuyalım. Mutlu pazarlar;

Şifreli mesaj

Destroyerin kumanda odasında bütün subaylar kaptanın başkanlığında toplanmış görüşürlerken telsiz odasından askerin biri koşarak içeri girmiş. “Kaptan, Deniz Kuvvetleri Komutanımızdan size özel bir mesaj geldi. Elimde efendim” demiş. “Arkadaşlarımın yanında bana onu okuyabilirsiniz” diye emir vermiş kaptan. Asker okumaya başlamış: “Sen donanmamızın şüphesiz en aptal subayısın. Değil sana bir geminin kumandasını vermek eline bir kova ve bir kürek verilip plaja dahi sokulmayacak bir salaksın.” Kaptan “Tamam” demiş, ter basan gömleğinin en üst düğmesini gevşeterek, “Hemen bu mesajı kriptoya götür de şifresini çözüp getirsinler.”

Neden hep ben?

Adam düğünde aynı kadını dördüncü kez dansa kaldırınca “Hayırdır?” demiş bundan hoşlanan kadın gülümseyerek, “Neden sürekli beni dansa kaldırıyorsunuz?” Adam “Eşim manyaklık derecesinde kıskanç ve bu konuda tedavi görüyor” demiş “Şimdi kalkıp ta birazcık hoş ve gösterişli bir kadınla dansa kalksam bırakın bu geceyi bütün bir haftayı zehir eder.”

Pişkin tezgâhtar

Adamın küçük oğlu için aldığı palto daha ertesi gün ilk yağmurda çekip küçülünce adam kızmış, geri vermek için bir gün sonra dükkâna gitmiş. Küçülen paltoyu da ‘sattıkları malı görsünler’ diye oğlunun üzerine giydirerek  götürmüş satın aldığı mağazaya. “Hiii... Yavrum, canım evladım” demiş onu görür görmez bir gün önce ona paltoyu satan tezgahtar, “Pes.. Bir günde ne kadar da büyümüşsün canavar?”

KOMİK

Bu pazarın aforizmaları


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’nın bu hafta gelen duvar yazılarından bir demet sunuyorum;

* * *

Tutturmuşlar bir kral çıplak, kral çıplak diye. Kralın halkı anadan üryan kimin umurunda?

* * *

Penceresi cam cama. Atanamadı kaç senedir ya muallim.

* * *

Ben sana her devrin adamı olamazsın demedim. Adam olamazsın dedim.

* * *

Sakla  samanı gelir zamanı. Çünkü; saman balyası fiyatları almış başını gidiyor biliyor muydunuz?

* * *

Kuyruklu yalanları bırakın, siz buyruklu yalanlardan korkun.

* * *

Ya iç güveysinden halliceyim ya da fevkaladenin fevkinde.. Ortası yok mu şunun?

* * *

Safları sıklaştıracağımıza, safları bilinçlendirsek daha iyi olmaz mı?

* * *

Sabaha karşı yatıp, bütün gün uyumaya ÇÜŞ UYKUSU denir.

* * *

Yurttaş olarak meraktayız. Düşlerimize, umutlarımıza ne zaman erişim yasağı gelecek acaba?

* * *

Başkası olma kendin ol. Ama makyajsız da çekilmezsin.

* * *

Hışt hışt sakin ol. Libidona hakim ol.

* * *

Karımla aramızda yaş farkı var,Karım çok sulu gözlüdür. Gözlerinden yaş eksik olmaz.

* * *

Seni kraliçeler gibi yaşatacağım. Saraylarda yaşayacaksın. Yarın simit sarayında temizlikçi olarak işe başlıyorsun.

* * *

Uludağ’da bir otelde müdürdüm. Kızağa alındım.

* * *

Uzun ince bir yoldayım. Biraz hız yapmışım, radara yakalanmışım.

* * *

Benim muhafazakarlıktan anladığım şey... Ne çok KAR ediyorlar. Allahım sen aklımı MUHAFAZA et.

basliksiz-3

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Şu adamdaki özgüvene bakar mısınız?


Bu fotoğrafı Çengelköy’de çektim. Hani o müthiş fırtınada devrilen asırlık çınar vardı ya işte tam onun yanındaki çay bahçesinin yeniden yapılan bölümüne asmışlar. Aslında asmak da değil koca duvarı bu afişle giydirmişler. Adam kendini “Midyelerin efendisi” olarak tanıtıyor. Bayıldım buna. Sonra bir arkadaşım söyledi bu midyecinin asıl yeri Beşiktaş’tan Ortaköy’e giden yoldaymış. Hangi alanda olursa olsun yüksek özgüvenle ortaya çıkanlara hep saygı duydum. Aslına bakarsanız keşke özellikle muhalefet partilerimizin de özgüvenleri biraz yüksek olsa. Bu afişteki kadar olmasa bile hiç olmazsa halka biraz umut aşılayabilseler. Bazen bir şeyi “yapacağım” diye herkesin inanacağı bir özgüvenle söyleyebilmek yapmak kadar etkili olabilir.