Pantone Renk Enstitüsü 2017’nin rengini geçtiğimiz ay Greenery (yaprak yeşili) olarak açıkladı. Peki bu ne anlama gelmeli? Doğaya duyulan özlem mi, sakinleştirici bir renk olması mı, küresel ısınmaya karşı bir çağrı mı? İşin aslını Pantone Başkan Yardımcısı Laurie Pressman anlatıyor: “Dünyada savaşlar ve toplumlar arası gerginlik artıyor. Belli ki bizi daha stresli ve gergin bir dünya bekliyor. Yaprak yeşili umudun ve doğayla olan bağımızın rengi. Ve hayatta kalmayı sabırsızlıkla onaylayan bir renk...”
Hem elbiselerde hem duvarlarda
YAPRAK yeşili geçtiğimiz sene eylül ayında konuşulmaya başlandı fakat öncesinde yaklaşık 5 ay boyunca sosyal medya guruları, araştırma şirketleri ve moda devleri ile çoktan masaya yatırılmıştı bile. Bu yüzden Emilio Pucci, Michael Kors, Lacoste, Gucci’nin 2017 İlkbahar-Yaz Koleksiyonları’nda kendine net bir yer bulabildi. Bu yıl iç ve dış mekanlarda sıklıkla göreceğimiz bitkiler, yaşayan duvarlar, terrariumlar stresi azaltacağı gibi çevre farkındalığını da artıracak.
Uzaklaşma ihtiyacı
Psikolojik olarak rahatlamayı da simgeleyen renk, baharın ilk günlerini çağrıştırması nedeniyle çok çabuk benimsendi ama Laura Pressman her açıklamasında bu noktadan ziyade “Tüm dünyayı etkisi altında alan siyasal belirsizliğin” yeşili seçmelerindeki en önemli neden olduğunu vurguladı. Yaptıkları bir diğer vurgu ise cihazlara bağlı yaşamaktan kendimizi kurtarmamız gerektiği üzerineydi.
Uyumlu olduğu renkler
Yaprak yeşili “sarı-yeşil karışımı taze bir renk” olarak tanımlıyor. Greenery’nin uyumlu olduğu diğer renkler ise fındık, çuha çiçeği sarısı ve soluk kızılcık.
Kendini keşfetmek için
Yaşamda tazelenmeyi simgeleyen yaprak yeşili, kişisel tutkuların ve canlılığın peşinde olduğumuzu da simgeliyor. Rengin seçimi, kendimizi yeniden keşfedip, daha umutlu ve iyimser bir şekilde dünyaya bakmamızı da amaçlıyor.
