Basiretsizlikten çıkılmak için daha basiretsiz adımlar atıldığını vurgulayan Feyzioğlu, "Özgürlükleri kısıtlayacak kanuni düzenlemelerle siyasi iktidar beceriksizce Türkiye’yi getirdiği bu duruma çare aramaya gayret etmektedir. Şimdi bizim içine düştüğümüz bu terör felaketi, özgürlükleri yeteri kadar kısıtlayan maddelerin eksikliğinden olmamıştır ki. Terör örgütlerinin bir kısmına ‘öfkeli çocuklar’ diyen sığ zihniyetten olmuştur." dedi.

 

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Halit Çelenk Hukuk Ödülleri’nin amacını eser ve katılımcı koşullarını duyurmak amacı ile TBB’de yapılan tanıtım toplantısı sonrası basın mensuplarının sorularını cevapladı.

'Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı ile ilgili olarak Hasip Kaplan ‘legal görünümlü illegal’ yapıdan kasıt olarak HDP’nin kastedildiğini ve partinin kapatılması için yargıçlara baskı yapıldığını iddia etti. Değerlendirmeleriniz nelerdir?' sorusu üzerine Feyzioğlu şunları söyledi: "Siyasi partilerin kapatılmasının demokrasiye, bugüne kadar hiçbir zaman fayda sağlamadığını daima söyledik. Açıkça bir siyasi parti kapatılır, daha kapatılması gündeme gelmişken zaten o partinin taşınacağı diğer parti hazırdır. Bu sadece toplumda bazılarını bir süreliğine mutlu eder belki ama siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlardır. Kapatılmalarından değil demokratik kurullar içerisinde çalışmalarından medet ummak lazımdır. Bu noktada bütün siyasi partilerin demokrasinin gereklerine uygun davranmayı içlerine sindirmesi gerekiyor. Hiçbir siyasi parti insanları şiddete çağıran açıklamalar yapmamalıdır. Mezhepçi ya da ırkçı açıklamalardan özenle kaçınmalıdır. O kadar kırılgan bir dönemden geçiyoruz ki bırakın siyasi parti söylemlerini herhangi bir sıfatı olmayan, görevi olmayan vatandaşların da klavye başına geçtiklerinde kullanacakları lisana azami dikkat etmesi gerekiyor. Ne söylememiz gerekiyorsa, ne düşünüyorsak söylemeliyiz ama nefret dilini ve şiddet dilini kesinlikle reddetmeliyiz."

 

Parti kapatma gelişmesi hakkında bilgisi olmadığını vurgulayan Feyzioğlu, "Orada da isterseniz bir seviye üstün cevap vereyim. Bugün HSYK’nın yapılanması Türkiye’de yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını, adil yargılanmayı ve hesap verebilirliği sağlamaya elverişli değil. Parti kapatma deyince Anayasa Mahkemesi’ni konuşuyoruz, başka bir yapılanmaya HSYK’ya tabi değil. Bir yargının tarafsızlığının, bağımsızlığının; yetmedi hesap verebilirliğinin, adil yargılanma yapabilirliğinin sağlandığı bir sistemi görmek istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz." ifadelerini kullandı.

 

'TÜRKİYE’NİN SORUNU SİSTEM SORUNUDUR'

'MGK sonuç bildirgesinde yer alan ‘legal görünümlü illegal paralel yapılar’ bu ifade ile ilgili neler söyleyeceksiniz?' sorusuna ise Feyzioğlu şu cevabı verdi: "Hangi yapıları kastettiklerini bilmiyorum. Bu yapıdan kastedilen bu güne kadar el ele kol kola yürüdükleri sarma yapı ise eğer, cemaat kastediliyorsa o konuda da bizim duruşumuz çok nettir. Biz yargının hiçbir şekilde liyakat sisteminin bozulmasına ‘evet’ diyemeyiz. Buralara bir siyasi partiye veya cemaate yakındır diye insanların getirilmesini veya bir partiye veya cemaate yakın değil diye layık olduğu bir terfi alamamasını kabul edemeyiz. Türkiye’nin sorunu sistem sorunudur. Bu sistemi düzelteceğiz diye yola çıkıp da devlet olmanın gereği kurumları temelinden sarsan iktidarın yanlışlarını tek tek sıralıyoruz. Türkiye’de liyakat sistemi yerle bir edilmiştir. Layık olan değil birilerine yakın olan bir yerlere getirilmiştir."

 

'SAYIN CUMHURBAŞKANIN ZİHNİNDEKİ SİSTEM RTÜK MODELİDİR'

HSYK seçimlerine çok mesafeli durduklarının altını çizen Feyzioğlu, "Hükümet ve cemaatin çatıştığı görüntüsü verilen bir seçimde tarafsız, bağımsız, adil yargılama yapabilecek yargının güvencesini teşkil edebilecek bir HSYK’nın çıkacağına dair umudumuz maalesef yoktu. Seçilen üyeleri ayrı ayrı tebrik ediyorum. Kişilere yönelik hiçbir cümlemiz yoktur. Bizim sorunumuz sistemledir. Sistemi doğru bulmadığımız için değişmesi gerektiğini söylüyoruz ama Sayın Cumhurbaşkanın zihnindeki sistem RTÜK modelidir. RTÜK modeline de hepimizin sonuna kadar karşı çıkması gerekir." şeklinde konuştu.

'Meclis'e sunulan torba kanunda avukatların dosyaya erişimi avukatların dosya erişimi, makul şüphe ifadesi, mal varlığına tedbir koyma kavramlarını genişletil. Bunlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?" sorusuna ise Feyzioğlu, "Türkiye’yi tarihinde görülmemiş ölçüde terör batağının içine, basiretsiz dış politikalarla sürükleyen bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Bu, bir hukukçu olarak niçin bizim sahamıza giriyor. Balyoz dediler, sahte delillerle ve 4 -5 sene önce dinlenmesi gerekirken daha dün dinlenen tanıklarla TSK’nın omurgasına balyoz vurdular. Her bir kurumu liyakat değil partizanlık esasına göre kökünden sarstılar. Dolayısıyla devletin içinde hukuk devleti kurallarını yerle bir ettiler. Buna bağlı olarak biz hukuk devleti mücadelesini yürütürken ‘devlet nedir’i anlamadığını, içine sindiremediğini gördüğümüz siyasi iktidar, bizi bırakın hukuk devletinden mahrum etmeyi geldiği nokta itibari ile devletten mahrum etmek noktasında." cevabını verdi.

 

'TÜRKİYE, TARİHİN EN BÜYÜK TERÖR BELASI YUMAĞININ İÇİNE BASİRETSİZ BİR YÖNETİMLE SOKULMUŞTUR'

Türkiye’nin nereden tutulursa tutulsun tel tel döküldüğünü vurgulayan Feyzioğlu açıklamasını şöyle tamamladı: "Türkiye’nin dış politikası Cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan 'yurtta barış dünyada barış' ilkesinden çıkıp, 'dinamik aktif dış politika yürütüyoruz' diye mezhepçi ve Ortadoğu’yu sadece din ve mezhep gözlüğü ile okuyan bir dış politikaya çevrilmiştir. İşte bu hukuk konusudur. Dünyadaki ve özellikle Ortadoğu’daki ilişikleri enerji, tarihten gelen milliyetçilik akımları, devletlerin birbiri ile kurdukları stratejik ortaklıklarla açıklamak yerine mezhep ve dinle sınırlı sığ bir açıklamaya dayanarak Türkiye’nin dış politikasını yazan ikili bugün Türkiye’yi tarihin en büyük terör belasının içine sokmuştur. Bu belanın bir tarafında vahşi terör IŞİD vardır. Bu noktalara nasıl geldiği ve nasıl şehirlere kadar meydanlara kadar nasıl örgütlendiği illa çıkacaktır bir gün ortaya. Öbür tarafta müsamaha gösterilerek büyüyen, büyütülen ve artık Almanya’da bile terör listesinden çıkarılmasının konuşulması noktasına getirilmiş olan PKK vardır. Her noktadan tel tel dökülmüştür, Türkiye tarihin en büyük terör belası yumağının içine basiretsiz bir yönetimle sokulmuştur. Bu basiretsizlikten çıkılmak için daha basiretsiz adımlar atılmaktadır. Özgürlükleri kısıtlayacak kanuni düzenlemelerle siyasi iktidar beceriksizce Türkiye’yi getirdiği bu duruma çare aramaya gayret etmektedir. Şimdi bizim içine düştüğümüz bu terör felaketi, özgürlükleri yeteri kadar kısıtlayan maddelerin eksikliğinden olmamıştır ki. Terör örgütlerinin bir kısmına ‘öfkeli çocuklar’ diyen sığ zihniyetten olmuştur."