AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Doğrusu ben, Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim. Acaba kongreye gittiğinde veya gördüğü her delegede 'Bu bana imza verdi de sonra oy vermedi mi?' diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terk ederim" dedi.

Davutoğlu, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, AKP içinde ihtilaf bekleyenlerin, bekledikleriyle başbaşa kaldığını, kendilerinin ise idealleri ve değerleriyle yola devam ettiklerini söyledi.

Demokrasi tarihinde hiçbir partinin genel başkan ve başbakanlık değişimini, bayrak devir teslimini, AKP gibi suhuletle, sağlıklı şekilde ve onurlu bir törenle gerçekleştirmediğini anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Daha önce iktidar olan partilerin yaşadıkları zorlu süreçleri hepimiz biliyoruz. Rahmetli Özal, vefat ettikten sonra ANAP'ın nasıl bir girdap içine girdiğini, Süleyman Demirel cumhurbaşkanı olduktan sonraki Doğru Yol Partisi kongresinin nelere şahit olduğunu hepimiz biliriz ama bu öylesine bir törendi ki herhalde her bir AK Parti neferinin, AK Parti üyesinin bu devir teslim ile ilgili aldığı bir ders vardı. Biz de makamlar ve mevkiler, üzerine oturulduğunda kalkılmaması gereken yerler değildir. Aksine oturulan makam ve mevki öylesine ateşten bir sınav yeridir ki hep duamız, oradan kalktığımızda Rabbimiz ve milletimizin önünde alnımızın açık, hesabımızın verilir olmasıdır."

"Baki olan Rabbimiz ve davamızdır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tebliği, delegelerin onayı ve desteğiyle emaneti teslim aldığını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Allah, bu emaneti taşıma ve gelecek nesillere, bizden sonrakilere iletme onurunu bize de yaşatsın. Yine böyle bir şölenle inşallah, bir gün biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın bana tevdi ettiği bu görevi bir başka kardeşimize tevdi ederiz çünkü bizler, hepimiz faniyiz. Baki olan Rabbimiz ve davamızdır."



"CHP iç girdaba girdi"

CHP'nin cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından bir yenilgi psikolojisi içerisinde iç girdaba girdiğini bildiren Davutoğlu, şunları söyledi:

"O davranışlarla bizdeki davranışlar, karşılaştırılsın. Oradaki vefasızlıkla bizdeki vefa örneği karşılaştırılsın. Bir lider düşününüz ki 944 imzayla aday gösteriliyor, seçim yapılıyor, 740 delege ona inanmış. Ya o 944 delege, zorla, baskıyla, tıpış tıpış imza attılar ve aday gösterdiler ya da 204 kişi bir şekilde liderlerine vefasızlığı siyasetin bir gereği olarak gördüler.

Doğrusu ben, Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim. Acaba kongreye gittiğinde veya gördüğü her delegede 'Bu bana imza verdi de sonra oy vermedi mi' diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terk ederim. Liderlik, öyle bir yerdir ki, öyle bir konumdur ki arkanızdaki insanlara güveneceksiniz. 'Yürüyeceğiz' dediğinizde yürüyeceğinizden emin olacaksınız. Arkanızdaki insanlar, o neferler, o her kademedeki insanlar da liderlerine güvenecekler. Liderlerine söz verdiğinde gereğini yapacaklar. Şimdi, CHP kadrolarında acaba nasıl bir şüphe hali vardır? Kim, kime niçin oy vermedi? Hangi mahalle baskısı ile o imzalar atıldı da gereği yapılmadı, diye bir şüphe halindedirler."

 

"Bu saygısızlık da tarihe geçti"

Kılıçdaroğlu ve ekibinin aynı dönemlerde bir başka zillete de imza attığını ifade eden Davutoğlu, "CHP, tüm dünya, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı törenini hayranlık ve gıpta ile izlerken TBMM'de milletin yüzde 52 oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı'na saygısızlık etme cüreti gösterdi" dedi.

Bu saygısızlığın sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ya da onun başkanlığını yaptığı AK Parti grubuna değil, onu seçen her bir vatandaşa olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hatta ona oy vermeyen vatandaşlarımıza da yapılan bir saygısızlıktı çünkü o seçimin, objektif, şeffaf ve adil şekilde yapıldığına dair hiçbir şüphe yoktu. Bu saygısızlık da tarihe geçti. Bizler, o saygısızlığa aynı şekilde mukabele etmeyiz çünkü bizim siyasetimizde 'edep, edep yahu' diye odalarımızda asılan, gönüllerimize işlenen bir geleneğin devamı olarak vardır. O kitabı fırlatan milletvekiline dahi dönüp baktığımızda biz, sadece onu görmeyiz, ona oy veren vatandaşlarımızı da görürüz. Ona oy veren vatandaşlarımıza saygımız dolayısıyla ona da medeni şekilde saygılı davranırız çünkü bizim zihnimizde vatandaşlarımız tek bir organizmanın parçasıdır. Bize oy versinler, vermesinler, hepsi azizdir, hepsinin hukuku Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin teminatı altındadır."

 

"Bizim hasmımız yok, bizim rakibimiz yok"

Başbakan Davutoğlu, kendileri için vatandaşların siyaseten bugün AK Parti'ye destek ve oy verenler, yarın verebilecek olanlar şeklinde ikiye ayrıldığını belirterek, "Yani, AK Parti'liler ve potansiyel AK Parti'liler. Üçüncü bir kategori yok. Bizim hasmımız yok, bizim rakibimiz yok" dedi.

Muhalefet partilerinin yaptığı kongrelerin bile AK Parti'ye yaradığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Çünkü yolumuz, hak bir yol. Size de talimatım şu, değerli il başkanlarımız ve bütün teşkilat mensuplarımız: Hiçbir vatandaşımızı farklı bir partiye oy veriyor diye ötekileştirme veya farklı bakma hakkına sahip değiliz. Herbirine gideceksiniz, 2015 seçimlerine kadar tekrar tekrar anlatacaksınız. Kapısını bize 100 kere kapatmış olsa 101'inci kez çalacağız çünkü biliyoruz ki onların şu veya bu şekilde yanlış anlamaları dolayısıyla AK Parti'ye oy vermemiş olmaları, gönül kapılarının bize kapalı olduğu anlamına gelmez. Bizim girmeyeceğimiz hiçbir il, bizim konuşmayacağımız hiçbir şehir, bizim içine nüfus edip konuşmayacağımız hiçbir mahalle, semt, çalmayacağımız hiçbir kapı kalmayacak.

Hiçbir yer, 'şu veya bu partinin kalesidir dolayısıyla AK Parti oradan yeterince oy alamaz' diye düşünmeyeceksiniz. Muhabbetle, sevgiyle ve güzel dil ve üslup ile bütün partilerin, partililerin kapısını çalacağız. Bizim, seçime saygımız, sandığa saygımız, vatandaşımıza saygımızın doğal bir sonucudur. Onların ise cumhurbaşkanımıza ve cumhurbaşkanı seçimine yaptıkları saygısızlık aslında vatandaşımıza seçim sandığına, demokrasiye yapılan bir saygısızlıktır. Bu saygısızlığı yapanlara haddini bildiririz ama o saygısızlık üzerinden hiçbir başka partiliyi, mensubunu veya oy verenini dışlamayız. Her birine bu farkı göstermek bizim sorumluluğumuz, her birine bu farkı göstereceğiz." (AA)