Siyasetçilerde de askerlerde de, sade vatandaşta da, HDP seçim barajı olan yüzde 10’u aşsa da, aşmasa da Güneydoğu’da bir “kalkışma” yaşanabileceği beklentisi var. Terör örgütünün onca silahı, havan ve roketatarları dağıtması da “kalkışma hazırlığı”na yoruluyor.
Son dönemlerde “güvenlik güçlerine teslim olan” PKK’lı sayısında da önemli bir artış oldu. Tabii ki gelen teröristler daha önce bir olaya karışmadığını öne sürüyor, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılıyor. Artık aranır konumda olmadıkları için faaliyetlerini daha rahat sürdürüyorlar. Bunlar, seçimde hem oy kullanacak, hem de istemedikleri bir sonuç çıkması halinde halkı başkaldırıya hazırlayacak, onların öncüleri olacak.

SİYASİ DESTEKLE FARKLI YÖNE

Daha önce “kurtarılmış bölge” için Cizre’yi seçen terör örgütünün, şimdi de önceliği Şırnak’ın Uludere bölgesi. Uludere’de 34 köylünün terörist sanılıp öldürülmesinden sonra başlayan hassas durum, kaçakçılarla askerlerin sürekli karşı karşıya gelmesi ve bunların siyasi yönden desteklenmesiyle farklı boyutlara doğru gidiyor.
Kaçakçılığın terörizmle mücadele harekatına direkt etkisi olan bir hudut güvenliği sorunu olarak ortaya çıktığı, kaçakçıların askeri birliklere saldırmaları, köylülerin yolları kapatmaları da sıradan olaylar değil. Bunların örneği de alabildiğine fazla. Bölgedeki askeri birlikler tarafından Genelkurmay’a verilen raporda yer alan çarpıcı bilgilerden bazılarını aktaralım:
*Bölücü Terör Örgütü’nün (BTÖ) telkin ve gayretleri sonucunda kaçakçılıktan gelir sağlayan köylerde halk hudut birlikleri ve kolluk kuvvetlerine mukavemet göstermekte, toplumsal olaylar (taş, sopa, molotof ile güvenlik güçlerine saldırma vb.) çıkarmakta, halk görevli askeri personeli hedef almakta, yaralamakta ve canına kast etmektedir.
*Halk tarafından sayıca üstünlük elde edildiğinde kargaşa/arbede çıkartılmakta, kaçakçı/terörist gruplar ile birliklerimizin arasına girilerek suçlulara müdahale engellenmekte, suçlu ve suç delillerinin ele geçirilmesinin önüne geçilmektedir.
*Yasal mevzuat çerçevesinde yapılan müdahaleler sosyal medyada adeta kanun dışı faaliyetler olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Böylece kaçakçılıktan elde edilen haksız gelir ve BTÖ-kaçakçı ilişkisi perdelenmeye çalışılmakta, askerin haksız olduğu, bölge halkına zulüm ettiği kanaati oluşturulmaktadır.
*BTÖ’ye yakın siyasi figürler, etki altına alınmış bazı milletvekilleri ile sivil toplum örgütü yöneticileri her fırsatta öne sürülmekte, BTÖ’nün arzu ettiği şekilde eylem ve söylemler içinde bulunmaları sağlanmaktadır.
*Birliklerimizin en basit ikmal faaliyetlerini dahi ‘asker süreci bozdu, operasyon yapıyor’ şeklinde ifadelerle sosyal medyada haberler yapılarak konu bambaşka bir mecraya çekilmeye çalışılmaktadır.

ÜLKE ÇAPINDA ETKİ YARATACAK OLAYLAR

Genelkurmay’a gönderilen raporda, “bölgedeki elde ettiğimiz genel değerlendirmeyi şu şekilde özetleyebiliriz” denildi ve muhtemel olaylar şöyle sıralandı:
*BTÖ; her fırsatta halk ile askeri karşı karşıya getirmeye ve ülke çapında etkisi olacak provokasyonlar gerçekleştirmeye çalışıyor. Bazı figürlere tehdit ve suikast türü eylemler yaptırarak bölgesel/ulusal çapta toplumsal olay görünümlü terör eylemlerine zemin hazırlıyorlar.
*Arazide kaçakçılıkla mücadele eden unsurlarımıza ateş edilerek birliklerimizin faaliyetleri nedeniyle ‘Sürecin TSK tarafından bozulduğu’ iddiasıyla TSK’yı zorda bırakmaya gayret edilecek.
*Yapacağı eylemlerde çocuk ve kadınları ön plana sürerek askerin/kolluk kuvvetlerinin müdahalesini zorlaştıracak ve bu durumu propaganda malzemesi olarak ulusal ve uluslararası alanda istismar edecek.
*Kaçakçılıkla mücadele eden mülki ve askeri makamların kararlılığını azaltmak/ortadan kaldırmak maksadıyla, yapacağı sabotajlarla, bölgede bulunan yerleşim yerlerine elektrik, su ulaşımını engelleyerek bunun mülki/askeri makamlarca yapıldığı iddiasına halkı inandırıp onları tepki göstermeye yönlendirecekler.
*Uludere’de esas olay kaçakçılık ve katırlar değil, bu argümanlar kullanılarak ileride bu bölgeden kaynaklı toplumsal bir kalkışmaya hazırlanılıyor.
Bölgeden gelen son bilgilerin böyle olduğunu öğreniyorum.