Suruç, Suriye’deki resmi adı Ayn El Arap olan, Kürt grupların Kobani dedikleri ilçeyle adeta iç içe geçmiş durumda... Mürşitpınar Sınır Kapısı’na uzaklığı 4 kilometre. Demiryolunun 30 metre ilerisinde Suriye toprakları başlıyor. Gireni-çıkanı belli olmayan, nüfusu 200 bine yaklaşan bu ilçe, Suriye bağlantılı olayların Türkiye’deki önemli bir merkezi sayılıyor.
Bu ilçe, alçakça bir eylem sonucu 31 gencimizin hayatını kaybetmesiyle gündemde... Canlı bombanın uzaktan kumandayla, telefonla patlatıldığı değerlendiriliyor. Güvenlik birimleri tarafından şu ana kadar 300’e yakın telefona el konuldu. Olay yerine yakın sinyal veren bu telefonlar uzmanlar tarafından incelenecek ve bununla da bir yol alınmaya çalışılacak. Canlı bombanın IŞİD militanı olduğuna ilişkin de henüz bulgu yok. Sadece “makul” şüphe var.
ADİL FİNDO’NUN İNTİKAMI MI?
Sınır bölgelerinde terör örgütü PKK kendisine göre bir “istihbarat teşkilatı” kurmuş. Patlamadan tam 10 gün önce Veysi Kurt, Suruç İlçesi’ne bağlı Murat Mahallesi’nde yol kenarında ölü olarak bulundu. Daha önce Kobani’de savaşan Kurt, Türkiye’ye döndü, güvenlik güçlerine itiraflarda bulundu. Böylece 30 PKK’lının yakalanmasını sağladığı için kendilerine “Apocu Fedailer” adını veren teröristler tarafından öldürüldü.
Gaziantep’te polisle 13 saat çatışabilecek bir güce sahip olan IŞİD için bu kent son derece önemli. IŞİD’in Suriye-Cerablus Dış İlişkiler Sorumlusu olduğu, aynı zamanda IŞİD ile MİT arasında ilişkiyi sağladığı gerekçesiyle “Apocu Fedailer” tarafından Adil Findo ve oğluna da suikast düzenlendi. IŞİD’in, önemli bir elemanına karşı düzenlenen suikast için intikam eylemine girişmiş olabileceği de güvenlik güçlerinin araştırdığı konular arasında yer alıyor.
ARAMA NİÇİN ÖZEL GÜVENLİĞE BIRAKILDI?
Gelen grubun üzerlerinin polis tarafından değil özel güvenlik tarafından arandığı iddiası var. Bu iddia doğruysa canlı bombanın üzerinde bomba düzeneği bilerek mi yakalanmadı.
Bir eylem gerçekleştirildiği zaman polis önce “Bu eylem kime yaradı?” sorusunun cevabını arar. “HDP’nin Diyarbakır mitinginde bombayı kim patlattırdıysa, Suruç eylemini de aynı kişiler yaptırdı” varsayımına göre de güvenlik birimleri iz sürüyor. Aynı gün, terör örgütü PKK’nın Adıyaman’da bir askerimizi şehit etmesi, Doğubayazıt’ta yol kesmesi, araç yakması da hayli ilginç. “Çözüm süreci” döneminde 13 köy korucusunu şehit eden, halen 4’ünü rehin tutan örgütün, eylemleri başlatması da yürütülen planın bir parçasıdır.
AKP hükümetinin en büyük hatalarından biri, “terörle mücadele” ile “çözüm süreci”ni birbirine karıştırması oldu. Terörle mücadele etmeyerek örgütün alan hakimiyetini kurması, bölge halkı üzerinde etkinliğini artırmasının yolunu açtı. Asker halkın gözünde “Karakolundan çıkamaz, operasyon yapamaz” hale getirildi. PKK’nın devlet yapılanması olan KCK güçlendirildi, örgüt kendilerine yakın olanları silahlandırdı. Öyle bir noktaya gelindi ki, HDP’nin bazı yöneticileri halkın kendi kendini korumasını istiyor. Demek ki halk kendi kendisini koruyacak kadar silahlandırılmış.
IŞİD VARSA, ABD VAR
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) ülkemiz açısından tehdit önceliği IŞİD değil PYD içindir. IŞİD’in bulunduğu topraklardan görevini tamamladıktan sonra mutlaka gideceğine inanılıyor. Bugün IŞİD’in sınırımızda bulunmasının nedeni de “IŞİD olmazsa orada ABD olmayacak” diye açıklanıyor. Suriye topraklarında oluşturulmak istenen “Kürt koridoru”nun, Türkiye açısından Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesinden daha tehlikeli olduğu değerlendiriliyor. Oradaki Kürt koridoru, Türkiye’nin Arap dünyasıyla, Türkmenlerle bütün bağını koparacak.
Konuştuğum bir askeri yetkili, son eyleme farklı bir bakış açısı getiriyor ve şunları söylüyor:
“Türkiye’nin bir güvenlik bölgesi oluşturmak istemesi ABD ve İngiltere’yi çok rahatsız etti. ’Suriye’ye girersen ben kendi elemanlarımla ülken içinde her türlü karışıklığı çakartırım, haddini bil’ deyip ülkemizi Suriye’ye müdahale etmekten vazgeçirmek istiyorlar. Türkiye’nin o bölgeye müdahil olması halinde Kürt koridoru açılması uzun yıllar yine ertelenmiş olacaktır.”
“Eylemi kim yaptı”dan çok böyle bir eylemi güvenlik güçlerimizin niçin önleyemediği üzerinde öncelikli olarak durulmalı. Sahi birilerinden bunun hesabının sorulacağına siz inanır mısınız? Bazı terör örgütlerini hoşgörüyle karşılayan, bazılarıyla müzakere yapılarak onları da tatmin edecek siyasi çözümler bulunmasını önerenler ve destekleyenler bu gibi insanlık dışı saldırıların manevi sorumluları arasında değil mi?
Suruç soruları
Saygı Öztürk
Yayınlanma: