Sözde kalan demokrasimiz, yeni cumhurbaşkanı ile yeni başbakanın başını çektikleri adalete, hukuka, yargıya aykırı tutum ve davranışlarla amaçlanan dinsel ağırlıklı bozuk düzene sürükleniyor. Yıldız Teknik Üniversitesi “İkinci Abdülhamit Uygulama ve Araştırma Merkezi’’ kuruyor, İstanbul AKP Gençlik Kolları kızıl sultanı ölümünün 97. yılında anma etkinliği düzenliyor. İktidar yetkilileri, PKK ile görüşmeleri Kandil ve İmralı üzerinden yürütürken Oslo toplantısının baş aktörü AKP’den milletvekilliği adaylığına soyunuyor. Cumhurbaşkanı da “Uluslararası ortamda cemaatin yaptığını PKK bile yapmadı’’ diyor. “Çözüm süreci mutlaka başarıya ulaşacak’’ diye haykıran şimdiki başbakan, konumuyla bağdaşmayan konuşma içeriğindeki sertlik ve çirkinlikle seçim okşamalarını sürdürüyor. Devlet kadrosunun parti militanlarıyla dolduğunun yeni bir göstergesi, iktidar partisinden adaylığını koyan bürokrat kafilesi... Siyasi Donkişotların at koşturduğu ortamda gerçek demokrasi için umut ışıkları bir türlü yanmıyor.

İnat

İktidar, dayatmalarını yaşama geçirmek için inadında direniyor. İç Güvenlik Paketi bir bomba tasarıdır. Tehlikelerini, demokrasiye, Anayasa’ya, hukuka aykırı, polise ve yönetime öngördüğü yetkilerle yargıyı dışlayan, etkisizleştiren, diktaya olanak içeriğiyle özetleyen Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul, Ankara, İzmir Baroları toplumu uyarmak için ayaktalar. Yalnız büyük barolar değil, Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği, ilerici, bağımsız sendikalar, bağımsız medya kesimi de iç karartan, kötü olasılıklarla çekindiren yeşil-kara paketten yakınıyor. Orantısız cezalar, iktidar buyruğunda yargı, yönetime açılan yetkilerle hukuk devletinin gömütü hazırlanmaktadır. Siyasette hukuksuzluk inadı, bir tür intihardır.
Gezgin cumhurbaşkanının “Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi’’ öneri ve çağrılarıyla başbakanın demokrasi açılımı, 2015 genel seçimlerinde nitelikli çoğunluğu sağlarlarsa Anayasa’dan “Türk, Atatürk, devrim, Atatürk ilkeleri, laiklik, bağımsız yargı’’ kavramlarının çıkarılacağı kuşkusuna neden olmaktadır. Önceki cumhurbaşkanlarını TBMM seçiyordu. Meclis’i halk seçmemiş gibi şimdiki cumhurbaşkanı için “Halkın seçtiği’’ nitelemesi yapılıyor. “Doğrudan seçim’’ o kadar. Öncekiler de halkın seçtiği cumhurbaşkanları idi. Kenan EVREN de 1982 Anayasası’nın halkoylamasıyla cumhurbaşkanı oldu.

Kabadayılık

Bay Recep Tayyip‘in başbakanı, elindeki yetki gücü, siyasal konumu, yasama çoğunluğu desteği, olanakları ve koruma ordusuna dayanarak gürlüyor. Devlet kuran CHP’ye yakışıksız suçlamalar yönelterek yüklenirken Atatürk ve İnönü‘yü karalayarak haddini aşıyor. Oysa döneminde artan sakıncalı olayları unutuyor. Silahlı kuvvetler ile kolluk güçlerinin özellikle Güneydoğu’da nasıl tutuk-tutuklu durumunda olduğuna değinemiyor. Bakanlığı zamanında bozulan dış ilişkilerin günümüzdeki sıkıntılı boyutuna hiç yaklaşamıyor. 27 Mayıs mağdurunun çocuğu duygusallığıyla değerini anlamadığı, bilmediği 27 Mayıs’a saldırdı.

Son belirtiler

Anayasa ve yasa değişiklikleriyle kan yitiren hukuk devletiyle yargı bağımsızlığına iktidarın indirdiği darbeler ürünlerini vermektedir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun önceki 800’ü aşan atama kararnamesinden sonra önceki Kurul üyelerine ilişkin son cezalandırma sayılan atamalarını Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Başkanlığı seçimleri izledi. Adalette, hukukta ve yargıda AKP döneminde olanlar, hiçbir dönemde izlenmedi. Son seçimlerde şimdiye kadar görülmemiş yandaşlık, grup oluşumu ve siyasal etki tartışmaları yaşandı. Önceleri tümüyle kişisel nitelikler bağlamında geçen seçimler siyasal, partisel, örgütsel, değişik ilişkiler gölgesi altında geçiyor. Yargı için yaşamsal koşul, olmazsa olmaz meslek gerekleri, yansızlık gözardı ediliyor. Yargının kuşkuyla güven vermesi olanaksızdır. Siyasete dayanan ve siyaset yapan ne yargıç olur ne de yargı. Ele geçirilen yargıda “kriz’’ giderek büyüyeceğe benziyor.
Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na yönelik baskıları ortada. İktidarın hukuku yasayla çiğneme alışkanlığının yeni çıkışı, 23 değişik yasada değişikliği getiren 132 maddelik İç Güvenlik Yasa Tasarısı ortada. Ülkenin ve halkımızın durumu ortada. Gerekenlerin ve yaraşanların tersi yapılarak karanlığa çağrılar seslendiriliyor. Olanlar yine Türkiye’mize oluyor.