“Ama yolcu, araç ve hasta garantisi verilen projeler, devletin 100 milyar dolar zarara uğramasına yol açtı. Bu şirketlerin 61 milyar dolarlık yatırımları kabul edildi. İşletme dönemi içinde 70 milyar dolar taahhüt edildi. Toplamda 130 milyar dolarlık bir taahhüt. Bu parayı devlet bütçesinden ödeyeceğiz. Bütçenin geliri vatandaşın ödediği dolaylı vergiler ile şirketlerin kurumlar ve gelir vergisinden karşılanıyor.”
DEVLETE YÜK OLDU
Hazine garantili bu projelerin devlete büyük yük oluşturduğunu vurgulayan Yılmaz, halkın gelirinin bir avuç yandaş müteahhide peşkeş çekildiğini aktardı. Yılmaz, “Sonuç olarak bunlar fabrika değil. 20-25 yılda toplanacak gelirlerimiz ile doğan her çocuk bu projeler için para ödemek durumunda kalacak. İsveç 2008’den itibaren altyapı yatırımlarında kamu özel sektör işbirliği yöntemine son verdi. Çünkü geleceğin gelirlerini ipotek altına alıyorsun” diye konuştu.
HAZİNE BORCA BATTI
Hazine’nin iyi yönetildiği zaman batmayacağını dile getiren Yılmaz, “Milletin seçimde doğru karar vermesi gerekiyor. Bu yönetilemeyen bir ekonomi. Moodys ‘Türkiye’nin borçlarını ödeyememe riski oluşuyor’ dedi. Sözde mega projeleri yürüten müteahhitler daha çok krediyi nereden aldılar? Türk bankaları üzerinden yurtdışı sendikasyon kredilerinden. Bugün 17 bankamızın notu düşürüldü. Eğer yurtdışından herhangi bir yatırımcı bu mega projelerinize gelmiyorsa, finans kuruluşları doğrudan bunları finanse etmeye yanaşmıyorsa bunların fizibilitesi yok demektir. Ben Hazine Müsteşarlığı yaptım. Devlet, Hazine, KOBİ’ler, halk, özel sektör borçlu. Borçlu olmayan yok. Borca batık durumdayız. Cumhuriyet tarihinde Hazine hiç böyle bir yükün altında kalmamıştı. Kamu özel işbirliği projeleri ve kötü ekonomi yönetimi bütçeyi bütçe olmaktan çıkardı” dedi.
Merkez Bankası geç müdahale etti
Erken seçime gidilmesinde ekonomideki kötü tablonun etkili olduğunu söyleyen Ayfer Yılmaz, “Türkiye yanlış yönetiliyor. Merkez Bankası (MB) faiz artırımında geç kaldı. MB iki ay önce ilk kıpırdanma olduğunda çok cüzi bir faiz artışını yapsa, döviz bu kadar yükselmezdi. Kötü sinyaller alındığı dönem 50 baz puan faiz artırılsaydı dolar 3-3.5 bandında kalır 4.5 TL’ye çıkmazdı. Şimdi 500 baz puan faiz artışı yaptık, dövizin ateşi düşmedi. Tayyip Bey tekrar seçilirse içeride ve dışarıda hiç güvenin kalmadığı bir yönetim ekonomiyi rayına sokamaz. Faizi ne kadar artırırsanız artırın, kuru ne kadar devalüe ederseniz edin döviz alır başını gider. Özel sektörün bir yıl içinde 220 milyar dolarlık açık pozisyonunu çevirmeniz için size kim kaynak verir? Zam yağmuru devam edecek. Seçimi Erdoğan kazanırsa ülke olarak çıkmaz yola girer” dedi.