Süleyman Yeşilyurt hakkında “Paşaların Saltanatı” adlı kitabında 2012 yılında Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve oğlu ile ilgili iftiralara yer verdiği iddiasıyla Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı. Yargılamanın sonunda 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Yeşilyurt hakkındaki suçlamayı Basın Kanunu 11/2 maddesi gereğince Yeni Akit gazetesinde 06.01.2012 tarihinde çıkan haberden dolayı eser sahibi olduğunu değerlendirerek zaman aşımından düşürülmesine karar vermişti. Böylece Yeşilyurt hakkındaki dosya zaman aşımından dolayı ortadan kaldırılmıştı.

KARAR YARGITAY'DAN DÖNDÜ

Kararın ardından Başbuğ, avukatı aracılığı ile yerel mahkemenin kararını temyiz etti. Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başbuğ’un temyiz gerekçesini yerinde bularak dosyayı esastan bozdu. Yargıtay’ın bozma gerekçesinre “5187 Sayılı Basın Kanunun 2-I maddesindeki ‘Eser sahibinin süreli veya süresiz yayının içeriğini oluşturan yazıyı veya haberi yazanın çevireni veya resmi ya da karikatürü yapanın olduğu’ ve aynı kanunun 11/2 maddesindeki ‘süreli yayınlar ve sürersiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibi sorumludur’ hükümleri birlikte değerlendirildiğinde dava konusu haberin Yeni Akit Gazetesininin 16.01.2012 tarihli nüshasının 11. Sayfasında yer aldığı ve Sanık Süleyman Yeşilyurt’un beyanlarının haberleştirildiği dolayısıyla sanığın eser sahibi olmadığı anlaşılmakla, söz konusu kanun maddesinin 26/4 maddesinde yer alan dava sürelerinden yararlanmaması gerektiği gözetilmeden yargılamaya devam edilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken davanın düşürülmesine karar verilmesi yasaya aykırı” ifadelerine yer verdi.

Yargıtay’ın bozmasının ardından dosya, yerel mahkeme tarafından görülmeye başlandı. Yargıtay’ın bozma gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu duruşmada savunan Yeşilyurt, yerel mahkemenin kararında direnmesi gerektiğini söyledi. Yeşilyurt “Ben söz konusu röportajın eser sahibiyim Yargıtay bozma ilamındaki gerekçe doğru ve yeterli değildir. Bu nedenle bozma ilamına direnilmesini talep ediyorum” dedi.

KÜLTÜR BAKANLIĞI İLE SAVUNMA!

Yeşilyurt kendini savunma dilekçesine de koyduğu kapatılan FETÖ'nün yayın organı Aksiyon ile savundu. Aksiyon'da çıkan röportajda sarf ettiği ifadelerini aynen kabul eden Yeşilyurt savunmasında ise Kültür Bakanlığını örnek gösterdi. 28 yıldır yazarlık yaptığını söyleyen Yeşilyurt "23 kitabım var tamamı Kültür Bakanlığından onaylı, bandrollüdür" dedi.

Yeşilyurt savunmasının devamında 23 kitabının tamamı Kültür Bakanlığı tarafından bandrollü olduğunu belirterek , " Röportajı gazetede yayınlayan muhabir ve yayınlayan eser sahibi olarak kabul edilmiştir. haklarında iki kez takipsizlik kararı verilmiştir. Buna rağmen 28 yıldan bu yana eser oluşturan şahsımın eser sahibi olarak kabul edilmiyor olmasını anlayabilmiş değilim. İlker Başbuğ 30 Ağustos 2010 tarihinde emekli olmuştur. Kamu görevlisi statüsünde değildir. Bu nedenle kamu görevlisine görevden dolayı hakaret ve iftira suçlarının unsurları oluşması mümkün değildir." dedi.

BAŞBUĞ'UN AVUKATI: HİÇBİR PİŞMANLIĞI YOK, CEZALANDIRILSIN

İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer savunmasında "Okunan belgelerden aleyhte olan hususları kabul etmiyoruz. Soruşturma aşamasında hem muhabir hem de sanık hakkında iki kez KYOK (Kovuşturmaya Yer olmadığına dair Karar) kararı verilmiştir. KYOK kararı itiraz üzerine kaldırılmıştır. Bu hali ile sanık eser sahibi olmayıp röportaj veren konumundadır. Müvekkilimin oğlunun arkadaşı olduğu iddia olunan şahıs hakkında ilgili ağır ceza mahkemesince beraat kararı verilmiştir. Beraat kararının Yargıtay tarafından da onaylandığını haricen öğrendik. Müvekkil olay tarihinde tutuklanmakla, tutuklandıktan 20 gün sonra söz konusu röportaj sanık tarafından gerçekleştirilmiştir. Röportaj hakaret ve iftira beyanlarını içermektedir. Sanığın hiçbir pişmanlık göstermediği dikkate alınarak lehe olan hiçbir yasal hüküm uygulanmamak suretiyle sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.

Mahkeme delillerin yazılı olarak mahkemeye ibraz etmesi için sanık müdafine 20 gün süre vererek duruşmayı erteledi.

KİTABIN İÇERİĞİ

Yeşilyurt'un Ağustos 2012'de basılan  “Paşaların Saltanatı” isimli kitabında; bazı askerlerin özel hayatları, aile ilişkileri, etnik kökenlerine ilişkin iddialar yer alıyordu.Kitapta İlker Başbuğ ile PKK'dan soruşturma geçirmiş bir şahıs irtibatlıymış gibi gösterilmiş ve "İlker Başbuğ ile PKK ilişkisi" gibi imalara yer verilmişti.