CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce konuşmaya başladığında dolar rekor kırıyordu. Yoksa Amerika ve dış mihraklar Muharrem İnce’ye oyun mu oynuyorlardı? Cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlar mıydı? AKP’li yöneticiler gibi düşününce işler ne kolaydı!

* * *

Türkiye gibi dolara bağımlı bir ülkede doları düşman ilan etmek neye çare? Hep tribünlere oynuyorlar, buluyorlar bir bahane... Biz kötü yönettik, kalkamayacağımız borcun altına girdik demiyorlar, düşman yaratıp beddua ediyorlar.

* * *

Geçen yılın sonunda oturdular, düşündüler ve açıkladılar. Orta Vadeli Program’a göre doları;
2018 yılında 3.73 lira,
2019 yılında 3.92 lira,
2020 yılında 4.02 lira, olarak hesapladılar. Kadim milletimiz için dolar 4 lira da olsa 14 lira da olsa bir şey değişmeyecek. Bu sefer illa hissedecek. Zira petrolü dışarıdan ne ile alıyorsun? Dolar! Doğalgazı? Dolar! Sığırı? Dolar! Mercimeği? Dolar! Kuru fasulyeyi? Dolar! Samanı? Dolar! Hissetmezlerse daha çok yolu var.

* * *

Niye artıyor bu dolar? Dün yediğimiz hurmaların bugün tırmalamaları işte... Döviz kurlarının devamlı arttığı bir ortamda ağzınızla kuş tutsanız ekonominin iyi gittiğine kimseyi inandıramaz. Kurda istikrarsızlık varken kimseye yatırım yaptırtamazsın.
İşler kontrolden çıktı. Dolar yükselince fakirliğimiz ortaya çıktı. Kişi başı milli gelirimiz her geçen gün düşüyor. Olay nihayete erdiğinde bırakın geliri, borçlu olmasak bari...

* * *

Peki, dolar dolsa ne olur, dolmasa ne olur? Öncelikle dolar artarsa enflasyondan başlamak üzere bütün hesaplar şaşar... Ülke ekonomisi dibe batar. Yatırım yapılmaz, para harcanmaz. Onlarca küçüklü, büyüklü döviz borcu olan şirket zora düşer... İşten çıkarmalar başlar... Fakirleşiriz... Çoğu gerçekleşti zaten. En önemlisi millet uyanır lakin uyanamıyor zat-ı muhterem!

* * *

İşin fena tarafı hikaye biraz değişti. On gün sonra Halkbank, Hakan Atilla davası var. Öncesinde Türkiye’yi uyarıyorlar. Amerika Dışişleri Bakanlığı danışmanı resmen; “Kongre’nin sabrı taşıyor” dedi durumu çok ciddi olarak niteledi.

* * *

IMF yayımladığı raporda; “ABD Hükümeti bir ya da birkaç Türk finansal kuruluşuna, kamuya ait olanlar dahil olacak şekilde, para veya başka türlü cezalar vermeyi düşünebilir” cümlelerine yer verdi. Notumuzu düşüren S&P; “ABD ile ilişkilerde artan gerilimin Türkiye açısından ciddi ekonomik ve finansal sonuçları” olabileceğini belirtti. Belli ki olay çok farklı yerlere doğru evrildi.

* * *

Şimdi burada S&P’yi, Saadet Partisi olarak algılayıp Cumhur ittifakının önemine değinebilirsiniz. “IMF borç istedi, verdik almadı” diyerek birilerine bunu da yedirebilirsiniz. “Eyy Amerika” diye konuşmaya da başlayabilirsiniz. Ne var ki ekonominin her geçen gün daha kötüye gittiği gerçeğini değiştiremezsiniz!

sozcu-banner-1