Bildiğiniz gibi eğitim, ülke kalkınmasının temelini oluşturan mihenk taşlarından bir tanesidir. Bu sebeple ülkelerin kamu harcamaları içerisinde eğitim harcamaları da önemli yer tutmaktadır. Ancak nüfus artış hızının yüksek olması, genç nüfusun fazlalığı gibi etkenler eğitime ayrılan kaynakların yetersiz kalmasına yol açmaktadır.

Merkezi İsviçre’de bulunan Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) yayımladığı 2017-2018 Küresel Rekabetçilik Raporu’na ek olarak dünyanın en eğitimli ve eğitim kalitesi en yüksek ülkelerini belirledi. Listede ilk sırayı Singapur alırken, onu Finlandiya, Hollanda ve İsviçre takip ediyor. 137 ülkenin yer aldığı listede Türkiye ise kontrol edilemeyen nüfusu ve eğitim alanındaki yetersiz harcamalarıyla 104’üncü sırayı alabilmiş.

Öğrencilerin uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli sınavlardan biri olan PISA 2018 sonuçlarına göre, Singapur en başarılı ülke. Peki Singapur başarısını neye borçlu? Singapur’da öğretmen okullarına en başarılı öğrenciler alınıyor. Singapur’da bu kurumlara ilk üçte birlik dilimde yer alan öğrenciler alınıyor. Bu öğrencilere, lisans eğitimleri süresince yoğun bir pedagojik bilgi ve uygulamaya dönük dersler veriliyor. Singapur’un tanımladığı bir öğretmen modeli var; yansıtıcı-uygulayıcı öğretmen. Yani bilgisini uygulamaya yansıtabilen öğretmen. Bir şeyleri bilmekle, düşünmekle yetinmeyip, bunu yansıtan öğretmen. Öğrenciler için yoğun ve sert bir eğitimin yanı sıra öğretmen yetiştirme programları, yoğun bir biçimde uygulamaya yönelik. Dünyada en çok kabul edilen eğitim sistemine sahip olan Singapur’un 7 üzerinden eğitim standartları puanı ise 6.3.

Finlandiya’da da durum buna çok benzer. Ülkedeki eğitim sistemindeki öğretmenler, ülke mezunlarının en başarılı % 10’unun içinden seçiliyor ve eğitim alanında yüksek lisans derecesi edinmesi gerekliliği bulunuyor.

EĞİTİMİN EKONOMİK BOYUTU

Gelelim bu başarılı eğitimlerin ekonomik yansımalarına. Dünyanın en iyi eğitim veren okullarına sahip olan İsviçre, listede 4’üncü sırada. İsviçre’de, 25-64 yaştakilerin % 86’sı orta öğrenimini tamamlamış durumda. AB ortalamasına göre yılda öğrenci başına  7.500 sterlin (9.500 dolar) düşerken, İsviçre de ortalama   12.500 sterlin (16.000 dolar) düşüyor. 5’inci sırada yer alan Belçika’da yükseköğrenim görmüş kişilerde işsizlik oranı yaklaşık yüzde 3. Ülkede öğretmenlerin maaşları 57 bin Euro ile OECD ortalaması olan 39 bin Euro’nun çok üzerinde.

5.9 eğitim puanıyla, Danimarka, kendi zenginliğinin büyük bir bölümünü eğitim alanına yatıran bir OECD ülkesi. Ülkede gayri safi milli hasılanın yüzde 7,9’u eğitim kurumlarına yatırılıyor. Danimarka’yla aynı puana ve eğitim standartlarına sahip Norveç’te vergiler yüksek ama eğitime yatırımlar büyük. İlköğretim ve orta öğretim boyunca öğrenci başına yaklaşık 11 bin Euro (14.000 dolar) yıllık harcama ayrılıyor.

330 bin kişilik nüfusuyla küçük bir kuzey ülkesi olan İzlanda, küresel endekste yüksek sıralarda fakat İskandinav ülkeleri arasında eğitime en az harcamayı yapan ülke.

Öğretmeni unutursan sonucuna katlanırsın


Yukarıda yer verdiğimiz en başarılı eğitim örnekleri incelendiğinde; hepsindeki ortak noktanın öğretmenlik mesleğine verilen önem ve değer olduğunu görüyoruz. Ülkemizde ise “sözleşmeli öğretmenlik” diye bir müessese icat edip, bu öğretmenlere 2.500 lira maaş verip, okulların kapalı olduğu dönemde de maaş vermeyerek, onlara verdiğimiz değeri ortaya koyduk. Türkiye’nin “öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir” sloganının içini doldurması gerekiyor. Öğretmene 3’üncü sınıf insan muamelesi yapıp, eğitim sisteminde yetiştirdiği öğrencilerin başarılı olmasını bekleyemeyiz. Ayrıca bu hükümet döneminde “atanamayan öğretmen” rezaleti de eğitim dünyamıza miras olarak bırakıldı.

Türkiye, yeni dünya düzeninde aktör olarak yer alabilmek ve milletler arası yarıştan kopmamak için; bireyden başlayarak ülke düzeyinde, bu düzene uygun bilimsel ve teknolojik bilgiye ulaşma yollarını bulmak, eğitim ve öğretim programlarını buna uygun olarak yapmak zorundadır. Ülkemizin yetiştirdiği çok değerli beyinlerin, diğer ülkelere göçüne engel olamayan zihniyetin, yeni neslin eğitiminde cahilliği, vasatlığı kurumsallaştıran bir eğitim programı uygulaması, aslında hiçbirimizi şaşırtmamalı. Ülkenin kurtuluşu, akıllı insanların sayısının artmasına bağlıdır. Kamuda liyakati unutup, “bizim mahalleden olsun” anlayışını sürdürürseniz yaya kalırsınız. Unutulmamalıdır ki; amatör topçularla Süper Lig’de oynayamazsınız.

plusbanner2x