Milli futbolcu Arda Turan’ın yarattığı çirkin olayın yankıları devam ediyor.
Adam yetenekli bir futbolcu ama özel hayatında saldırgan, para ve şöhreti hazmedemeyen, kendi kendini harcayıp yok eden biri...
Bıraktığı yobaz tipi kapkara sakalıyla zaten sevimsiz bir görünüm sergiliyordu... Son sarkıntılık olayıyla daha da sevimsiz oldu.
Arda’nın 4 yıl futbol oynadığı İspanya’da önceki gün, “Sport Gazetesi”nde Toni Frieros imzasıyla çıkan yazıda şu cümle futbolcunun durumunu özetledi:
“Arda Turan yeteneklerini kendi eliyle kanalizasyona attı!”

★★★

Babasının yaşında bir gazeteciye uçakta saldırıp onu tartaklayan, daha sonra Sivasspor maçında yardımcı hakeme yaptığı çirkin hareket nedeniyle 10 maç ceza alan Arda’nın dosyası hayli kabarık.
Şimdi de sarkıntılık yaptığı iddia edilen evli bir kadının şarkıcı kocasına kafa atarak burnunu kırıp bir skandal daha yarattı.
Haa, bir de tabanca olayı var... Burnunu kırdığı koca ile hastanede de tekrar tartışan Arda’nın ruhsatsız olduğu söylenen Glock marka pahalı tabancasını çekmesi, karşısındakini korkutmak için ateşlemesi, başlı başına ağır bir suç!
Eğer bu olayları yaratan milli futbolcu Arda değil de, başkası olsaydı, derhal tutuklanıp hapse atılırdı...

★★★

Şimdi ne olabilir?
Yasalar âdil işletilirse, Arda sarkıntılık, adam dövme, meskûn yerde tabanca ile ateş etme, ruhsatsız silah taşıma suçlarından yargılanacak. İstenen toplam ceza 12,5 yıl hapis!
Futbolcuyu şimdi daha büyük bir tehlike bekliyor.
Yaşanan bunca rezaletten sonra yolun sonuna gelmiş gibi...
İki yıldan fazla ceza alması halinde onun futbol hayatı sona erecek.
“Futbol Disiplin Talimatı”nın 60’ıncı maddesine göre herhangi bir suç nedeniyle 2 yıldan fazla hapis cezası alanlar “Disiplin ihlali nedeniyle” sürekli hak mahrumiyeti cezasına çarptırılıyor ve bir daha forma giyemiyor!
Arda, hastanede kabadayılık yapayım derken o kurşunu kendi ayağına sıkmış oldu, kendine yazık etti!
Milli bir sporcu her şeyden önce terbiyeli olmalıdır!

Ne olacak futbolun hali?


Lâf futboldan açılmışken, Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski başkanlarından M. Kemal Ulusu ile yaptığım bir konuşmayı özetlemek istiyorum.
“Kemal Bey, siz bu konuda uzmansınız. Bu yıl takımlarda kalite çok düştü. Nedir futbolumuzun bu hali?” diye sordum. Uzun uzun güldükten sonra:
“Güldüğüme bakma, aslında içim yanıyor” dedi ve ekledi:
“Dünya ve Avrupa futbolunda yerimiz yok maalesef... Kulüplerimiz borç batağında. Anadolu kulüpleri ise felâket. Ya futbolcularımız?
Anlı şanlı milli futbolcularımız, ya gece kulüplerinde, ya karakolda, ya kendi takımlarında yöneticileriyle didişme halinde... Sahalarda da hakemlerle başları dertte...
Saha içindeki ve dışındaki anarşi had safhada.
Şimdi tüm suçu Türkiye Futbol Federasyonu’na atıyorlar. Hiçbir yönetici aynaya bakıp da kendi bilgisizliğini, suçunu maalesef görmüyor.
Futbol Federasyonu’nun da tabii ki bazı hataları var. Ama inan ki, bu TFF Kanunu ve Genel Kurul yapısı değişmedikçe kim gelirse gelsin kulüplere ağırlığını hissettiremez, yaptırımlarını uygulayamaz.
Tüm aksaklıklar ve sorunlar halledilemez mi? Halledilir tabii...
Türk futbolu özlenen çağdaş futbol kalitesine ulaşamaz mı? Ulaşabilir elbette...
Ben bunun çarelerini biliyorum. Çünkü 43 ve 44’üncü dönem Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve Spor Bakanlığı’nın eski danışmanıyım. Fakat... Anlatacaklarım senin sütununa sığmaz. İlgilenen yetkililer dilerlerse bana başvursun, onlara çözüm yollarını göstereyim. Türk futbolunu kurtarma şerefi de onların olsun”

TEBESSÜM

Temel’in okul karnesi!


Karadeniz’in medarı iftiharı Temel, küçüklüğünde de pek afacan bir çocukmuş...
O kadar yaramazmış ki, öğretmenler ondan “İllallah” demiş...
Hemen her gün kavga edip, birkaç çocuğu döver, aklına esince de okuldan kaçıp sinemaya gidermiş...
Karne zamanı gelmiş... Annesi evde merakla onu bekliyormuş:
“Karneleri aldınız mı Temel?”
“Aldık anneciğim?”
“Hani nerede?”
“Arkadaşıma ödünç verdim anneciğim... Babasını korkutacak da...”

GÜNÜN SÖZÜ


Bazı insanlar poşet çaya benzer. Sıcak suya daldırana kadar renkleri belli olmaz!

basliksiz-1