Ülkemizin genel durumunu şu cümle ile özetlememiz mümkün:
“Demokraside geriye düştük, yok­sullukta ise ilerledik!”
80 milyon insanımızın 40 milyonu büyük sıkıntılar içinde...
20 milyon insanımız kendi yağıyla kav­rulup ayakta kalmaya çalışıyor.
20 milyon insanımızın ise keyfi gıcır... Belçika, Hollanda, İngiltere düzeyinde yaşıyor.
Firmalar ardı ardına ya iflas ediyor ya da konkordato ilan ediyor. Birçok şirket işçi çıkartarak ayakta kalmaya çalışıyor.
Böyle bir tablo içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan maaşına yüzde 26 zam yapa­rak 74 bin liraya yükseltti. İyi günlerde harcasın ama ya vatandaşın durumu?
Meral Akşener “Ekonomik kriz içindeyiz. Vatandaşın maaşı eridi gitti. O ise uçağa, saraya, kendi ma­aşına zam yapıyor. Kendine yaptığın kadar vatandaşa da zam yapsana!” diye haykırmakta haksız mı?
Tüm masrafları devlet tarafından karşıla­nan Cumhurbaşkanı’nın zamma çok mu ihtiyacı var? Geçim sıkıntısı mı çekiyor?
Şimdi aynı oranda bir ücret zammını, emeklilerin, memurların, asgari ücretlilerin de istemeye hakları olmuyor mu?

asker-neden-donar

Tunceli’deki yüksek dağlarda terör örgütüne yönelik operasyondan dönerken donarak şehit olan iki askerimizin trajedisi yüreklerimizi yaktı.
Fehmi Dikmen ve Asım Türkel adındaki iki şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Teknolojinin bu kadar geliştiği, her türlü soğuğu önleyen giysilerin yapıldığı bir devirde görev yapan askerlerin donması affedilecek bir olay değil.
Kimdir bunun sorumlusu? Bakan Bey “Sorumluluğumuzu hissediyoruz!” demiş. Hissetmeyiniz beyefendi, gereğini yapınız ve istifa ediniz! Bunun bedelini ödemeniz gerekiyor.

★★★

Tevfik Diker eski bir parlamenterdir. Asker kökenli, olduğu için bu tür olaylarda ona birçok bilgi gelir. Beni telefonla arayıp dedi ki:
“Donarak şehit olan iki asker olayı nedeniyle tarafıma gelen iki ciddi açıklama var. İlgilenir misin?”
Açıklamaları bana yollamasını söyledim. Sizlerle paylaşıyorum:

★★★

Faruk Erol yazıyor:
“1995 yılında aynı bölgede ben de görev yaptım. 3 personel olarak arazideki gece operasyonlarında ayrı noktalarda konuşlandık. Tipi başladı. Mevzide sabit durduğumuz için donma belirtileri hissettim. Ayaklarımız karıncalanınca işin ciddiyet aldığını anladım.
Soğuktan telsiz bataryaları da etkilendi ve iletişim kesildi. Bulunduğumuz noktanın dışına çıkıp, koşar adımlarla ileri geri hareket ederek soğuğa direndik ve donmaktan güç kurtulduk. Bölge çok zor. Ancak ne yazık ki meydana gelen olaylardan hiç ders çıkarılmıyor. Allah, hayatlarını kaybeden Mehmetçik kardeşlerimizin şehadetini kabul etsin.”

★★★

Murat Uz yazıyor:
“Askere verilen uyku tulumları şartnamede eksi 40 dereceye kadar askeri koruyacak şekilde ihale edildiği halde yıllardır kalitesiz tulumlar teslim ediliyor. Ben 6.5 milyon liralık ihaleyi aldım, 15 bin uyku tulumunu Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edecektim. Aylarca uğraşmamıza rağmen şartnamede istenilen uygunluk sağlanamadı. Daha evvel teslim edilen uyku tulumları sahtedir. Mahkeme ve test sonuçları bunu gösteriyor. Şu an Ankara’da mahkememiz devam ediyor. Sahte uyku tulumlarıyla soygun yapılmaktadır.
Şimdi soruyorum: Askerlerimiz neden donarak şehit olmuşlardır? Ey yetkililer! Bu olayın üzerine gitmeyecek misiniz? Tüm evraklar avukatlarımızda... Çok acil soruşturma açılarak teslim alınan uyku tulumları incelensin. Uyarıyorum: Şu an kullanılan uyku tulumları eksi 40 derecede askerimizi koruyacak özellikte değildir!”

“Siyaset benim için bitti!”


Dün internete ilginç bir haber düştü... Ben internet haberlerine pek inanmam, çünkü çoğu “atmasyon” oluyor.
Haber şöyleydi:
“MHP üst düzey kaynaklarına göre yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Bedrettin Dalan MHP adayı olarak gösterilecek.”
Doğrusu flaş bir isim...
“Vay canına” dedim. Olacak şey mi bu?
Bedrettin Dalan’ı iyi tanırım. Böyle bir teklifi kabul eder mi?
“Kesinlikle kabul etmez” diye düşündüm. Keşke kabul etse... İnanıyorum ki, hem İstanbul’un, hem Türkiye’nin kazancı olurdu.
Fakat... Devlet Bahçeli boşuna hevesleniyor! Bu iş olmaz!
1984 ile 1989 yılları arasında Anavatan Partili Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 5 yıl İstanbul’u yöneten Bedrettin Dalan bu süre içinde çok önemli işler başarmıştı.
1989 yılındaki seçimleri neden kaybetti? İstanbul halkı Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal’a tepki göstermiş, bu yüzden Dalan’a oy vermemişti.
Ben bunları düşünürken ikinci haber geldi. Bedrettin Dalan, MHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olacağı haberleri için:
“Şu an siyasete girmeyi hiç düşünmüyorum. Siyaset benim için bitmiştir. Tekrar aday olmayacağım” diyordu.
Tam düşündüğüm gibi...

TEBESSÜM

Temel’in itirafı!


Temel ile karısı Fadime 25’inci evlilik yıllarını dostlarıyla kutlar. Herkes evine gittikten sonra Temel başını iki elinin arasına alarak düşünmeye başlar. Onu böyle gören Fadime merak ederek:
“Ula Temel, ne düşünüyorsun?” diye sorar.
Temel kararlı bir şekilde:
“İtiraf edeceğim” der ve devam eder:
“Ben, 5’inci evlilik yıldönümümüzde seni öldürmeyi düşündüm. Ertesi gün avukata sordum. 20 yıl hapis yersin deyince vazgeçtim. Düşünüyorum da, bugün dışarıdaydım.”

GÜNÜN SÖZÜ

Toplumumuz bebek gibi. Bir bebekten makul olmasını istemek makul değildir!

11rahmibey30cm