Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurulması için 11 Temmuz 1932 akşamı talimat veriyor. Cemiyetin kurucularını ve yapacağı işleri belirlemiştir. 12 Temmuz 1932’de Çanakkale Milletvekili Samih Rifat’ın başkanlığındaki yönetim kurulu üyeleri gerekli belgeleri İçişleri Bakanlığı’na sunuyor. İşte o dönem kurulan, bugün işlevini önemli ölçüde yitiren Türk Dil Kurumu’dur.

Bu kuruluşla birlikte Dil Devrimi yaygınlaştırılmaya başlandı. Atatürk’ün yönlendirmesiyle 26 Eylül 1932’de, ilk Türk Dili Kurultayı yapıldı ve 26 Eylül’ün “Dil Bayramı” olarak kutlanması kararlaştırıldı. Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu, Ata’nın eliyle yazdığı “vasiyetnamesi” çiğnenerek 1983’te kapatıldı. Bu hukuk ayıbı 36 yıldır silinemedi.

DOĞRAMACI’NIN VASİYETİ

Türk Devrimi’nin ve bu devrimin en önemli dayanağı olan Dil Devrimi’nin ne denli karalandığını biliyoruz. Ancak dilimize sahip çıkan, uluslararası düzeyde de sürdüren kuruluşlar var. Bunun öncülüğünü Bilkent Üniversitesi, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye-Azerbaycan Dostluk ve İşbirliği Vakfı, İhsan Doğramacı Erbil Vakfı ile Varşova Üniversitesi Tarih Fakültesi birlikte yapıyor. 13. Uluslararası Büyük Dil Kurultayı da bu kez Polonya’nın başkenti Varşova’da toplandı. Türk Dili Derneği de kısıtlı olanaklarına rağmen önemli çalışmalar yürütüyor. Yönetim Kurulu Başkanı Sevgi Özel’in ve arkadaşlarının çabaları da asla unutulmaz. Eski YÖK Başkanı ve Bilkent Üniversitesi’nin kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Türk diline sahip çıkılması, değişik ülkelerde bulunan Türk kökenlilerin ana dillerini unutmamaları için maddi, manevi her türlü destekte bulunuyordu. Irak’tan Türkmen öğrenci ve öğretmenlerin getirilmesi, üniversitede eğitilmeleri de bunun bir parçası. Baba Doğramacı’nın Türk diline sahip çıkılması vasiyetini, oğlu Prof. Dr. Ali Doğramacı ve Bilkent Üniversitesi de eksiksiz yerine getirmeye çalışıyor.

DİLİMİZLE İLGİLİ 114 BİLDİRİ

Türkiye’nin Polonya Büyükelçisi Tahsin Tunç Üğdül, Azerbaycan’ın Polonya Büyükelçisi Dr. Hasan Hasanov, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği Vakfı Başkanı Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, Yunus Emre Türkoloji Müdürü Öztürk Emiroğlu da Dil Bayramı ve 13. Uluslararası Dil Kurultayı’nda bulunuyor. Büyükelçi Tahsin Tunç Üğdül, kurultay için gelenleri yalnız bırakmıyor, Türk konukseverliğinin örneklerini sergiliyor. Büyükelçinin bu yaklaşımı, diğer ülkelerden gelen bilim insanlarını da son derece mutlu ediyor.

Uluslararası Büyük Dil Kurultayı ve Bölge Ülkeleri Programları Direktörü Öğretim Üyesi Rasim Özyürek, aralarında Belçika, Hollanda, Azerbaycan, Kazakistan, Rusya ve Bosna Hersek’in de bulunduğu ülkelerden 120 bilim insanının kurultaya katıldığını belirtti. Kurultaya 218 bilim insanı bildiri ile başvurmuş. Titiz bir inceleme ve değerlendirme sonucu 114 bildiri, Bilim Kurulu üyelerince kabul görmüş ve bunların Türk Dili Kurultayı’nda sözlü olarak sunulmasına karar verilmiş.

Konular arasında Türk dilinin kökleri, tarihi dönemleri, kaynakları, Türk dil bilgisinin çeşitli konuları, Türkçenin söz varlığı, Türkçede yozlaşma ve yabancılaşma, kitle iletişim araçlarında Türkçenin kullanımında yaşanan sorunlar, çözüm yolları, Türkçe eğitim-öğretimi de bulunuyor.

GERİLERE GİDELİM

Atatürk, 26 Eylül 1932 yılında toplanan kurultayın radyodan canlı yayımlanmasını istiyor. İstanbul Radyosu ile kurultayın yapıldığı Dolmabahçe Sarayı arasında kablo bağlantısı kuruluyor. Böylece salonda konuşulanlar, radyo aracılığıyla bütün Türkiye’ye duyurulmak isteniyor. O dönemde herkesin evinde radyo olmadığı için şehir merkezlerine kurulan ses düzeni ile radyo yayını halka ulaştırılıyor. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet yönetimi tam kadro halinde Dolmabahçe Sarayı’nın Muayede Salonu’nda kurultayı izliyor.

Kurultaya dil uzmanlarının, Türkçe öğretmenlerinin yanı sıra Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir Erozan, Ruşen Eşref Ünaydın gibi Türk edebiyatının tanınmış şair ve yazarları ile gazeteciler de bildiriler sunuyor.

Dönelim bugüne. Dilimiz için şair “ses bayrağımızdır” diyor. Bayrağımızı koruduğumuz gibi dilimizi de korumakta geç kalmıyor muyuz? Dilimizi saf ve temiz olarak gelecek kuşaklara bırakmak için daha ne bekleniyor?