Halk Arenası için diyar diyar dolaşıyoruz.
Bazı sabahlar gözümü açtığımda kendime soruyorum:
Neredeyim?
Hangi kentte ya da ilçedeyim?
Niğde, Çorlu, Merzifon?..

* * *

Gittiğimiz yörelerde tarım bitmiş, üretici ne yapacağını, ne ekeceğini şaşırmış durumda.
Trakya’nın bereketli toprakları, köylünün ipotek borçları nedeniyle ya bankaların eline geçmiş, ya da birkaç büyük iş adamı tarafından yok pahasına kapatılmış.
Kahveler günün her saatinde dolu.
Hele motorine ve tarım girdilerine gelen ağır zamlardan sonra ağızları bıçak açmıyor.
Bazıları üründen sağladığı parayla maliyeti bile karşılayamadığı için tarlalarını ekmekten vazgeçiyor, ya da boş durmamak ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak için ekip biçiyor.
Çaylar veresiye içiliyor.
Çay ocağının yan tarafına asılan veresiye listeleri her geçen gün biraz daha uzuyor.
Kimi köylerde veresiye çay borcunu ödeyemediği için aylardır kahveye uğrayamayanların evlerine adam gönderilip tebligat çıkarılıyor!..

* * *

Esnafın perişan hali de yürek yakıyor!..
Pek çok yerleşim bölgesinde yakın tarihe kadar hava parasıyla kiralanan dükkanlar şimdi bomboş, çoğu aylardır kiracı bekliyor.
Piyasada yaprak kımıldamadığı için, kiraların yarı yarıya düşmüş olmasına rağmen, arayan soran çıkmıyor.
İşler öylesine kesat, öylesine durgun ki, günü siftah yapmadan kapatanlar oluyor.
Işıltılı, pırıltılı AVM’lerde, dolarla kiralanan marka ürünlerin satıldığı iş yerleri de sinek avlıyor.
İnsanlar AVM’lere alışveriş için değil de, dolaşırken dertlerini unutmaya geliyor!

* * *

Peki kimler kazanıyor?
Stres nedeniyle yakalandığı zona hastalığının acılarıyla kıvranan bir esnafın deyimiyle “Matruşka ekonomisi” nin içindeki ayrıcalıklılar kazanıyor!
Dertli esnafa göre “Matruşka ekonomisi” deyimi, piyasada hangi taşı kaldırsanız altından çıkan iktidar yandaşı dar bir kesimi yansıtıyor.
Örneğin, bir şeker fabrikası, 2009’daki değerinden 150 milyon lira düşük bir bedelle, adı sanı duyulmamış, bugüne kadar ticari bir faaliyeti olmamış bir firmaya satılıyor.
Firmanın gerçek sahipleri araştırıldığında, içinden tıpkı “Matruşka bebekleri”ndeki gibi, bir başka şirket çıkıyor, sonra bir başkası...
Son Matruşka açıldığında ise, fabrika ve geniş arazisini yok pahasına kapatan gerçek kişinin dönem zengini  ünlü bir yandaş olduğu anlaşılıyor!..

* * *

Esnaf, çiftçi ve köylü kan ağlarken, 1863 yılında Mithat Paşa tarafından tarımı ve çiftçiyi desteklemek amacıyla kurulan Ziraat Bankası, Doğan Yayın Grubu’nu alması için Demirören Ailesi’ne 700 milyon dolar kredi veriyor!
Borcunu ödeyemeyen çiftçinin ipotekli tarlaları haraç mezat satılırken, 700 milyon dolarlık bu kredi, iki yılı ödemesiz, 10 yıllık vadeye bağlanıyor!..

sozcu-banner-1