Ev kiralama sitesi Spotahome dünya genelinde yaptığı “Dünyanın en sağlıklı kentleri” araştırmasını açıkladı...
Öncelikle kriterlere bakalım; kentlerdeki yeşil alanlar, spor tesislerinin kalitesi, hava ve su kirliliği, ortalama ömür beklentisi, obezite oranı, iş-özel hayat dengesi gibi 10 kriter baz alınarak, dünyadaki 89 kent en iyiden başlayıp sıralanmış...
İlk 10’a giren “Dünyanın sağlıklı kentleri” sıralamasında tüm kriterlere en büyük uyumu sağladığı gerekçesiyle birincilik Amsterdam’ın... Onu Oslo ve Rotterdam kentleri izliyor. İlk 10’un sekiz tanesi Avrupa, ikisi ise Avustralya’dan.. Almanya’nın Münih ve Berlin kentleri, Avustralya’nın Adelaide ve Perth kentleri, Avusturya’nın Viyana ve Estonya’nın Tallinn kentleri de ilk 10 içinde yer alıyor...
Gelelim son zavallı 10 kente... Sıralamaya Türkiye’den giren üç kentten Bursa son 10’dan epey yukarıda, 72. sırada yer alıyor... İzmir 83, İstanbul ise 88. sırada yani sondan bir önce!.. Son Sırada ise Fas’tan Casablanca yer alıyor!..
Son 10’da yer alan kentlerin ilk sırasında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur, hemen altında  Manchester, 82. sırada Mısır’ın başkenti Kahire, arkasında İzmir, sonra  Bogota, İstanbul’un iki üstünde Şanghay ve Sao Paulo bulunuyor!..
89 ülke arasında 88.olmak da bir bakış açısıyla ilginç bulunabilir tabii!.. İstanbul baz alınan kriterlerin hepsinde eksi puanlarda kalıyor... Aslına bakarsanız hangi kriteri eklerseniz ekleyin, İstanbul’un son sıralara demirlemekten kurtulamayacağı da aşikar!..
-Araştırma gayet bilimsel ve doğru ancak İstanbul açısından eksik!..

İstanbul her açıdan nal topluyor!..


İstanbul’un gerçek nüfusu kimine göre 20, kimine göre 25 milyonu çoktan geçmiş durumda!..
Siz, daha nüfusu üzerinde bile fikir birliği olmayan mega-kent gördünüz mü, Tanrı aşkına!.. Bakın yukarıdaki yeşil alan oranı araştırmasında bırakın dış dünyayı, mesela Bursa’nın puanı 8.28, İzmir’in ise 4.28 oldu. İstanbul’un yeşil alan oranı ne biliyor musunuz?
-Yalnızca 1.32!..
Bence biraz torpil geçilmiş gibi sanki; hiç uçakla inerken İstanbul’u seyrettiniz mi? İnanın insanın içi acıyor!..
Pekii, İstanbul’un denizi mi temiz? Hayır!.. Trafiği mi düzenli? Hayır! Şehircilik anlayışı ileri düzeyde mi? Tabii ki hayır!... Bir kültür-sanat başkenti mi? Öyle olması lazım hem de açık ara ancak orada da nal topluyor!.. Tarihi yerlerin, müzelerin İstanbul ahalisi tarafından ziyaret edilme oranı yüzde kaç acaba diye korkudan soramıyorum!.. Kütüphanelerini kaç kişinin ziyaret ettiğini ne siz sorun ne de ben söyleyeyim!.. Kitap okuma, gazete okuma, tiyatroya, baleye, operaya gitme oranları yüzde 1-2’lere ulaşmıyor bile!..
Çok taze bir örnek; daha bir kaç gün önce “Kim milyoner olmak ister” isimli programda yarışmacıya şöyle bir soru soruldu:
-Çin seddi nerededir?
Yanıtlar: a) Çin, b) Güney Kore, c) Tayvan d) Malezya... Kadıncağız düşündü, taşındı bir türlü karar veremeyince seyirciye başvurdu. Seyirci de üçe bölündü; en çok Çin yanıtı verilmişti ancak Güney Kore ve Tayvan diyen külliyatlı miktarda seyirci de vardı. Yarışmacı güvenemedi telefonla yardım isteme jokerini de kullandı ve Tanrı’ya şükür yardım edene güvendi de Çin Seddi’nin Çin’de olduğunu söyleyebildi!..
Kültürde yerlerde süründüğümüz gerçeği tokat gibi yüzümüze iniyor... Sanat konusuna hiç girmeyeyim; hep birlikte hüngür hüngür ağlarız!..
-Yalnızca devlet ve şehir tiyatrolarında, opera ve balede yaşananları yazmaya kalksam seri yazı olur!..

Bu terazi bu sıkleti kaldırmaz!..


Demem o ki, biz aslında kocaman, uçsuz bir bucaksız bir köyde yaşıyoruz!..
Ne doğru dürüst bir şehir planlaması, ne akla yakın bir yerleşim politikası, ne de bir toplum entegrasyon planı bulunan, insanlarının ezici çoğunluğu işyeri ve eve hapsolmuş, ailesini, çoluğunu çocuğunu bırakın restorana, sinemaya, bir çay bahçesine bile götüremeyen, bütün yapabildiği evde televizyon seyretmekle sınırlı milyonların yaşadığı yere kent denilebilir mi?..
-En akılcı ve acil soru budur!..
Geçen gün yeni düzenin 100 günlük “eylem planı” açıklandı... Yine ihale, yine inşaat, yine “yap-işlet-devret”... Kısacası çevre ve doğa katliamına, ranta devam... Yukarıda anlattığım çarpıklıkları artırarak devam ettirecek anlayış hız kesmeden bugüne kadar ne yaptıysa yapmayı sürdürecek!..
Eğitim deseniz, yüz binlerce çocuğun açıkta kaldığı, imam hatiplerin açıkça iflas etmesine karşın adeta ailelere, çocuklara “ceza” niteliğinde zorla sürdürüldüğü, üniversite bitirenlerin işsizler ordusundaki yerini aldığı bir derin çukur adeta; debelenmek, feryat etmek, ağlamak serbest!..
Tüm bu nedenlerden ötürü, İstanbul “sağlıklı şehir” sıralamasında sondan birinci oldu diye üzülmeyin, sevinin derim!...Ya, tüm diğer kriterler de değerlendirmeye alınsaydı? Maazallah liste dışı bile kalabilirdik zannımca!..
-Hadi, eller havaya!..

plusbanner2x