Cumhurbaşkanlığı himayelerinde "Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru" temasıyla Çırağan Sarayı'nda düzenlenen 10. Boğaziçi Zirvesi'nin yuvarlak masa oturumunda konuşan Aybet, dünyanın yeni bir ideolojik çekişme içerisinde olduğunu söyledi.

BATI'DAKİ İDEOLOJİK ÇEKİŞME

Aybet, dünyada korumacılığı savunan, küreselleşmeye karşı duran ideoloji ile aşırı sağcı, göçe karşı duran ideolojinin karşı karşıya olduğunu ifade ederek, bunun yanında Batı'da da ideolojik çekişmenin söz konusu olduğunu anlattı.

Özelikle Orta Doğu'da ve diğer yerlerde Batı'nın lidersizliği ve tutarsız müdahalelerinin olduğunu aktaran Aybet, şöyle konuştu:

"Devlet politikalarında da daha çok Amerikan politikalarının uygulandığını görüyoruz. 1945'ten bu yana ABD, hegemonyasını güçlendirebilmek için ya orduyu kullanmış ya da kıtalar ötesi dengeleme politikasını. Bu politika nedir? Ülkeler arasında rekabeti güçlendirme, belli bir bölgede bir aktörü destekleme. Bu politika çok işe yaramadı. Neden? Çünkü bilerek ya da bilmeyerek bölgesel istikrarsızlığı destekleyen bir politikaydı bu. Bu durum bölgedeki istikrarı bozdu.

Şu anda mesela YPG'ye bakacak olursanız, onların silahlandırılması tabii ki çok tehlikeli. Ya da Bosna Savaşı'nda Müslümanların silahsızlandırılması yine ne yazık ki çatışmaya çok olumsuz etkilerde bulunmuş."

Aybet, dünyanın bazı bölgelerinde çözüm sağlanması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kimi üyelerinin çözümü engelleyen bir tavır sergilediğini vurgulayarak, bundan dolayı küresel yönetişim sorunu olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Gülnur Aybet, dünyada terörizme karşı ve iklim değişikliği sorunuyla mücadelede iş birliğinin önemli olduğunu kaydetti.

MARKALAR BİRLİĞİ BAŞKANI DA ZİRVEDEYDİ

Avrupa Türk Markalar Birliği Başkanı Cafer Mahiroğlu, "İnsansızlaşma dünyanın temel problemi haline geldi. Biz eğer insan sıcağından vazgeçersek, ne elde edersek edelim, giderek robotlaşmış varlıklar olacağız ve bu varlıkların oluşturduğu dünyada da kendimize yer bulamayacağız." dedi.

10. Boğaziçi Zirvesi kapsamında düzenlenen "Değişen Dünya Düzeninde Küresel Ticaretin Geleceği" panelinde konuşan Mahiroğlu, hayatta heyecanı olmayan insanın başarılı olamayacağını söyledi.

Yıllar önce gurbetçi olarak gittiği İngiltere'de bugün iş insanı olarak yoluna devam ettiğini anlatan Mahiroğlu, şunları kaydetti:

"Sivas sokaklarından çıkmış, Londra'da kendini bulmuş, tek başına mücadele ederek hayatını kazanmış, şimdi 5 ülkede 7 bini aşkın kişiye istihdam sağlayan bir iş insanıyım. Özellikle dünyanın dijital dönüşümü ile birlikte yüz yüze ilişkilerin azaldığı bugünlerde ısrarla ve inatla, insanın insana ihtiyaç duyarken, birbirimizin yüzüne bakmak çok anlamlı.

İnsansızlaşma dünyanın temel problemi haline geldi. Bugün burada dünyanın sorunlarının tamanını çözecek değiliz. Ancak şunu bilmemiz yeterli; biz insan sıcağından vazgeçersek, ne elde edersek edelim, giderek robotlaşmış varlıklar olacağız ve bu varlıkların oluşturduğu dünyada da kendimize yer bulamayacağız."

Göçmenlik konusunda değerlendirmelerde bulunan Mahiroğlu, insanların yaşadığı çağda bazen kendi ülkesinde göçmen olabileceği gibi, bazen de gurbette ev sahibi haline dönüşebildiğinden bahsetti.

Mahiroğlu, "Eğer kökünüz sizin toprağınızdaysa, oranın kaygısını ve kavgasını gittiğiniz her yere götürürsünüz. Verdiğimiz mücadele büyük, kendimizi Avrupa'da kabul ettirdik." ifadelerini kullandı.

"İŞ DÜNYASININ SİVİL TOPLUMLA BİRLİKTE ÇALIŞMASI GEREK"

Şirketini yönetirken, kendi yurdunu da temsil ettiğini anlatan Mahiroğlu, ekonomik yaşam içindeki aktörlerin rakamlar kadar arka plandaki insan hikayelerinde de odaklanması gerektiğini dile getirdi.

Mahiroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Rakamlara çeviremediğimiz o hikayeler, gerçek başarının kendisidir. Çünkü kalkınma verilerin artışından daha fazla insanların kendi yeteneklerini, becerilerini, hayallerini kısacası potansiyellerini yaşayabilmesiyle ilgilidir. Kendi yurttaşlarına bu imkanı verebilen, onların bu özelliklerini güçlendirmek için yatırım yapabilen toplumlar ancak başarılı olabilir.

Endüstri için en büyük zorluklardan birinin kalifiye iş gücüne erişim olduğunu biliyoruz. Bunun için iş dünyası ve sivil toplumun birlikte çalışması gereklidir. Gençlerimizin, girişimcilerin yeteneklerine yatırım yaparak, çocuklarımızın miras almasını istediğimiz adil ve müreffeh bir toplum inşa edebileceğiz. İnsan yaşamının temel ilkelerinden biri olarak, milletlerin kalkınma konusunda farklı ve özel hedefleri ve anlayışları olsa da hepimiz daha güvenli, sürdürülebilir, daha mutlu ve müreffeh olmak istiyoruz."

Cafer Mahiroğlu, gelişimin yalnızca daha büyük sosyal programlar başlatmanın yanı sıra altyapı oluşturma ve ağır projeler yapma meselesi olmadığını dile getirdi.

Yeni ekonomik köprüler kurarak, yeni bir ticaret çağını şekillendirerek, engelleri kaldırarak ve en önemlisi insana yatırım yaparak daha müreffeh ve daha barışçıl topluluklar oluşturulabileceğini belirten Mahiroğlu, "Değişen dünya koşullarını bilen, teknolojinin verdiği olanakları kavrayan, bunun içerisinde yeni çözüm yolları, yeni arayışlar bulmaya çalışan bir kimse olarak, dünyanın neresine gidersem gideyim yurdumu yanımda götürdüğümü söylemek isterim." ifadelerini kullandı. AA