Ekrem İmamoğlu ve muhalefetin, devletin resmi kanalı TRT'de yer bulamamasıyla ilgili yapılan eleştiriler sonrasında bir ilk yaşandı ve İmamoğlu, TRT Haber'de gazeteciler Fatih Er ve Şebnem Bursalı'nın sorularını cevapladı...

Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle;

"Bugün çok soru sordular bana hiçbirine cevap vermedim onu söyliyeyim. Dedim ki 'TRT'den izleyin' kanallar kızdı. Muhtemelen birkaç kanal kaçtı maçtı diye bir kaç tane haber bile yapmıştırlar. Dedim ki 'Uzun zamandır TRT bizi çağırmıyordu. Onlar beni düşünmüyor ama ben onların yayıncılığını düşüneceğim. Soruları orada cevap vereceğim' dedim. Onun için bu şekilde geldik inşallah iyi bir yayın olur.

 

"ADİL OLDUĞUNUZA İNANIYOR MUSUNUZ TRT OLARAK?"

Sizin ekranlarınız bizim Karadeniz gezimizi saniyelerle gösterdi. Adil olduğunuza inanıyor musunuz TRT olarak? Ve ne yazık ki TRT adil değil. Yıldırım’ı davet ettiniz de beni neden davet etmediniz? Yoksa öyle bir talimat mı aldınız? Burası benim bunu bilin. Burası 82 milyonun.

POZİTİF AYRIMCILIK, ONLARA NELER VAAT EDİYORSUNUZ?

Çok şey aslında... Hiçbir dönem yerel seçimlerde hiç fark edilmedikleri kadar bu dönem fark edildi insanlar. Tabi bunun en başında çocuklar, kadınlar ve gençler...

Gençler bu toplumun enerjisi, çocuklar geleceği, kadınlar da vicdanı... Bir toplumda kadınlar hayatın içerisindeyse, topluma gerçekten çağdaş diyebilirsiniz. Aksi takdirde gerçekten problem. 2015 verilerine göre İstanbul güven endeksinde Türkiye'deki şehirler arasında 73. Yani böyle bir duruma düşmüş İstanbul.

350 bin genci var İstanbul'un. Bu sayılar devletin kurumlarına ait. 18-25 yaş arası genç. Okutamamışız, mesleği yok, işi de yok. 1 milyon 200 bin çocuk var 0-4 yaş arası. Bunların büyük bir kısmı ne yazık ki dar gelirli ailelere ait çocuklar.

Gençlere ulaşımda indirim demiştik biz bunu gelir gelmez yaptık. 85 liradan 40 liraya indirdik. Bu indirimi sadece öğrencilerde bırakmadık. 18-25 yaş arası gençlere de yüzde 40 indirim vaadimiz vardı bizim görev süremiz yetmedi ama devam edeceğiz yapacağız.

GELİR GELMEZ 150 MAHALLEYE KREŞ

Çocuk sayısının yüksek olduğu belkide şu kaybettiğimiz ay olmasıydı. Biz şu süreçte bile ciddi sayıda çocuk kreşleri hizmete açmıştık. Gelir gelmez 150 mahalleye kreş...

İstanbul Çocuk Fonu diye bir kavram ortaya koyacağız. Eğitimle, çocuklarla, gençlerle ilgili seferberlik. Seferberlik çok önemli bir kavram. Ben İstanbul'da sorumluluğu olduğu bir dönemi başlatacağımızı söyledim. Çocuk oyun dünyası merkezlerinden tutun, 0-6 yaş grubuna özel mahalle evleri. Süreci, demokrasiyi mahallelerden çözmeye başlarsınız. Mahallelerden başlar merkezi yönetime doğru gidersiniz. Bu projeyle yoğun sorunların yaşandığı, özellikle çocuk istismarı ve kadına şiddet, bu mahalle evlerinde en az 2 uzmanı görevlendireceğiz. Dolayısıyla sistem çok katılımcı, çocukları ve kadınları içine alan bir sisteme dönüşecek.


"ANNELERE, SOSYAL TESİSLERİMİZDE YÜZDE 40 İNDİRİM"

Kadın konusu bizim için elbette önemli. Bazı konularda anneyi destekliyoruz. İstatistiklere baktığımızda 0-4 yaş arası çocuğumuz 1 milyon 200 bin. Ona hizmet üretmeyeceğiz de neye üreteceğiz. Dolayısıyla dedim ki şehrin onlara izin vermesi lazım. Annelerimize sosyal tesislerimizi yüzde 40 indirimli, 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere eğitimi ücretsiz yapacağız. 2 tane kadın sığınma evi hızlıca devreye alacağız. Kadın sağlığı merkezleri talebi var. 20 adet kadın sağlığı merkezi talebi ve 40 adet doğumhane kuracağız. İki üniversiteyle yaptığımız araştırmada bizim elimize gelen talepler bunlar.

Yoksulluk, ev kadınını etkiliyor, ocağındaki yemeğini etkiliyor. Bir de işsizlik konusu var, o da en çok gençleri etkiliyor.

TRAFİKLE İLGİLİ PROJELERİ 

Çok şey yapıldı gibi gözükebilir anlatılabilir ama yaşamın içerisinde çok şey yapıldığını hissetmiyorum. Bu şehirde trafikten şikayet oranı hiç azalmadı aksine büyüdü. Öncelik neydi, nerede yapılmalıydı... Bence bilimden yeterince faydalanılamadı. Öncelik metro... Bu şehirde metro durağına yürüme mesafesinde ulaşma oranı ne biliyor musunuz? Yüzde 2... Bugün Marmaray dahil, metro ve raylı sistemlerden yararlananların oranı yüzde 18. Önce tespit yapmalıyız ki sorunu çözelim.

 

"'YILDA 8.3 KİLOMETRE ÜRETTİM' DEMEK KOMEDİ"

Metro, bütün dünyadaki metropollerde en önemli ulaşım aracıdır. İstanbul'un 16 milyon nüfüsu var 15 milyon değil çünkü bir milyonda mülteci yaşıyor İstanbul'da. 2004'te metro hattı uzunluğu 45 km. 2019'da 170 km. Yılda 8.3 km metro hattı yapılmış. 'Yılda 8.3 km üretim yaptım' demek komedi. Efendim inşaatlar devam ediyor 2020'de bitecek. Ama taahhüt ettiniz. Sadece 2014'de 450 km ye çıkacağı taahhüttü var. Yarısı bile değil.

Biz bu şehre bütünleşik bir ulaşım sistemi vaat ediyoruz. Bütünleşik sisteminden kastımız aslında tümüyle ulaşım ağının birbirine entegre, bu aslında İstanbul'un gelecek vizyonu. 2029'a kadar olan bütünleşik ağ sistemi. bunun içinde inşaatı devam eden metro hatları, bizim Megabüs hattımızda var.

"ŞU ANDA METROBÜS FAYDADAN ÇOK SIKINTI ÜRETMEYE BAŞLAMIŞTIR"

Metrobüs'ün sağlıklı bir kilometrede verimli bir ulaşım sistemi olduğunu yıllardır teknik olarak söyleyen birisi bir belediye başkanı olarak da söyleyen birisiyim. Ama şu anda faydadan çok sıkıntı üretmeye başlamıştır.

İstanbul'un bir çok metro ağı yavaş ilerlemektedir. Durma aşamasındadır biliyoruz şantiye tespitleri var bizde. Sebeplerinin bir kısmının mali sebepler olduğunu biliyoruz bir kısmının da başka sebepler olduğunu biliyorsunuz. Basına da yansıdı bir buçuk yıl kadar önce. Bir kısım metro projelerini durdurmayı o dönem göreve gelen sayın belediye başkanı durduracağız dediler sonra merkezi hükümetin söylemiyle vazgeçildi.

"DENİZ HATLARINI YÜZDE 10 SEVİYELERİNE ÇIKARTACAĞIZ"

Bu bütünleşik metro ağıyla beraber İstanbul'un deniz ulaşımında, bakın yüzde 3'lere indi. 90'lı yıllarda İstanbul'da ulaşım deniz hatlarında yüzde 10 seviyesindeydi. Biz bunu tekrar yüzde 10 seviyelerine çıkartma niyetindeyiz.

640 km metro ağı sistemini 2019'a kadar bu şehirde tamamlamak istiyoruz. Tabi bunun içerisinde inşaatı devam eden metro ağları da var.

Megabüs'le ilgili size kısa bir görüntü gösterebilirim. Sultanbeyli'den Esenyurt'a kadar... Yani İstanbul'un kuzey aksından ve dar gelirli insanların içinde yaşadığı o bölümde içerisinde Sultanbeyli, Sancaktepe, Ümraniye, Kavacık, Sultangazi var... Yine aynı şekilde Bağcılar, Esenler, Esenyurt'a kadar devam eden bir Megabüs hattımız var. Megabüs hattımızın anlamı şu...

Yaşadığımız E-5 hattında bulunan Metrobüs gibi yoğun imalatlı bir sistemden bahsetmiyoruz. Tercihli yol sistemi yani acil güvenlik şeridi diye kullandığımız şeridin daha büyütülerek. Büyük bir yatırım yapmadan verimli araçlarla ki aynı şekilde Metrobüs araçlarının verimsizliğini biliyoruz.  Daha yüksek kapasiteli araçlarla beraber Metrobüs'ü daha verimli bir hale getireceğiz. Yükünü Megabüs'le beraber yüzde 30-40 azaltacağız. Bu iş bizim en önemli konularımızdan bir tanesi.

İstanbul'da taksi, minibüs gibi özel araçlarla ulaşımın payı yüzde 67 civarında. Biz onların katılımcılığını sağlayacağız. Sorunları bire bir hisseden tüm aktörleri. İki otogar düzenimiz var, ki aynı şeyi rakibimiz de öneriyor.

"BİR KARAR ALINACAK MASADA YOKLAR"

Örneğin bunların geçişleri. Mini otogarlar yapılması, kamyon kamyonet gibi lojistik taşımaların sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak. Bununla hem ulaşımda kolaylık sağlamış olacağız, hem de yakıt tüketimini düşürmüş olacağız. En başta ulaşımdaki bu işin başındaki insanlar, aktörleri, hiçbir zaman masada olmadılar. Bu masaya katılmamalarından dolayı üretim yapmadılar.

Bugün lojistik konusunda en uzmanların görüşlerine başvurulmuyor. Böyle yöneticilik olmaz. Belediyecilik katılımcılıkla kolaylaştırılacak bir alan. Önceliğimiz metroya öncelik vermek, yayayı, bisikleti ve yapacağımız yeşil vadilerle tümüyle entegre bir sistemle İstanbul'u çağdaş bir ulaşım ağına kavuşturmaktır.

Kim ideolojik bir işten çıkarma yaparsa büyük bir hatadır. Ben AKP'li belediyeden Beylikdüzü'nde belediye devraldım ve yapmadım. İdeolojik kavramlarla hiç kimse, hiçbir belediye başkanı çıkartmamalı, yanlıştır.

 

"MAAŞ ALIP ÇALIŞMAYANLAR VAR"

(Şebnem Bursalı'nın bazı işçileri çıkartmışsınız itirazı)

Kim ideolojik yönden işten çıkarma yapar ise büyük bir hatadır. Ben Ak Partili belediyeden Beylikdüzü'nde bir belediye devraldım ve ben yapmadım. Sizin ki bir hüküm çıkardı dediniz bence emin olmayın. Niye emin olmayın çünkü ben mesela İzmit'teki işten çıkarma husularıyla ilgili haberleri izledim. İzmit Belediye Başkanımız Fatma Hanım'ın açıklamalarını dinledim. Asla öyle bir şey yok.

- Şebnem Bursalı: Bolu'daki 97 işçi doğru...

Bakın doğru da bir hüküm. Şimdi sizin kadar konuya hakim olamayabilirim sizden öğrendim şu anda. Altını çiziyorum ideolojik kavramlarla hiçbir belediye başkanı çıkartmamalı doğru değildir yanlıştır.

"BEYLİKDÜZÜ'NDE 12 MÜDÜR AK PARTİ DÖNEMİNDEN VE HALEN ÇALIŞMAKTALAR"

- Şebnem Bursalı: Siz Beylikdüzü'nden işçi çıkarmadınız dediniz ama 50 işçi...

Hayır hayır... Bana bir grup gelip niye işten çıkardınız dediler. O dönemde biz kimseyi işten çıkarmadık. Çalışmayanlar var. Maaş alıp çalışmayanlar var. Detayına girim mi? İl gençlik kollarında olup çalışmadan maaş alıyor, Beylikdüzü'nde oturmuyor bile, gelmemişler bile... Bunlar tespitli bizde. Bakın 23 müdürün 12'si Ak Parti döneminden çalışanlar. Hâlâ da orada müdürlük yapıyorlar. Maaş alıp evde yatan varsa ona bakarız. Alın teriyle çalışacak.

Biz İBB'de çalışan 82 bin insanımıza iş garantisi veriyoruz. Biz şunu da vaat ediyoruz, belediyenin önünde birilerinin aleyhine miting de yaptırmayacağız. Ben vali beye buradan sesleniyorum. Siz benim kazandığım bir seçimin hukuksuz bir kararla elimizden alınmasından sonra vekaleten bakıyorsunuz. 82 bin işçime, çalışanıma söylüyorum. Hiçbir çalışanımızı zorla mitinge de götürmeyeceğim.

"BANA ÇAY GETİREN PERSONELİ SULTANBEYLİ'NE SÜRDÜLER"

Fatih Er: Sosyal paylaşımda bir belediye çalışanı dedi ki 'Ben Ekrem Bey'i beğenmiyorum belediye başkanı olmasını istemiyorum.' siz seçilmeden önce söyledi bunu...

İşini yapıyorsa bir sorun olmaz. Ama sorun nerede oluyor biliyor musunuz? Bana çay getiren personeli Sultanbeyli'ne sürdüler. Başakşehir'de oturuyor. Kötü bir yer olduğu için demedim. Başakşehir'de oturan bir insan Sultanbeyli'ne sürüldü. ben almadım ki onu işe orada çalışıyordu. Ekrem İmamoğlu'na çay getirirken sürüldü. Benden önceki belediye başkanının santrale aldığı bir kişi 'efendim yapmadık' diye açıklama yapıyor. Ben biliyorum kimin yaptığını isimlerini söylemiyorum ifşa etmemek için. Onların kişisel özlük haklarını korumak için.

"BEN BEYLİKDÜZÜ'NDE ÇALIŞTIĞIM BİN 850 KİŞİNİN HEPSİYLE HELALLEŞTİM... HEPSİYLE AMA" 

Biz onu yapmayız biz o anlayıştan değiliz biz insanı severiz. Ben bin 850 elemanla çalıştım Beylikdüzü'nde. Hepsi ile helalleştim hepsiyle ama. O bakımdan hiç kimse emek üzerinden, alın teri üzerinden bir Allah'ın kulu bana talimat veremez. Ama ben şu anda ki anlayışta talimat verenleri çok iyi biliyorum. Onu başka siyasi anlayışlara sorabilirsiniz ama inanın o bizde yok.

"75 BİN GENCE AYLIK 400 TL'LİK KARŞILIKSIZ BURS"

- Şebnem Bursalı: 'İstanbul'daki 75 bin gence aylık 400 TL'lik karşılıksız burs vereceğim' dediniz. Son derece güzel bir vaat. Fakat baktığımızda 2008 yılında CHP'nin o dönem ki Grup Başkan vekili Kemal Anadol'un hatta başvurusuyla Anayasa Mahkemesi, belediyelerin burs vermelerini engelledi. Yani bu anayasal suç haline geldi. Bununla ilgili ne yapacaksınız? Grubunuzla görüştünüz mü?

 

 

Biz yaparız iştirakler üzerinden. Sağa sola çarçur edilen birçok para var. O da belediyenin şirketi. Buna yöntem çok ama ben size bir şey söyleyeyim. Yanlış bir ifade de bulunuyorsunuz. Yasaklanması değil. Anayasa Mahkemesi'nde çıkan karar ve talep şuydu aslında. Mükerrer işlemler yapılmasın. Eğer bir öğrenci burs başvurusunda bulunuyorsa bunu kredi yurtlar kurumuna bildirilmesinin doğru olacağı ve dolayısıyla adalet sağlanacağı ve bu sistem üzerinde burs verilmesinin o zaman doğru olacağı yönünde CHP üzerinden talebi olmuş. Yoksa verilmesin dememiş. Sen demiş tespit et, tespitini bize bildir. Onun üzerinden verelim kötü bir şey denmemiş yani. Ama bu tolere edilebilir. Her işlemin aslında yapmak isteyene bir çözümü var. Orada eksik bir düzenleme varsa yapılır. İsraf düzeninden vazgeçtiğimiz an, biz kolaylıkla gençlerimizin bursunu verebilecek kaynaklara sahibiz.

İSMAİL KÜÇÜKKAYA GÖRÜŞMESİ

- Şebnem Bursalı: Ortak yayınla ilgili çok merak edilen daha doğrusu hem yayına kadar hem yayından sonrada merak edilen konulardan birisi. Dün akşam itibarıyla canlı yayına bağlanarak ortak yayının moderatörü İsmail Küçükkaya açıkladı. İsmail Küçükkaya ile yayından 3 gün önce görüştünüz. Binali Yıldırım'ın ben yüz yüze görüşmedim, Ekrem Bey'in görüşmesi ahlaki bir durum olmadığı yönünde ifadesi oldu. İsmail Küçükkaya 2-3 dakika görüştük sadece dedi. Ne kadar görüştünüz?

 

 

15-20 dakika sürdü ama ben 2-3 dakika anca konuşmuşumdur çünkü zaten o beni ziyaret ettiğinde ağzımda bir nefesimle ilgili buhar alıyorum. Daha doğrusu ses düzenimle ilgili.

Bakın önce bir şey söyleyeyim. Müsaderede başarılı olamayan yaramaz çocuk tavrıyla bu süreci bu şekilde analiz edenlere ben ancak gülüyorum.

Bu konuyu dile getiren ve bu görüşmeyi sağlayan bizim talebimizdir. (ortak yayını) 31 Mart seçimlerinden iki ay öncesinden... Ne konuşacağız ki meydanlardaki taşları döküyoruz diye böyle hafife alan biz reddedildik. Yaşadığımız bu hukuksuz olaylardan sonrada ısrarla dile getiren birisiyim. E bu süreç makul görüldü. ben de teşekkür ettim Sn. Yıldırım'a. Sonra konuşmaya başladı. Uğur Dündar dedi Yıldırım, hay hay dedim. Bana sordular, bu işi en çok gündeme getiren Didem Arslan olmalı dedim. Geri dönüş yaptılar, Yıldırım Didem hanımı istemiyor dendi. Sonra 6-7 isim verdiler, İsmail bey kendi yaptı açıklamasını. Kim olursa olsun vız gelir tırıs gider diyen kendisi. Daha sonra Küçükkaya beni aradı, sizle görüşmek istiyorum, daha sonra da Yıldırım'a gideceğim dedi. İstanbul'da Taksim'de bir otelde görüştük. O gün proje tanıtımım vardı. 2-3 dakika görüştük. Bir talebiniz var mı dedi. Dedim yok istediğinizi sorabilirsiniz.

17 yıl bu süreçten kaçanlar artık o masadan kaçamayacaklar. Ben bu süreçte özellikle söyledim, burası bir Kırkpınar Meydanı değil. Süreç de gerçekten kötü bir tecrübe ortaya koyunca da bahane arıyorlar. Herhalde fırça yediler, bahane arayışındalar. Sn. Yıldırım beni ve eşimi çaya davet etti. Ben seçim günü de dahil istediği gün çağırdığı gün giderim.

Küçükkaya beni arayıp sizinle görüşeceğim deseydi kabul etmezdim. Sizinle görüştükten sonra Yıldırım'la da görüşeceğim dediği için kabul ettim.

ORDU VIP TARTIŞMASI

Etmedim. Sizin ekranlarınız bizim Karadeniz gezimizi saniyelerle gösterdi. Adil olduğunuzu düşünüyor musunuz TRT'de? Ekrem İmamoğlu'nu bu sefer özellikle çağırdınız. Ben İstanbul'un en iddialı adayıydım, beni niye çağırmadınız? Burası benim ha, 82 milyon insanın. Buranın idari anlayışını görevini ben anlamam, ama burası benim, 82 milyondan bir insanım. Ben miting yapmadım Karadeniz'de. 1,5 gün kaldım orada. Yüz binlerce insan 21 noktada beni ağırladı. Saniyelerle gösterdiniz ama bu kısmı dakikalarca... Beni niye çıkarmadınız? İmamoğlu'nu niye çağırmadınız?

Konunun öyle bir münazaraya dönüştüğünü bilseydim benim ne işim var VIP'de. Ben apronda binlerce insanı dizer miyim? Benim ne işim var VIP'de. Filmi geri sarsak, olaydan haberdar olsak, giderdim normal hatlardan çıkar binerdik uçağımıza.

SAYIŞTAY RAPORLARI

"Benim Sayıştay'ın açıklamasındaki gibi bir iddiam yok ki. Milyonlarca lira iddiamız yerinde, biz yerimizde duruyoruz. Sayıştay raporunda süreç tariflenir, hesap yapılmaz. Beylikdüzü'nde ben belediye başkanı olduğumda Sayıştay geldi. Kaç yıl üzerine biliyor musunuz? 12 yıl. Ben Sayıştay denetiminden geçtim. Beş yıldır denetimden geçen bir belediye başkanıyım, tek bir mahkeme olmadı, tek bir olumsuz karar olmadı. 6 Mayıs kararından sonra acaba İmamoğlu'yla alakalı bir şey bulabilir miyiz diye Beylikdüzü'nde bir müfettişi görevlendirdiler, 20-25 gündür çalışıyorlar. Zaten ben tehdit görmüş bir belediye başkanıyım. Sayıştay raporunda benim iddiam üzerine giden bir şey yok. (İmamoğlu ortak yayındaki Sayıştay konuşmasını gösteriyor) Uzmanlar çalışıyor. Böyle hesaplıyoruz.

 

"Bahsettiğimiz şey israf. Bir örnek vereyim. Kötü mali yönetim. 5 yılda İBB'nin borcu 5 kat artıyor. Yani 26,7 milyar TL. Örneğin bütçe açığı 18 kat artmış, 3,7 milyar TL. Bütün hemşehrilerime şunu söylemek istiyorum. Biz israfla ilgili belge açıklamıştık, demiştik ki, bir damacana su, belediyenin şirketinden markette gidip alıyorsunuz 9 TL, belediyeye 60 bin tane alıyorsunuz 9,5 TL'den. Uygulanmamış projelere 260 milyon TL harcanmış. Uygulayacağınız proje olur, rafa koyar, uygularsınız. İstanbul'a yeni adalar diye bir proje. Bunun bütçesi 2 milyon 750 bin dolar. İBB'nin bir lojmanı var, dedim gidin gösterin, gittik. Koca bir lojman, içi şatafat, vesaire. 60 dönüm arazinin içinde, kullanılmıyor da doğru dürüst. Havuzu var, olimpik yüzme havuzu, bunları geçiyorum, dedim ki burada kaç kişi çalışıyor, sadece oradaki güvenlik görevlisi 39. Orada 100'e yakın insan çalışıyor. Senelik gideri 100 milyon lira. Ben israfı önleyeceğim. Bu şehrin parasını israfla birlikte çarçur etmeyeceğim.

DEMİRTAŞ AÇIKLAMASI

"Sayın Demirtaş'ın açıklamalarını okudum, içeriği çok güzel. Kardeşlikten, barıştan, huzurdan bahsediyor. Açıklamalarının sonunda verdiği destek de güzel. Kimin için veriyor? HDP'liler için. Esas önemli olan ne biliyor musunuz? HDP'li seçmenlere 'terörist dendi, sorguladınız mı bunu? Saadet Partililere hain dendi, Millet İttifakı'na oy verenlere zillet dendi. Hiç sorguladınız mı bunu? Sayın Demirtaş'ın yargılaması devam ediyor. Yargılaması devam eden şahsa yönelik benden yorum istemeniz... Sayın Yıldırım bugün şikayet ediyor HDP'den. HDP kim terörist mi? (Duran Kalkan da açıklama yaptı) Sizce bir terörist sizin için açıklama yapsa bu kimin ekmeğine yağ sürer? Siz terörist örgütünün her söylemine cevap verir misiniz? Bir terör örgütünün benim için konuşursa hangi hain benim için bunu yaptı diye düşünürüm.

"VALİ BEY BÜTÜN BİLBOARDLARA İSRAF YAPMADIĞINIZA DAİR AFİŞLERİ SİZ Mİ ASTIRDINIZ?"

"İBB iyi çalışıyor. Hâlâ israf yapıyorlar. İddialarımız var, rakibimizin de var. Vali Bey şu an vekil orada. Sayın Vali Bey bütün bilboardlara israf yapmadığınıza dair afişleri siz mi astırdınız? Birkaç milyon tutar o. İBB çalışanlarına hiçbir sözüm yok. Ama oradaki bir avuç insan işine baksın. Bu ülkenin uzlaşmaya, barışmaya, buluşmaya ihtiyacı var. Geçmişte Sayın Cumhurbaşkanı'na muhtar bile olamaz dediler. Bu milletin iradesi onu belediye başkanı da yaptı, Cumhurbaşkanı da. Benimle ilgili kim bilir neler söylenecek biliyorum. Ben seçildikten sonra bunların hepsi unutulacak. Bu saldırılar bizim göreve hazır olduğumuzu hazmedemeyenlerin saldırılarıdır. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nı Beştepe'de ziyaret ettim, keyifli bir sohbet yaptık. Onu İBB'de de ağırlayacağım."