Balyoz Davası’nı yürüten 50 hakim ve savcı hakkında hazırlanan kumpas iddianamesi tespit etti:


İktidar ve medyanın siyasi söylemi: FETÖ kumpası 17-25 Aralık 2013 sürecinde başladı


İddianame: Kumpas, 9 Kasım 2005’te Şemdinli’deki kitabevinin bombalanmasıyla başladı




 

1 - Balyoz Davası’nın soruşturma ve dava aşamasında görev yapan 50 hakim ve savcı hakkında yürütülen kumpas soruşturması tamamlandı. Savcılık, aralarında firari hakim ve savcılar Fikret Seçen, Ali Efendi Peksak, Mehmet Karababa, Mehmet Berk’in de bulunduğu 50 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 10 yıldan 37 yıla kadar değişen hapis talebiyle iddianame düzenlendi. Bu işin hukuki yanı...…Ancak...

56 sayfalık iddianamenin ayrıntılarına baktığınızda uzun zamandır iddianamelerde olması gereken ve es geçilen gerçeklerle yüzleşiyorsunuz. İlk önce iddianamenin ana fikrini anlatalım:

DİDEM YAYLALI, ALİ TATAR ÖRNEĞİ

Didem Yaylalı... 2013 yılının Ağustos ayında Fethiye’de bir otel odasında intihar etmişti. Dönemin FETÖ’cü 4 HSYK üyesi, “Tayt giydiği ve yaşantısını uygun görmediği” Didem’i sınavda başarısız bularak mesleğe kabul etmedi. 2. sınav hakkı da olmayan ve bunalıma giren 26 yaşındaki Yaylalı da yüksek dozda ilaç alarak hayatına son verdi.

Bu olay iddianamede şöyle geçiyor: “... Adalet Akademisinin hakim-savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürüldüğü ... Kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek mesleki kariyer anlamında önlerinin açıldığı...Mesleğe kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı...Nitekim hakkında usulsüz soruşturma açılarak disiplin cezası tayin edilen, bu ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyen Didem Yaylalı isimli hakim adayının, tıpkı Ali Tatar (Deniz Yarbay) örneğinde olduğu gibi... Uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar etmek suretiyle yaşamına son verdiği...”

2010 REFERANDUMUNDA OLDU

Anayasa referandumu...‘Yetmez ama evet’ diyenlerin, ‘Pensilvanya’ya selam’ gönderenlerin anlaması gereken cümleler de şöyle: “... FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, 12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa referandumu sonrasında yeni oluşturulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda seçimle gelen üyelikleri elde ettiği... Bu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca, büyük çoğunluğu örgüte mensup 160 hâkim ve savcının Yargıtay üyeliklerine seçildiği... Hakimler ve Savcılar Yüksek Kumlu vasıtasıyla yüksek yargı organlarına seçtiği üyelerle hakim olan örgütün Yüksek Seçim Kurulu, Anayasa Mahkemesi gibi kurumlan da dolaylı olarak ele geçirdiği...”

CASUSLUK, BALYOZ VE ŞEMDİNLİ

İddianamenin can alıcı bölümüne geçelim: “... Anılan örgütün, öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kuramlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personellerin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak örgüt elemanlarını bu makamlara getirdiği... Bu kapsamda örgütün Hüseyin Kurtoğlu, Askeri Casusluk, Şemdinli, Balyoz, kovuşturmaların üretildiği...”

Yani… ‘yerli-milli’ subaylara kurulan kumpasların... Balyoz’un, Askeri Casusluk davalarının ve 9 Kasım 2005’te Şemdinli’deki Umut Kitapevi’ne yapılan saldırının ‘FETÖ işi’ olduğu net bir şekilde anlatılmış. İktidarın “Milat 17-25 Aralık 2013” iddiasının değil hukuki anlamda miladın 2005 olduğunu ortaya koymuş.

İddianamede yer alan FETÖ’cü hakim ve savcıların yaptıkları eylemler de tek tek var... İki isme bakalım...

İstanbul yargı imamı Fikret Seçen’le ilgili çarpıcı tespitler:
Balyoz’u sürdürebilmek için sahte 5 numaralı hard diski Gölcük’te buldu


2 - Fetullahçıların yargıdaki imamlarından ve yurt dışına kaçan dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen’in işlediği suçlar iddianamede tek tek sıralanmış. Bunlardan en önemlisi szöde İstanbul Askeri Casusluk davasıyla ilgili.

Fikret Seçen


Okuyalım: “... 06 Aralık 2010 günü saat 11:03’te gelen bir e-posta ihbarının, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ulaşmasından sonra, 17 Aralık 2013 sonrasında görevinden alınan Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç tarafından arama kararı talep edilmesi üzerine... Kamuoyunda İstanbul Casusluk Davası olarak bilinen soruşturmada arama izni verilmesini talep ettiği... Söz konusu e-posta ihbarında herhangi bir detay verilmemesine rağmen, aramayı ihbarda ismi geçmeyen bir şahsın odasından başlattığı... Kendisinin ilk gösterdiği yer karosunun kaldırılması ile arananların ve Balyoz Davasının üçüncü iddianamesine esas olacak 5 numaralı hard diskin bulunmasını sağladığı...”

6 Aralık 2010’da Gölcük Donanma Komutanlığı’nda Fikret Seçen delilleri eliyle koymuş gibi bulmuştu.


2009-2010’DA ÜRETİLEN DELİLLER

Savcılığın tespitleri yıllardır kumpas mağdurlarının, askerlerin, avukatların ortaya çıkardığı deliller aslında. Fikret Seçen’e devam edelim: “... İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Balyoz davasında, Gölcük’te yapılan aramada ele geçirildiği ileri sürülen ve 170’ten fazla hata bulunduğu, sahte olduğu ve suç tarihinden sonra 2009-2010 yıllarında üretildiği iddia edilen birkaç CD ve taşınabilir disk ile ilgili olarak... Polis tarafından düzenlenen tespit tutanaklarını 43 klasör olarak mahkemeye göndermek suretiyle, yeni delil bulunduğu iddiasıyla... 11 Şubat 2011 günü 163 sanık hakkında tutuklama kararı verilmesine neden olduğu...”

Ali Efendi Peksak

Balyoz kumpası üye hakimi Ali Efendi Peksak’ın suçları:
Sahte delillerle cezalar verdi ve verilmemiş ifadeyle karar açıkladı


3 - 56 sayfadan oluşan iddianamede Balyoz kumpasının üye hakimlerinden Ali Efendi Peksak’ın da FETÖ için nasıl çalıştığı şöyle anlatılmış:
İsnatlara dayanak dijital dokümanlarda manipülasyon yapıldığı tespitini içeren 6 askeri bilirkişi raporu ile 12 hukuki mütalâa dosyaya sunulduğu halde, bilirkişi incelemesi yaptırmadıkları...
Orhan Aykut’un Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği Balyoz’un komplo amaçlı kurgulandığına ilişkin ifadesini araştırmadıkları...
Orgeneral Bilgin Balanlı’nın sorguda söylemediği beyanları, söylemiş gibi gerekçeli karara yazdıkları...
Sahte delilin hükme esas alınamayacağına rağmen, (Balyoz) 5 numaralı hard disk ile ilgili olarak Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın aldığı bilirkişi raporunu haksız yere dikkate almadıkları...
İddianame diyor ki... Bu hakim ve savcılar, sahte delillerle Türk Ordusu’nun belini kırdı.