Ankara’dan önce, yazıya başlarken gelişen bir durumu paylaşacağım: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na  seçilen HDP’li  Adnan Selçuk Mızraklı 16 gün sonra mazbatasını alarak dün göreve başladı. Başlar başlamaz da makam odasına girdiği dakikaları sosyal medya hesabında paylaştı.
Mızraklı’dan önce Diyarbakır’ı yönetmiş kayyum döneminde makam odasının lüks mobilya ve gösterişli tefriş malzemeleriyle nasıl “yenilendiğini”, odanın arkasına yaptırılmış lüks mermerli banyoyu merak edenler Mızraklı’nın sosyal medya hesaplarına bakıp görüntüleri izleyebilir.
Odanın yenilenme maliyeti ve hangi kaynaklardan nasıl karşılandığını ise belki önümüzdeki dönemde öğrenebiliriz.

★★★

Gelelim çeyrek yüzyıl sonra, başkanlığı AKP’den çıkan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne.
CHP-İYİ Parti adayı Mansur Yavaş’ın büyük farkla başkanlık koltuğuna oturması başkent açısından radikal bir dönüşüm. Fakat belediyenin “yasama organı” diye tanımlanabilecek Meclis çoğunluğunun AKP-MHP’li üyelerden oluşu, siyasi çıkar çatışmalarının yükseleceği bir dönemin ipuçlarını da içinde taşıyor. Belediye şirketleri, bu çatışmaların doğacağı alanların başında geliyor.
Başkan Yavaş’ın belediye şirketlerini tasfiye edeceğini açıklamasının ardından, bu konuda AKP-MHP üyeleriyle çıkan ilk tartışma, iktidar partisinin İstanbul’u neden bir türlü bırakmak istemeyişine de ışık tutuyor. (Yavaş’ın isabetli bir kararla Meclis toplantısını canlı yayımlama kararı, toplantı esnasındaki tartışmaları izleme imkanı da sağladı.)
AKP-MHP’li meclis üyeleri 1994 yılından bu yana başkanda olan belediye şirketlerini yönetim ve denetim yetkisinin Meclis’e verilmesini istedi. Yavaş ise bu talebi “Yasama yürütmenin iradesine el koyamaz” diye  geri çevirdi.

ŞİRKET “PASTA” DEMEK

Büyükşehir belediyelerince, özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş sermaye şirketlerine mal ve hizmet alımında sağlanan yasal “esneklik”, ihalelerin yapılması, kaynakların dağıtım ve yanı sıra kadrolaşma alanlarında büyük bir siyasi imkan sunuyor. Yasal çerçeve, büfe, otopark, çay bahçesi gibi alanlar, esnek ve süre bedellerle işletilmesine olanak tanıyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki 15 şirketin tasfiyesi ve bu alandaki yol haritasının netleşmesi için öncelikle hesapların ve bilançonun incelenip netleşmesi gerekiyor. Bunun için önce bir bilançonun görülmesi gerekiyor.

SAYIŞTAY RAPORU

Sayıştay’ın 2018’de yayımlanan son denetim raporu, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin muhasebe kayıtları ile ortak olduğu sermaye şirketleri kayıtlarının birbirini tutmadığını belgeliyor.
Sözgelimi Belko Limited’in sermayesi belediye kayıtlarında 18.5 milyon TL’yken, şirketin kendi kayıtlarında 53.8 milyon TL görünüyor. Yine Ankara Halk Ekmek’in sermayesi belediye hesabında 19.6 milyon TL, şirket hesabında 38.8 milyon TL.
Sayıştay raporunda belediyenin kiraya verdiği yerlerden peşin tahsil ettiği kira tutarlarının aylık hesaplara yansıtılmadığı, eğlence vergisi yükümlüsü işletmelerin kayıtlarının da tutulmadığı bulguları yer alıyor.
Kamu kaynakları dağıtımındaki keyfiliğe diğer büyük bir örneği ANFA’nın Altınpark İşletmeleri şirketine işletme hakkını devrettikten sonra yaptığı kiralamalarda görmek mümkün. Altınpark şirketinin ihalesiz kiraladığı otopark, tesisler, Sayıştay raporunda uzun bir listeyi kaplıyor.
Sınırlı özetini paylaştığımız bu tespitler, Sayıştay’ın denetim yaptığı 2017 yılına ait. 2018 yılında bilançoların görünümü ve bugüne kadar verilen ihalelerin kompozisyonunu ilerleyen aşamalarda açıklanmasını bekliyoruz.