Sevgili okurlarım, birkaç gün sonra, 29 Ekim Cumhuriyet bayramı kutlanacak...

Burada hep yazıyordum...

Ve diyordum ki “Ey Diyanet, lütfen bu Cuma günü (yani dün) bütün camilerimizde okunacak hutbede Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyet bayramını da anın, camilerimize bayrak çekin...”

Doğrusunu isterseniz bunları yapacaklarını hiç sanmıyordum...

Zira dünkü yazımda da vurguladığım gibi, (ne yazık ki) Diyanet’in Atatürk’le alıp veremediği var.

Orada görevli olanların çoğu, hele yönetim kademesi Atatürk’ü sevmez!

Sevmemek, bu konuda kullanabileceğim en hafif kelime!

Cumhuriyet bayramı falan onlar için bir şey ifade etmez...

Peki niye kuruldu bu Cumhuriyet?

Öyle ya başımızda hain Vahdettin gibi ne güzel padişahlar vardı, halifelerimiz vardı, ülke şeriatla yönetilirdi.

Şimdi gel de o günleri arama!

★★★

82 bin camimizde her Cuma günü milyonlarca Müslümana okunan o hutbeler Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanır, il müftülüklerine gönderilir.

Onlar tarafından da en uzak köy camileri dahil her yere servis edilir ve aynen okunur.

Cumhuriyet bayramı öncesinde dün okunacak hutbeyi merakla bekliyordum...

Acaba bu kez yanlıştan dönüp Atatürk’ü anacaklar mıydı!..

Cumhuriyet bayramına değinecekler miydi!..

★★★

Hutbe metnini dün internetten indirip satır satır okudum.

Her şey tam da beklediğim gibi idi. 

Ne Atatürk vardı, ne Cumhuriyet bayramı, ne de camilerimize bayrak asılması...

Bu konularda bir tek kelime bile yoktu.  

★★★

Yazılı metnin tamamı ordumuzun Suriye’de yaptığı harekâta ayrılmıştı.

Zafer dileniyor, şehitlerimiz anılıyor, “Dualarımız Mehmetçik için” deniliyordu.

Gerçek şehitlerimize saygımız sonsuz.

Onları biz de saygıyla anıyoruz.

Ancak Diyanet hutbesinde bir eksiklik vardı.

Şehit kimdi?

★★★

Son harekâtta bazı Özgür Suriye Ordusu başıbozuklarının öldüğünü hepimiz biliyoruz.

Bu başıbozuklar güruhu bizim topraklarımızda barınıyor, besleniyor, silahlarla donatılıyor.

Hepsi maaşlı, profesyonel elemanlar. Bir zamanlar maaşlarını Suudi Arabistan’dan alırlardı. Şimdi ödemeleri kimin yaptığını ne yazık ki bilemiyorum.

Görevleri Suriye’de Esad’ı devirmek!

Harekât sırasında bunlar Türkiye’den Suriye’ye gönderildi ve çatışmalarda 50-60 dolaylarında kayıp verdiler.

Hemen ardından ortaya büyük bir skandal çıktı...

Ve bizim hükümet bunları gerçek şehitlerimiz olan Mehmetçikle aynı kefeye koyup “Şehit (!)” ilan etti.

Devletin Anadolu Ajansı da aynı şeyi yaptı.

Şimdi örneğin Diyanet’e sormak gerekiyor:

Bunlar şehit mi?

Bunlar nasıl şehit?

★★★

Diyanet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun emriyle kurulmuştur.

Zamanla Türkiye’nin en zengin, en varlıklı kuruluşu olmuştur. Bir eli yağda, bir eli baldadır. Bir dediği iki edilmez.

Ama gelin görün ki bu kuruluş her seferinde Atatürk’ü ve ulusal bayramlarımızı görmezden gelir!

★★★

Dünkü hutbeyi satır satır okudum ve bir cümle çok dikkatimi çekti:

“Ezanımızı dindirtme ya Rab, bayrağımızı indirtme ya Rab!”

Düşman istilasına uğrayan vatanımızda, Atatürk olmasaydı, o ezanlar acaba şimdi okunabilir miydi?

Diyanet’in camilere asmaktan kaçındığı bayrağımız acaba göndere çekilebilir miydi?

Yeter artık, Cumhuriyet kuruluşu olan Diyanet hiç değilse bundan sonra kendine gelmelidir...

Bu yaptığı hem ayıptır, hem saygısızlıktır, hem de günahtır.